“Depresyon zengin hastalığı kızım! Bize gelmez. Biz kanser oluruz, verem oluruz, ülser oluruz...” “Öyle deme Ülker Abla,” dedim, “benim beyim iyi kazanıyor şükür. Ben girebilirim depresyona...”
“Depresyon zengin hastalığı kızım! Bize gelmez. Biz kanser oluruz, verem oluruz, ülser oluruz…”
“Öyle deme Ülker Abla,” dedim
“benim beyim iyi kazanıyor şükür. Ben girebilirim depresyona.”
“Şu düşünce o kadar berrak canlandı ki zihnimde: Artık bilimsel ve sair en güzel uğraşlar bile beni bu dünyada tutamaz. Ölümüm gerçek bir fedakârlık, en yüceye karşı duygularımın kanıtı olacak; bir kaçış ya da bir son çözüm değil. Ayrıca şunu da fark ediyorum ki, benim yazgım, bu dünyada ulaşmamak hiçbir şeye; tam tomurcuklanırken yaşam, marufta
Kitaba ismini veren Ses hikayesi, anlayacağımız üzere bir sesin üzerine kurulu. Ben her nedense bu sesi gaipten gelen, gizem dolu bir ses olarak tahayyül etmiştim. Ancak ses gayet somut bir varlığa ait, Sivaslı Ali'nin sesiymiş.
İki arkadaş Beyşehir'den Konya'ya doğru yol alırken, bindikleri kamyon arızalanır ve bir müddet
Türkan Saylan'ın ricası üzerine yazmış Ayşe Kulin bu kitabı. Ben çok beğendim. Dopdolu bir hayat Türkan'ın hayatı. Vazgeçmeyi bilmiş yoluna çıkan her şeyden. Çok yüksek yerlerde eğitim almış ama hep yurdunun insanı için çalışmış. Hiç gocunmadan gitmiş terörün, cehaletin içine. Hiç gocunmadan ve müthiş bir memleket, insan sevgisi ile... Üniversite