Sevgili Sema Soykan bu kitabını; “Cesur, azimli, sabırlı, fedakar, cefakar, hakkını savunan, dayanışmayı erdem değil vazife addeden tüm kadınlarımıza” atfetmiş.
Yine kendi anlatımıyla; “ Töre, aşk, gurur, cesaret ama en önemlisi güçlü kadın ve kadın dayanışması kavramlarıyla ilmek ilmek örülerek, sevginin, iyiliğin devrim yaratan gücüne atıfla, gerçek olaylardan esinlenerek yazılmış bir roman…”
Yazarın akıcı anlatımıyla sıcacık bir roman okudum. Mardin, İstanbul, Roma tarihlerinin anlatıldığı bu kitabı ben çok beğendim. Özellikle kadınlarımızın mutlaka okumasını isterim.
Son sözüm de Haziran ayında kitaplarını bir solukta okuyup bitirdiğim Sevgili Sema Soykan’a Cumhuriyet kadını olarak, sizin gibi Atatürk’ ü ve tarihini seven, okurlarına aktaran, bizleri bilmediklerimizle aydınlatan bir yazarla tanıştığım için çok mutluyum. Yeni kitabınızı sabırsızlıkla bekliyorum
Çok fazla keder çekebilen bizlerin, bu kadar çok acı verebilmesi tuhaf.
Erkeklerin kadınlara bıkıp usanmadan sorduğu bir soru vardır: "Bizler kadar iyi düşünme yeteneğiniz varsa, siz neden Shakespeare gibi bir deha çıkaramadınız??"
İşte bu saçma sapan seksist soruya en esaslı cevabı Virginia Woolf verir: "Yazmak yetenek olduğu kadar eğitim meselesidir ve Eğer bir kadın kurgu şeyler yazmak istiyorsa
KİLİT TAŞI
.
" Cesur, azimli,sabırlı, fedakar, cefakar, hakkını savunan, dayanışmayı erdem değil vazife addeden tüm kadınlarımıza sevgi ve selam olsun " diyerek Aşkın, Cesaretin ve Dayanışmanın romanını yeni bir isim ile bizimle buluşturuyor sevgili @semasoykan .
Farklı din ve kültürlere ev sahipliği yapmış, köklü bir tarihe sahip
İnce Memed
Sayfa sayısı çok olduğundan bu güne kadar hep ötelediğim İnce Memed dörtlemesinin ilk kitabıyla selamlar!
Yoksulluğun ve aşağılanmanın eşkıyalığa sürüklediği İnce Memed. Dadaloğlu yürekli Memed. Köroğlu gibi yiğit Memed. İnsanın kanını emen, emeği sömüren, insanlık onuru düşmanı ağalık düzenine, düzensiz düzene başkaldıranların romanı İnce
Havasından mı suyundan mı
Diyeceğim ama genel olarak denildiği gibi coğrafyanın kader olmasından belli ki. Niye böyle dediğime gelecek olursak kadın (bana göre)orta yaşlarda ama öyle genç duruyor ki bizim cefakar kadınlarımızın arasında genç kız gibi sırıtır aralarında. Hatta 20 yaşında olmama rağmen benden bile genç duruyor öyle söyleyeyim size. Ah ah Rabbim bizlerin maddi ve manevi sıkıntılarına derman versin.
Neyse dertlenmeden konumuza gelelim. Öyle spoiler vererek uzun uzadıya yazamıyorum çünkü detayları hatırlıyamıyorum. Genel olarak konu güzel bilim kurgu, ütopik türleri severim ama sanki ilk kitabıymış gibi bir izlenim var. Bazı yerlerde havada kaldı o kısımları hatırlıyorum. Ha bunları diğer serisini okuduğumdan karşılaştırma yaparak söyleyebiliyorum.
1912 yılında yaşanan Balkan Savaşlarının Osmanlı halkında yarattığı panik ve korku; bazı cesaretli, vatanperver Türk kadınlarını bir şeyler yapmaya teşvik eder. Böylece kadınlar yardım dernekleri kurar, kadınlar arasında konferanslar düzenlerler. Bu dernekler cephedeki askerlere para, eşya veya gönüllü hasta bakıcılık yardımlarını organize ederler. Bu sayede kadınlar hem askerlere yardımda bulunur hem de Osmanlı sosyal hayatındaki yerine yeni bir boyut kazandırır.
Bu kitapta, bu derneklerden biri olan Müdafaa-i Milliye Cemiyeti Hanımlar Heyeti tarafımdan gerçekleştirilen faaliyetlere yer verilmiştir. Heyet, konuşmacıların için Fatma Aliye, Halide Edip gibi döneminin meşhur isimlerinin de olduğu bir konferans düzenler. Konferansa katılan 4-5 bin kadın önemli miktarda bağış yapmıştır.
Türk kadınlarının her şeyini ülkesi için feda etmeye hazır oluşu, konuşmacıların bilgi birikimleri, hitabetleri her şeyi beni çok etkiledi. Her satırında ayrı gurur duydum. F. Nüzhet Hanım konuşmasında "...eğer biz bugün vazifemizi yerine getirirsek isimlerimizi hürmetle anacaklar, "Sevgili, fedakar analarımız" diye bizi kutsayacaklar." diyor. O kadar haklıymışsın ki Nüzhet hanımcığım, hepinizi sevgiyle anıyorum.
