Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.26
Asena Sarıgül
Asena Sarıgül
@vegabooks
Sigortacı
Lisans
Tekirdağ
351 reader point
Joined on May 2019
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Efser’in normal giden bir hayatı varken bir gün ondan saklanan büyük bir sır olduğunu ve hayatının yalanlar üzerine kurulu olduğunu öğrenir. Yaşadığı hayal kırıklığı sonucu gerçeklerle yüzleşmek onun için kolay olmaz ve kaçmaya karar verir. He şeyden kaçarken bir gün Gencer ile karşılaşır. Ardından tabi ki de olaylar silsilesi gelir.
Güzel ve dikkat çekici bir kitaptı açıkçası. Okurken yer yer sinir olmadım değil yani ama yine de bir kitaptan alabileceğim maksimum zevki aldım diyebilirim. Samimi ve yalın bir anlatıma sahipti kitabımız. Gencer karakteri açıkçası sinirimi bozmadı değil ama olsun. Her kurgu kitapta illa ki sinir bozucu bir karakter vardır. Her karakterin kendine özgü bir havası vardı. Bu da çok dikkat çekiciydi. Betimlemeler gayet tatlıydı. İnsanın kitabı okudukça okuyası geliyordu. Kitabın kapağı da dikkat çekici duruyordu ve renk uyumu hoştu. Devam kitabını heyecanla bekliyorum. Yazarımızın kalemine sağlık.
“Halbuki günah işlemek sadece Adem'in hakkı olmalıydı çünkü hiç çocuk olmamıştı o.”
Bugün sizlere bir şiir kitabı ile geldim.
HİÇ VE HER ŞEY
İçerisinde 26 tane şiir bulunduran Hiç ve Her Şey sadece 61 sayfadan oluşuyor. Bakıldığı zaman kısa, bir saat içinde bitecekmiş gibi durduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Kendine özgü, herhangi bir kalıba bağlı olmayan bu kitabı okurken ister istemez bir duraksama yaşadım. Ufak bir düşünce yolculuğuna çıktım. Bazı dizeleri farklı hisler uyandırırken bazı dizeleri ister istemez duvarı izlettirip düşüncelere daldırtabiliyor. Ben açıkçası beğendim. Yazarımızın kalemine sağlık.
"Kontrolünü kaybettikten sonra gerçekleştirdiğin hiçbir eylemi hatırlamazsın."
Merhaba bugü sizlere distopik bir türe sahip olan kitap yorumuyla geldim.
"Şarlatan"
Kitabımızda olaylar ana karakterimiz Victor ve arkadaşlarının çevresinde gelişmektedir bakıldığında.
18 yaşına gelen gençler Leydi Marcilius'un sarayına damızlık sıfatıyla gidip bir takım testlere tutularak seçilir. Ardından kazanan seçilmiş kişilerin ödüllendirilmesinin ardından asıl amaç savaş sonucunda nükleer radyasyona maruz kalan secilmiş halk arasından kusursuz ırk yaratmaktır. Victor ve arkadaşları bu seçilmiş insanlardır. Sarayın içinde olan biten herşeyi pür dikkat izleyen Victor Leydi Marcilius'un tuhaf hareketlerinden şüphelenir
ve bu işlenişin peşine düşünce olaylar silsilesi gerçekleşir.
Kitabın konusu gerçekten hoşuma gitti ve sıkılmadan okudum. Distopik kitaplar her zaman ilgimi çekmiştir. Şarlatan'da hoşuma gitti açıkçası. Kitap biraz daha kalın ve olay örgüsü daha da detaylı olsaydı bence harika olurdu. Bu tür kitaplar bence çok detaylı olmalı.
Bu arada favori karakterim Leydi Marcilius oldu. Sempatik geldi gözüme. Kitapta onun geçmişinin anlatılması da hoşuma gitti. Tam bir şarlatan ya. Çok hızlı bir şekilde bitti kitap. Kitap gayet akıcı ve sade bir dille yazıldığından rahatça okunabilir cinsten. Yazarın kalemi gayet iyiydi. Keşke 2. bir kitabı da olsaydı, neyse artık.
Yazarın kalemine ve emeğine sağlık.
Reader Follow Recommendations
Herkese merhaba bugün sizlere bir konağın ağzından yazılan bir kitapla geldim.
Evet doğru duydunuz kitabımızı bir konağın ağzından okuyoruz. İlk defa böyle bir kitap okudum diyebilirim. Dikkat çekici ve güzeldi. Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen başarılıydı. Okumaya başladığımda bir konak yani taşlardan oluşmuş bir yapı en fazla ne anlatabilir diye düşünmüştüm. Dört duvar diye anlamlandırdığımız o basit aslında çok şeye şahitmiş onu fark ettim diyebilirim. Kitap dönemin siyasal, sosyal, toplumsal ve kültürel olaylarına ayna tutuyor ama bir yandan da aşkta mevcuttu. 1800lü yıllardan günümüze uzanan bu kitap belgesel niteliğinde bile diyebiliriz. Kadınların liderlik mücadelelerine fazlasıyla tanık oluyoruz. Özellikle kitapta ön plana çıkan Dilistan ve Arı iken bir yandan da Ahmet beyin zevceleri Feri hanım ve Zahide gibi birçok karakterin bir arada olduğu konakta yaşanılanlara şahit olmak değişik bir duyguydu. O dışardan şaşırarak hayretle baktığımız o heybetli konakların ardında kim bilir neler dönüyor bilmiyoruz lakin bunu merak ediyorsanız bu kitapla bunu öğrenebilirsiniz. Benim diyeceklerim bu kadardı. Kitapla ve sevgiyle kalın.
Herkese merhaba bugün sizlere Andromedali kitabının yorumu ile geldim.
Kitabımı, karakterlerinden Duru rüyasında sürekli bir kadın görmektedir. Devamlı bu rüyayı gören Duru için bu rüya bir mesaj içermektedir. Bu durum sonucunda Duru'nun rüyanın üzerine düşmesi ile olaylar o zaman başlar.
Kitabımız 3 farklı zamanda geçiyor. Süreyya, Duru ve Amunet'in hayatlarına kitap boyunca misafiriz.
Anlatılmak istenen çok net belliydi sade ve anlaşılır bir dile sahip olan kitap çok ilgi çekiciydi. Astral seyahat spiritüalizm ve Mısır mitolojisinin içinde bulunduğu bu kitabı okurken çok keyif aldım denebilir. Belirttiğim konulara ilginiz varsa bu kitap tam size göre. Pek bir yazım yanlışına rastlamadım. Sadece kitap içeriği ile kapağı pek bağdaştıramadım ama konunun dikkat çekiciliği bu durumu yok saydı diyebilirim.
Kitaplarla ve Sevgiyle kalın
Herkese merhaba. Bugün sizlere İnşehir-Karanlık kitabının yorumuyla geldim.
Kitabımızın ana karakteri Kerim Eskişehir'e gitmek için yola çıkar bu yolda başına talihsiz bir kaza gelir. Kerim'in yaşadığı durumlar kaza ile talihsiz ve tuhaf olaylarda yaşar. Sonrasında bir köye ulaşır ve yolları Ergün ile kesişir. Ergün ile tanışmasının ardından olaylar silsilesi devam eder.
Eveeet itiraf etmeliyim ki çok değişik bir kitaptı. İlk sayfaları okurken hiçbir şey anlamadım ama sayfalar ilerledikçe taşlar yerine oturdu. Güzel fantastik bir kitaptı. Kendini okutturdu kitap. Sürükleyici bir anlatıma sahipti. Acaba sonraki sayfalarda ne oldu diye diye okurken bittiğini anlayamadım. Pek bir yazım yanlışına denk gelmedim. Okunması rahattı ve bir o kadarda keyifliydi. Yazarımızın kalemine sağlık.
·
Not rated
Herkese merhaba. Bugün bir öykü kitabı ile huzurlarınızdayım.
“Her Şeyin Bi Şeyi Vardır”
Durup düşünürsek kitabın ismi bile aslında çok fazla şey anlatıyor. Gerçekten de her şeyin bir şeyi vardır.
Kitabımız ana karakteri olan Şevket’in Türkiye’den Moldova’ya uzanan hikayesini ele alıyor aslında. Ayrıca Şevket kötü bir çocukluk geçirmiştir. Bu gibi durumlarda çevremizde hep şey derler. “Yazık, hayata 1-0 yenik başladı.” Ben tam tersini düşünüyorum. Bu gibi durumlarda ne kadar öyle düşünülse de aksine kişi hayata daha da güçlü başlar. Hayat ne kadar insanı yorsa da bir o kadarda kuvvetli kılar ve bizden bambaşka insan çıkarır.
Çok kısa sürede okunup bitirilecek bir kitaptı lakin derin anlamlara sahipti. Okurken fazlasıyla düşündüm diyebilirim. Sakin bir kafayla okunması gereken kitap kategorisine koymaya karar verdim kendimce. Sonu zaten ters köşe bitti ve böyle bir son beklemiyordum açıkçası. Yazarın okuduğum ilk kitabıydı ve başarılı bir anlatımı vardı. Bence aktarmak istediği duyguları gayet iyi aktarmıştı. Bazı öykü kitapları güldürüyor ama bir o kadarda düşündürtüyor. Bu da onlardan biriydi. Yazarımızın kalemine sağlık.
Benim diyeceklerim burada bitti. Sevgiyle kalın.
Herkese merhaba bugün sizlere Müebbet kitabının yorumu ile geldim.
Bu kitap tıp doktoru olan Murat'ın hayatının belli bir kısmı aslında. Biz okuyucular kitabı okurken onun iç dünyasındaki bir kaç olaya misafir oluyoruz. Tiyatro şeklinde yazılmış olan bu kitabı elime aldığımda okursam nasıl anlayacağım demiştim. Bunun sebebi de çok nadir tiyatro türü okumamdı lakin okurken anladım ki bu korkum yersizdi. Okurken çok rahat bir şekilde anladım. Yeşil, kırmızı, ve siyahla tartışmalar yaptım. Yeşil, kırmızı ve siyah kim derseniz eğer onlar Murat'ın iç sesleri. Bu iç seslerin muhabbetleri kitapta en sevdiğim kısım oldu. İnsanların kafasının içinde gün boyu çeşitli konuşmalar olur. Bu konuşmalarda iç ses bazen haklıdır bazense haksız. İnsan kafasının içini kendi şekillendirir. Bazen bunu cehenneme bazense cennete çevirerek yapar.
Bu da aslında dış dünyanın iç dünyamıza olan etkilerinden kaynaklanır.
Kapak ile içerik uyumluydu. Yazım dili sade idi ve göze çarpan bir yanlış yoktu. Yazar hocamızın kalemine ve emeğine sağlık.
Benim diyeceklerim burada sonlanıyor. Kitapla ve sevgiyle kalın.
Herkese merhaba, bugün sizlere bir kitap ile geldim.
"Ruhun Tınısı"
Çok şiir okuyan bir insan olamadım hiçbir zaman bu yüzden de bu türü pek sevdiğim söylenemez. Bazen arada şiir okumakta gerekiyor. Kitabımız duygusal bir şiir kitabı. İçerisinde 15 tane aşk konulu şiir bulunuyor hepsi tema bakımından ortak aslında. Her bir şiir aşk konusu altında olsa da farklı hislerde mevcutmuş gibi geldi. Bu şiirlerden bir kaçı hoşuma gitmedi değil aslında lakin aralarından birini seçecek olsaydım bu 27.sayfada bulunan "MAVİ" şiiri olurdu kesinlikle. En dikkatimi çeken şiir buydu. Sade ve anlaşılır bir dili vardı bu yüzden okurken zorlanmadım. Kitabın içeriğine oranla kapağı bence uyumlu ve sempatik olmuş. Benim diyeceklerim bu kadardı. Yazarımızın kalemine ve emeğine sağlık.
Kitapla ve sevgiyle kalın.
“Bir insan gözleri görüyorken ne kadar kör bakabilirdi? Ya da zekâsıyla kariyerinin en uç safhalarında başarılarının meyvelerini alıyorken kim, nasıl aptalca bir hayale kapılabilirdi.”
Herkese merhaba. Bugün sizlere sıra dışı bir kurgusu olan bir kitabın yorumu ile geldim.
“Aynamın Arkası”
Kitabımızda ana karakterimiz Savcı’nın hayatına konuk oluyoruz. Yaşadığı olaylara çektiği zorluklara ve acılara şahitlik ediyoruz.
Savcı ailesi ile belirli sebeplerden ötürü Malatya’dan İzmir’e taşınırlar. İzmir’in Limon Tepe semtinde aile geçimini çeşitli işlerde çakışarak geçirmeye başlamıştır. Hayatları bir şekilde ilerlerken bir gün Savcı’nın abisi Mustafa’nın öldürülmesi ile Savcı abisinin katillerini bulup olayı aydınlatmak için savcı olmaya yemin etmiştir. Yıllar sonra İstanbul’da hukuk fakültesini kazanan Savcı’nın hayatı İstanbul’a yerleşmesi ile bambaşka haller alır. Hem de ne haller. (Devamını söylemeyeyim merak ediniz azıcık.)
Kitap kurgu konusunda çok dikkat çekiciydi açıkçası. Al beni oku diye fısıldıyordu sanki. Çok rahat bir yazım dili olduğu için okurken zorlanmadım. Akıcı bir anlatıma ve olay örgüsüne şahitti. Yer yer okurken şaşırdığım noktalar oldu diyebilirim. Ana karakterimiz Savcı’ya kızdığım yerler oldu valla. Bu nasıl iyi niyet ve saflıktır şaşırdım valla. Kitabın sonunda devam edecek ibaresi seri bir kitap olduğuna işaret ediyordu ve açıkçası şimdiden ikinci kitabı merak etmiyor değilim yani. Kurguyu beğendim valla her türden biraz alınmıştı. Yazarımızın kalemine ve emeğine sağlık.
Kitapla ve sevgiyle kalın.
Herkese merhabalar. Bugün Etini Acıtmak kitabının yorumu ile karşınızdayım.
Etini Acıtmak 11 farklı hikayenin birleşmesi sonucu ortaya çıkmış bir kitap.
Her bir hikayede farklı olaylara tanık oluyoruz. Her biri kendine özel ve derin anlatıma sahip diyebilirim. Karakterlerin iç dünyalarına, yaşadıkları duygulara misafir olmak çok değişik bir duyguydu çünkü o duygular derinden hissediliyor.
Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen çok iyiydi hikayeler. Yazım dili gayet anlaşılırdı ve rahatça zorlanmadan okudum. Yalın bir anlatıma sahip olmasına rağmen bu kitabı dolu kafayla okumak doğru olmaz. Sakin bir kafa ile okumak daha sağlıklı bence. Hem bu şekil okuyup hem de ayrıntılarda düşünüp, boğulmak gerek diye düşünüyorum. Kapak sade ve güzel duruyor. Açıkçası hoşuma gitti. Ton uyumu da çok iyi.
Benim diyeceklerim burada sonlanıyor. Kitaplı günleriniz bol olsun.
Herkese merhaba, bugün sizlere kişisel gelişim tadında bir kitapla geldim.
Erkişisel Gelişim Doç. Dr. Mehmet Dikici'nin Alanya Postası gazetesinde yayınlanan köşe yazılarından toplanıp bir araya gelmesiyle oluşmuş bir eserdir. Önsözünde belirttiği gibi yaşadığımız çağın sosyolojik analizinin yanında kişisel gelişim kitabı olarakta nitelendirilebilir aslında.
Kitapta neredeyse her konuda bir yazı mevcut. Her bir yazıyı büyük bir ilgi ile okudum. Acaba bu konudan sonra hangi konu gelecek diye merak ederek kitabın nasıl bittiğini anlamadım. Aralarında 18.sayfada bulunan "Yalnızlık" isimli yazı çok dikkatimi çekti. Bunu belirtmezsem olmaz. Bu tür kitapları bence herkes okumalı diye düşünüyorum. Okudukça sahip olduğumuz fikirleri daha iyi boyutlara taşıyarak geliştirebiliriz diye düşünüyorum açıkçası. Çok rahat okuduğum bir kitap oldu. Yazım yanlışı anlam bozukluğuna denk gelmedim ayrıca. Lakin kapağı pek beğenemedim. Biraz daha geliştirilebilir bence. Böyle güzel yazıların bulunduğu bir kitabın kapağı daha iyi olabilirdi. Yazar hocamızın kalemine sağlık. Benim diyeceklerim bu kadar.
Kitapla ve sevgiyle kalın.
Herkese merhaba. Bugün sizlere 55 sayfalık bir genç bireyin hayatından kesitler anlatan bir kitap ile geldim.
"Bir Gencin Hayatından Alıntılar"
Kitabımızda ana karakter olan Mustafa'nın hayatının belirli kısımlarına misafir oluyoruz. İzlediği filmler, okuduğu kitaplar, yaptığı ibadetleri okuyoruz ve yaptığı yorumlara şahit oluyoruz. Yazarımız değişik bir başlangıçla açmış kitabı. Günlük yaşam konularını içeriyor ve güzeldi ama bu günlük yaşamı daha geniş anlatıp sayfalara yayabilirdi. 55 sayfa böyle bir kitaba az diye düşünüyorum. Konular arasında kopukluk olduğu için anlamakta zorluk çektim bazı kısımları. Bence bölümlere ayrılıp ayarlanabilirdi. Belirli kısımlar tekrar düzenlenip güncellenebiliyor diye düşünüyorum. Yazarın kalemine sağlık.
Benim diyeceklerim burada bitiyor. Kitapla ve sağlıkla kalın.
Merhaba bugün sizlere içinde birbirinden farklı öykülerin olduğu bir kitap ile geldim.
Bir Gün Belki Hayattan
Bu tür kitapları okumayı seviyorum niyeyse. Kısa kısa hikayeler kendi içinde bir sürü anlam barındırıyor çünkü. Okurken zorlanmadım bu yüzden ve eminim ki okuyan herkes çok rahat okur. Kitap gayet akıcı bir dile mevcut. Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen gayet başarılıydı. Yazarın betimlemeleri kullanışı gayet yerindeydi. Öykülerin hepsi güzeldi ama aralarından bir tanesi beni fazlasıyla etkiledi. "Yarım" isimli öykü çok güzeldi. Kitaptan bağımsız bir kurgu olsa sıkılmadan okur insan bence. Ayrıca kitabın kapağı sade ve nostaljikti, bu yüzden dikkat çekici buldum. Yazarın kalemine sağlık. Benim söyleyeceklerim bu kadardı.
Kitaplı ve sağlıklı günler sizinle olsun.
Sahi siz kendinizin farkında mısınız? Kendinizin farkına vardınız mı? Eminim ki bu iki soruyu günlük zamanlarımızda kendimizle baş başa kaldığımızda kendimize soruyoruzdur. Ne cevaplar alıyoruz aslında bazen biz sormasakta…
Merhabalar bugün sizlere kişisel gelişim kitabı olan “Farkına Vardın mı?” yorumuyla geldim.
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı bu arada ve gayet iyi bir kitaptı. Her yazarın kişisel gelişim adı altında yazdığı kitapları sevmem ama bu kitabı sevdim. Farklı bir havası vardı. Anlatımı o kadar rahattı ki hiç zorlanmadım okurken. Kitabı okurken sanki okumuyor da sayfalarla sohbet ediyor gibiydim. Kitap aslında çok güzel dersler veriyordu. Okurken çok düşünme fırsatı buldum. Bazı şeylerin farkına varmamı sağladı. İnsanın bazen kendi içinde çeşitli yolculuklara çıkıyor iyi veya kötü fark etmez en sonunda bir şeylerin farkına varıyor.
Kapağın yazı fontunu çok beğendim. Tatlıydı ve sade bir kapaktı. Sadelik demek zaten şıklık demek benim için. Neyse artık bana müsaade. Benim diyeceklerim burada son buluyor. Yeni yorumlarda görüşmek üzere.
Kitapla ve sevgiyle kalın.
