"Eski diyalektiğin sonunun damgasını bizzat kendi bedeninde taşımaktır bu. Bu durumda, diyalektiğin terk edilişini bedene yansıtan, bitmek bilmez, gayesiz, simgesellikten yoksun bir inisiyasyonla kişinin yetinmesi istenir: Bedeni delmek [piercing], uyuşturmak, şiddetli seslerle ser semletmek, dövme yapmak. Bu, öznelliksiz -hatta öznelleştirilemez- olması istenen bir beden figürü dür; imkansız kimliğin izini kendi içinde koruyarak sergilenen ve damgalanan bir bedendir. Bu, geleneksel bazı toplumlarda uygulanan inisiyasyonla yüzeysel benzerlik taşısa da, işlevinde radikal bir değişiklik sözkonusudur, çünkü kadınların doğurgan olmasına ya da erkeklerin savaşçı olmasına değil, sonsuz ergenliğin ataletine yönelik bir inisiyasyondur."