Alnındaki bulutları öperek çekildim kıyılarıma...
Sonra araya zamanlar girdi, mekanlar girdi, insanlar girdi. Yaşamak ,düşlerinin büyüklüğüne göre acı veriyordu insana...
Sayfa 2 - Şükrü Erbaş
Öpüşmeyle geniş bir hormon, sinir ve kas dizisi harekete geçer. Beden ısınır ve cinsel organlar karıncalanır. Ve gövdenin denetim merkezi olan beyin, parmak uçlarını yavaş yavaş sevgilinin dudaklarında gezdirmekten dilini dudaklarının arasına sokmaya kadar yapılan her şeyin içindedir.
Reklam
Öpüşmeyle geniş bir hormon, sinir ve kas dizisi harekete geçer. Beden ısınır ve cinsel organlar karıncalanır. Ve gövdenin denetim merkezi olan beyin, parmak uçlarını yavaş yavaş sevgilinin dudaklarında gezdirmekten dilini dudaklarının arasına sokmaya kadar yapılan her şeyin içindedir.
Bir asker için kışla neyse, vatandaş için de apartman dairesi odur. Kışla, kayıtsız şartsız bir disiplini aşılamaya yarayan üniformanın bir uzantısıdır. Aynı şey, bu­gün içinde yaşadığımız mekanlar için de geçerli. Bizler, için­ de yaşadığımız yüzyılda, apartman kışlalarında oturan sivil­ler hâline geldik. Özellikle, mekanın her köşesinden azami yarar sağlanan yeni tip apartmanlar, yaşama mekanı totalita­rizminin en aşırı örnekleri. Dışarıdan içeriye göz atıldığında, hemen hemen bütün apartman dairelerinde TV aygıtlarının aynı yerde durduğu göze çarpar. Televizyon seyretmek için oturulan kanepe de hep aynı yerdedir. Tıpatıp aynı yerler­de yemek yer, bağırsaklarımızı boşaltır, cinsel ilişkide bulu­nuruz. Herhangi birimizin, hiç tanımadığı bir apartman da­iresine girip, sanki yıllardır orada oturuyormuş gibi her şe­yi yerli yerinde bulması işten bile değildir. Günümüzün ya­şama mekanları, sakinlerinin bireysel ve kültürel farklılıkla­rını yansıtmıyor artık. Bu totaliter yaşama mekanlar aracılı­ğıyla, insanın kişiliğini çevresine yansıtmasına yönelik tüm yaratıcılığı köreltilmiş, yok edilmiştir.
Sayfa 67 - İletişim Yayınları, 47. Baskı, Çev. Zehra Gençosman-Ömer Madra
Akbabaların ve kargaların üstünde korkunç uçuşlarını başlattığı, o kocaman, kokuşmuş toplu mezar, ölü çukuru karşısında kim herhangi bir başarıyla gurur duyabilir? Bir cepheyi hafifletmek, bir diğerini dengelemek, bir savunma hattını delmek, bir mevziiyi korumak... Bu terimlerin arkasına görüntüler yerleştirin; adları, yaşları, aileleri, evleri belli olan adamlar hayal edin... Sadece adamlar değil... Atlar, katırlar, eşekler... Delik deşik edilmiş kutsal mekânlar, camiler, kiliseler, sinagoglar... Ekilmemiş tarlalar, çamurlu yollara atılmış eşyalar, kitaplar, yakılıp kül olmuş mektuplar, sağa sola dağılmış ayakkabılar, botlar, postallar. Hatta iskarpinler, potinler ve bazen de maalesef bebek patikleri... Zira yalnızca erkekler değil, kadınlar ve çocuklardır da çoğu zaman kurban edilen..
Sayfa 267 - Doğan KitapKitabı okudu
Günydın, sabah Güneş'im
Günaydın, her sabah neşeyle uyananlar🌼 Günaydın, sabahı mutlulukla donatanlar💫 Günaydın, her saatini sevdaya adayanlar💥 Günaydın, genç olan ve sabaha genç uyananlar✨ Günaydın, Güneşi kalbinde doğanlar🌟 Size de Günaydın, gam penceresinden umut kovalayanlar🌹
Reklam
1,000 öğeden 141 ile 150 arasındakiler gösteriliyor.