Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
352 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Ziyan/Hakan Günday Hakan Günday'ın okumuş olduğum 6.kitabı, nasıl kafa var, nasıl bir kurgu dünyası var bilmiyorum ama ayakta alkışlıyorum. Kitap; beni askerliğime götürdu, nöbetler tutturdu, doldur boşaltlar, cepheye istikamet aldırdı vs vs. Yani bana bir askerlik yaptırdı ve Kırkağaç Komando eğitim alayında turlattı desem yeridir.
Ziyan
ZiyanHakan Günday · Doğan Kitap · 20195,1bin okunma
Hep korkarım sevdiklerime, yakınlarıma, arkadaşlarıma da müdahale etmek zorunda kalırsam diye. Bir gün birbirimizin önüne gelirsek diye bazen gözlerimiz dolar. Geliriz de; kurtaramayız, hiçbir çaba işe yaramaz, geriye yalnızca hafızamızdaki görüntüler, içimizdeki sızı ve kaybolmayan o korku kalır. Ve her denk gelişte birileri kendi ölümünü düşünür
Reklam
Başöğretmen Atatürk, eğer her şeyden çok kıymet verdiği öğretmenlerinin birisinin öldürüldüğünü, bir kısmının ise atanamadığı için cebinde 6 lirayla intihar ettiğini birisinin inşaatta çalışırken düşüp vefat ettiğini görseydi kim bilir neler olurdu neler....
101 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Osamu Dazai'nin " İnsanlığımı yititirken" den sonraki okuduğum ikinci kitabı. Olaylar Kazuko ve ailesi etrafında şekillenmekte. Soylu ve varlıklı olan bu aile tüm bunları kaybederek bir yaşam sürmeye başlar. Baba zaten ölmüştür,anne hastalıkla cebelleşerek vefat eder , kız kardeş eşini kaybeden, çocuğunu doğumda kaybeden kardeşi için endilesşeliyken abi ise sürekli hüzünlü bi halde intiharı kurgular. Kahramanlar ve kurgular aşağı yukarı böyleyken eserde gördüğüm kadarıyla Osamu Dazai kendisinden esintilerle kitabını, karakterlerini süslemiştir. İntihar duygu durumunu bu kadar kurgulamayan bir birey bu denli eserinde işleyemez. Eser esasen trajik bir tarzda. Hemen hemen çoğu yerde yalnızlık , ve ölüm temaları serpiştirilmiş. Ayrıca eserde siyasi görüş ve ahlaki yönden boşvermişlik gibi konulara da yer yer değinilmiş. Baştan beri asıl vurgulanan ise intihar meselesi. Osamu Dazai sürekli bunu kendi içinde kurmuş, planlamış, ölmüş, biçmiş ki bunun taslağı olarak da bu eseri kanıtı olarak gördüm açıkçası. Bu kitaptan yaklaşık bir yıl sonra ise metresi ile birlikte boğazdan atlayarak intihar etmesi de bu düşüncemi doğruluyor. Yaşama sebebi olmayan insan ölmeye sebep bulmuştur çoktan... Çok acı bi eser, bu düşünceyi ömrü boyunca bir kez dahi düşünmeyen insanlar için sıkıcı gelebilir hiç kapağını dahi kaldırmayın. Ancak bu tarz düşünceye sahip bi insanın duygu durumunu merak edenler bi çırpıda okunacak hisler silsilesi için şimdiden hüzünlü okumalar.
Batan Güneş
Batan GüneşOsamu Dazai · Yapı Kredi Yayınları · 19952,598 okunma
Menemen yakınlarındaki Asarlık Köyü ile Divrikli Çiftliği yakılmıştır. Asarlık Köyü'ndeki kadınların bir çoğunun namusları kirletilmiş ve sonra ateşe atılmak suretiyle öldürülmüşlerdir. Boşnak Köyü de tamamen yakılmış ve bazı kadınların ırzlarına tecavüzde bulunulmuştur. Çukurköylü Ahmet Ağa'nın çiftliğinde Bekçi Sadık'ın 18 kişilik aile efradı kuyuya atılarak öldürülmüştür. Hisarlık ve Dirlik çiftlikleriyle Kozluca Köyü tamamiyle yakılmıştır. Değirmendağı tepesine yerleştirdikleri mitralyöz ile 15 kişinin ölmesine sebep olmuşlardır. 13 yaşlarındaki bir kıza çok sayıda Yunan askeri tecavüz etmiş; kız, daha sonra vefat etmiştir.
Sayfa 135 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okuyor
152 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Klasisizmin temsilcilerinden olan Moliere, Fransız edebiyatının en büyük komedi yazarıdır. Molière’in son eseri olan oyun, üç bölümden oluşan bir müzikal komedidir. Doktorunun yalanlarına aldanarak kendisini ölümcül bir hasta gibi gören saf bir adam etrafında dönen bir oyundur.Yaklaşık iki saat süren Hastalık Hastası, toplumun ahlaki yapısına ve bilgisiz, yeteneksiz hekimlere eleştirel bir bakışla yaklaşır.Yönetmenliği ve başrolü oyunun yazarı olan Moliere sahnede fenalaşıp düştü. Verem hastası olan yazar kanlı öksürük krizini atlattıktan sonra, tüm ısrarlara rağmen rolünü tamamladı. Oyundan birkaç saat sonra evinde yeniden fenalaşan yazar, bu ikinci krizi atlatamayarak vefat etti. İnce bir mizah anlayışına sahip olan Moliere eserinin içine kendi ismini de yerleştirmiştir. Oyuncuların ağzından söylettiği "O sizin Moliere patavatsız herifin teki!", "O koca bir dangalak, ne dediğini bilmez!" gibi cümleler oyunlarını yerden yere vuran ve hayatı boyunca kendisine düşmanlık eden çevrelere karşı bir tepkidir şüphesiz. Kendisini anlayamayan insanları böylece ti'ye alan yazar, kara mizahın sınırlarını zorlayarak kendisini ölümsüz bir yazar haline getirmiştir. Son olarak da konusuna değinecek olursak. Argan gayet sağlığı yerinde olduğu halde hastalık hastası bir budaladır. 2 tane çocuğu ve sonradan evlendiği 2. eşiyle yaşamaktadır. Eşi görünürde onu çok sever gibi gözükür ancak evlenir evlenemez yüklü bir mirasa konmak ister. Argan'ın hizmetçisi tarafından bir oyun oynanarak tüm bu gerçeklerin ortaya çıkmasıyla eder biter.. Enfes bir oyun okudum .. Okurlarına şimdiden keyifli okumalar dilerim
Hastalık Hastası
Hastalık HastasıMolière · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20216,1bin okunma
Reklam
192 syf.
·
Puan vermedi
Herkese Merhaba…. Bu gün sizlere Cadı kitabı ile geldim. Hüseyin Rahmi Gürpınar kalemini seviyorum. Hem okuyuculara yaptığı ince atıflar hem de her kitabında acaba bu olayın altından neler çıkacak diye merak ettirmesi fazlasıyla ilgimi çekiyor. Bu kitabında felsefi bir tartışma yürütmesi de insanı ayrıca cezbediyor. Bütün okurlara tavsiyemdir…. Gelelim Konusuna; “Kocası öldükten sonra dayısının evinde yaşamaya başlayan Fikriye ve çocuğu yengesinin ısrarı ile yeniden evlenmeye zorlanır. Çöpçatan bir kadının bulduğu maaşı yerinde iki evlilik yapmış iki çocuklu dul Naşit Efendi ise bu durum için bulunmaz hint kumaşıdır. Herşey ayarlandıktan sonra Fikriye hanım gönülsüz de olsa evlenmek üzereyken eve Eski aile dostu Hasibe Hanım gelerek Naşit Efendi ile ilgili bütün dedikoduları Fikriye’ye anlattırır. Dedikodulara göre Naşit Efendi’nin vefat eden ilk karısı Binnaz cadı olmuş ve kocasının evlendiği kadınları öldürmek için mezardan çıkarak eve gelirmiş. Fikriye ve yengesi işin aslını öğrenmek için Naşit Efendi’nin eski karısı Şükriye’nin evine giderek olayı dinlemeye başlarlar. Neler olacak? Fikriye Naşit Efendi ile evlenecek mi? Şükriye o evde neler yaşadı? Cadı hikayesi gerçek mi? Öğrenmek isteyenlere keyifli okumalar dilerim…”
Cadı
CadıHüseyin Rahmi Gürpınar · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20231,090 okunma
Salih İnsanları Sevme ve İlahlaştırma...
Nuh Suresi, 21 - 23. Ayetler: "Nûh, 'Rabbim, dedi, doğrusu bunlar beni dinlemediler, malı ve ço­cuğu kendi ziyanını arttırmaktan başka bir şeye yaramayan kimseye uydu­lar." "Onlar çok büyük tuzaklar kurdular." "Dediler ki: 'Sakın ilâhlarını­zı bırakmayın; hele Vedd'en, Suvâ'dan, Yeğus'tan,
104 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 saatte okudu
Bir Edebi Saplantının Öyküsü
''Jacques, bu mobilyaları kendi iradesi dışında sürüklendikleri sefil sondan bir rehine kurtarır gibi kurtardığına inanmaktadır; kaderin onu asla kaçamayacağı bir ödevle görevlendirdiğini hissetmektedir; içinde kimsenin yaşamadığı odaya bir göz attığında yatağın, yazı masasının, kitaplığın, o kişisel eşyaların bir ölünün yadigârlarını
Proust'un Paltosu
Proust'un PaltosuLorenza Foschini · Kırmızı Kedi Yayınları · 201268 okunma
Tevekkül..
Abdullah b. Selâm, Selman-ı Farisi'ye şunu söyledi: - Benden önce ölürsen, hangi durumla karşılaştığını bana bildir! Ben senden önce ölürsem, ne ile karşılaştığımı sana bildiririm. Selman-1 Farisi, Abdullah b. Selam'dan önce vefat etti. Abdullah b. Selam onu rüyasında görerek şunu sordu: - Nasılsın? Selman-ı Farisi şunu söyledi: - Hayır oldu. Abdullah b. Selam tekrar sordu: - Orada hangi işi daha faydalı buldun? Selman-ı Farisi şu cevabı verdi: - Tevekkülü, çok güzel bir şey olarak buldum, onun çok faydasını gördüm. Bir başka rivayette de şunu söylediği anlatılmıştır: - Sana tevekkülü tavsiye ederim, tevekkülü güzel bir amel olarak buldum.
Reklam
Vefat etmiş kişiye melekler tarafından yöneltilecek sorulara, yani kabir sualine bizi hazırlamak isteyen imamın sesini duyabilecek miyiz? Belki de bizler, dünyadaki vaktimizin çoğunu istek ve arzularımızı dinleyerek, içimizde bizi hakikate yönelten hidayetin ve vicdanımızın sesini DUYMAZDAN GELEREK geçirmiş kimseleriz? Bu noktada, asıl soru şudur: Şimdi dinleyecek miyiz? Bu sesleri, şimdi değerlendirmeye hazır mıyız?
Mevdûdî, Hint-Pakistan alt kıtasının entelektüel yaşamındaki ilk başlangıcını 1927 yılında daha 24 yaşındayken yapmış- tır ve ilk olarak bir dizi halinde gazetede yayımlanan etkili ilmi çalışması "İslam'da Cihad" (Jihad in Islam) büyük bir heyecan uyandırmış ve sonradan kitap halinde 1930 yılında basılmıştır. O, otuzlu yaşlarının erken yıllarında Hint-Pakistan alt kıtasının entelektüel sahnesi üzerinde önemli, baskın ve cesur bir figür olmuştur. 1933 yılından itibaren editörlüğünü yaptığı aylık dergi Tercümanü'l Kur'an, alt kıtanın Müslüman entelektüellerinin zihin dünyası üzerinde büyük bir etki bırakmıştır. Kırklı yaşlarından itibaren Mevdûdînin yazıları, özellikle Arapça ve İngilizce dillerine tercüme edilerek ulaşılabilir olmaya başlayınca, onun düşünceleri alt-kıtanın sınırlarının ötesini aşarak artan sayıdaki insanları cezbetmiştir. Mevdûdî'nin vefat edene kadar zamanımızın en çok okunan Müslüman yazarı olduğunu ve dünyadaki bütün İslami düşüncelerin, duyguların ve faaliyetlerin yeniden dirilmesine yoğun bir şekilde katkıda bulunduğunu söylemek abartı olmayacaktır.
Kâzım Karabekir Paşa, Mehmed Emin Paşa’nın oğludur. Başarılı bir Harb Okulu ve kurmay eğitimi görmüştür. Mustafa Kemal Paşa ile aynı kuşaktandır. İsmet Paşa ile çok erkenden arkadaş olduğu halde, Mustafa Kemal Paşa’yı uzaktan tanımış fakat kendisine hayranlık ve bağlılığını Mütareke döneminde bildirmiştir. Bu desteğini devam ettirmiştir ki İstiklâl Savaşı tarihimizin en önemli, en faziletli olayıdır.1948’de TBMM başkanı iken vefat eden Korgeneral Kâzım Karabekir Paşa, herkesçe malum, Kurtuluş Savaşımızı başlatan Mustafa Kemal Paşa’nın baş destekçisidir. İstanbul Hükûmeti’nin emirlerine rağmen Mustafa Kemal Paşa’nın emrine giren Karabekir Paşa, II. Meşrutiyet devrinde gençleştirilen ordudaki genç kumandanların içinde bildiği lisanlar, tarih, coğrafya bilgisi, musikideki ustalığı ile en göze batan, aydın bir subaydır.
·
Puan vermedi
Kürk Mantolu Madonna - Sabahattin Ali
Kitabın 2 kısımdan oluştuğunu ve özellikle 2.Kısmın çok etkileyici olduğunu başlangıçta söylemek istiyorum. 1. Kısım Rasim Bey ve Raif Efendi yolda karşılaşırlar ve Raif Efendi Rasim Beyi kendi işyerine götürür çünkü Rasim Bey'in o zaman herhangi bir işi yoktur. Daha sonra aralarındaki ilişki daha da güçlenir. Raif Efendi sürekli hasta olur
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021314,8bin okunma
Pascal otuz dokuz yaşında vefat ettiğinde elbisesinin içine dikilmiş bir kâğıt bulundu. Kâğıtta şu cümle yazıyordu: "Filozofların ve bilginlerin bulduğu Tanrı'yı değil, Peygamberlerin bildirdiği Tanrı'yı istiyorum."
Sayfa 171
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.