Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

şaziye..

şaziye..
@verbavolentscriptamanent
"kendi sokaklarında kıblesiz yolcu..."
~ öyle mi ki acaba? ~
"Kesin olan bir şey varsa, o da ertelenebilecek her şeyi, ertesi güne bırakmamızdır; belki de derinden derine ölümsüz olduğumuzu ve er ya da geç her insanın her şeyi bileceğini ve her şeyi yapacağını biliyoruz."
Sayfa 117 - Funes ve Sonsuz Bellek'tenKitabı okudu
Reklam
"Gerçeklik hammadde; dil, onu arayış şeklim -ve onu nasıl bulamadığım. ... Dil benim insanî uğraşım. Kaderim gidip aramak ve eli boş dönmek. Ama -söylenemeyenle dönüyorum. Söylenemeyen, dilimin yenilgisiyle veriliyor bana ancak."
Sayfa 173Kitabı okudu
"İki nota arasında bir nota daha var, iki gerçek arasında bir gerçek daha var, iki tuz taneciği arasında, ne kadar yakın olurlarsa olsunlar, bir uzam aralığı var, iki duyumsama arasında bir duyumsama var -en eski maddenin gediklerinde dünyanın nefesi olan gizemli, ateşli bir çizgi var ve dünyanın sürekli nefesi, sessizlik diye duyduğumuz, sessizlik dediğimiz."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"... ah belki de cehennem yolunda bulacağım ihtiyaç duyduğum şeyi. ... bulacağımızın olduğumuz şey yoluyla gelmesi gerektiğini bilsem de şimdi; olduğumuz şeye tamamen batmamayı başarırsam geleceğini bilsem de."
"Hayatım ölüm kadar sürekliydi. Hayat o kadar sürekliydi ki onu evrelere böler, birine de ölüm derdik. Her zaman yaşamda oldum, aslında ben olmaması, alışılmış bir şekilde ben dediğim şey olmaması çok da fark etmedi. Her zaman hayattaydım. Ben, yüksüz bir hamam böceği bedeni, ben, nihayet onu dışımda gördüğüm için en azından benden kurtulmayacak bir hayatla -hamam böceğiyim ben, bacağımım, saçımım, duvar alçısının üzerindeki en parlak ışığın dalıyım, kendimin her cehennemî parçasıyım- hayat içimde her yere öyle nüfuz etmiş ki, beni bir kertenkele gibi parçalasalar, parçalar titremeye ve kıvranmaya devam edecek. Bir duvara kazınmış sessizliğim ben ve en kadim kelebek kanat çırparak içeri girip bana bakıyor: her zaman olduğu gibi. Doğumdan ölüme, insani dediğim şey bu ve hiçbir zaman gerçekten ölmeyeceğim. Ama bu sonsuzluk değil, mahkûmiyet."
Reklam
"...gözümün renginin önemi olmadan bakabilmeliyim. Görebilmek için başımdan atabilmeliyim kendimi."...
"Ah, açıklanmak için kendinin ötesine geçmesi gereken hiçbir şeyin açıklanmasını istemiyorum. Yorumlanması için yine insanın onayı gerekecek hiçbir şeyin açıklanmasını istemiyorum."
"Bütün anlık kavrayışlar güçlü bir anlamamaya benzer daha çok. Hayır. Bütün anlık kavrayışlar son kertede güçlü bir anlamamanın ifşasıdır. Her bulma an'ı bir kendini kaybetmedir."
"...çocukken olduğu gibi keşifler yaptığı bir laboratuvar mı insanın ne istediğini bulduğu yer? ... Peki bir yetişkin olarak, o çocuksu kendini kaybetme cesaretine sahip olabilir miyim? Kendini kaybetmek -bulabileceğin şeyle ne yapacağını bilmeden aramaya gitmektir."
"Gelincik çiçek açmazdan önce, yeşil çiçek zarfı bir bademin dış kabuğu kadar serttir. Sonra günün birinde bu kabuk çatlayıp açılır. Üç yeşil kabuk parçası toprağa düşer. Zarfı açan bir balta değildir, sadece, zar kadar ince, bez gibi katlanmış, top olmuş taç yapraklarıdır zarfı zorlayan. Bu taç yaprakları açılırken renkleri neonumsu pembeden, çayırlarda görülebilecek en cart kırmızıya dönüşür. Sanki çiçek zarfını çatlatan güç, bu kızılın kendini gösterme ve görülme isteğidir."
Sayfa 113Kitabı okudu
Reklam
+ Bağışlanmaya inanır mısın? - Köyden hatırladığım bir rahip vardı... Tanrı bağışlar, derdi. Bağışlamanın tanrısal olduğunu söylerdi. Daha da ileri giderdi, bağışlama yoksa Tanrı da yoktur, derdi. Tanrı bağışlamadır, derdi. + Öyleyse yalnızız ve bağışlanmıyoruz... /... / Öylece durdu orada, hiç kıpırdamadan... ve... ancak bir bedenin bir bedeni bağışlayabildiğini ve bağışlanma denen şey gelecek olursa ilgili bedenlerin salgıladığı bir şefkat peteğinden süzülüp geleceğini öğrendi... gözlerini yumdu, bağışlamanın hiçbir zaman bir yargının sonucu olamayacağını gördü. Bağışlama bir ilke değildir, dudakların kapalı gözler üstünde gezinmesidir. Eski İngilizce 'forgiefan'daki -for ön eki, Yunanca 'peri' gibi, kuşatan, çevreleyen, kucaklayan demektir."
s. 196 / s. 205Kitabı okudu
"insanlar...sözleriyle değiştirirler her şeyi ve hiçbir şeyi. Koşullar ne olursa olsun, sözler çoğaltır ve eksiltir. İster söylenmiş sözler olsun, ister kafanın içinden işitilmiş sözler olsun. Her zaman uyumsuzdurlar, hiç yakışmazlar duruma. Bunun için sözler acı verir ve merhem olurlar."
Sayfa 187Kitabı okudu
"Hayat bileylenmiş bıçak kadar ince. Gerisi Tanrı."
Sayfa 123Kitabı okudu
2.232 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.