Dünyada beklentime son vermeye yetecek hiçbir şey yoktur. Yaşamdan beklediğimi ve içimde umutsuzca beklenmeye devam edeni tatmin edecek hiçbir şey gelmeyecek başıma. Ve hatta: kafamın içinin yüzdüğüm denizden daha engin olduğunu sezdiğimden, beni mesken edinmiş arzunun her halükarda bana cevap olarak sunulabilecek her şeyden sonsuzca daha büyük olduğunu biliyorum. Ya da nihayet ve bir sırrı ele vermek adına: eminim ki dünya içimde bulunduğunu söylemeye mecbur olduğum sevme ihtiyacını doyurabilecek hiçbir şey barındırmaz...
Öfke Üstüne
Canı su içmek isteyen içer: Ama canı ceza vermek isteyen veremez.
Sayfa 236Kitabı okudu
Reklam
"Cinsel perhiz üstüne vaaz vermek, açıktan herkesi doğaya aykırı olmaya kışkırtmaktır. Nasıl olursa olsun, cinsel yaşamı küçümseme, onu ayıp kavramıyla lekeleme, yaşamın kendine karşı işlenmiş bir suçtur, -yaşamın Kutsal Tin'ine karşı günahın ta kendisidir.
Sayfa 56 - Neden Böyle iyi Kitaplar Yazıyorum
"Zamanı arzuladın," diye açıkladı Aldrik. "Zamana durması için dil döktüğün, güneşe doğmaması için yalvardığın her seferi duydum. Aynı hislere benim de sahip olduğumu bilmeni istiyorum. Benim dakikalarıma, saatlerime, günlerime senin sahip olacağının sözünü vermek istedim." Uzun parmakları Vhalla'nın saati kavrayan parmaklarının üstüne kapandı. "Geleceğim senindir Vhalla Yarl."
Nedenini bir anlasam..!
"Başkalarının acı çektiğini görmek, mutlu kılar insanı, başkalarına acı vermek daha da mutlu..."
Sayfa 91
Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun
Mefhar - i Mevcudât, Hazret-i Fahr-i Alem Muhammed Mustafâ râ Salevât Allâh adın zikredelim evvela Vacib oldu cümle işte her kula Allâh adın her kim ol evvel anâ Her işi âsan eder Allâh anâ
Reklam
Her zaman kendime sorardım: neden noktaların, doğruların eğrilerin -ister düzlem, ister uzay şekiller olsun- koordinatları var da daha mükemmel bir varlık olan insan ve onun ayrılmaz bir cüzü olan hayatın koordinatları yok? Bu mesele, hayatımı zehir eder; fakat, mevzu hakkındaki bilgisizliğim ve yetersizliğim elimi kolumu -nasıl yapıyordu bunu
İnsan ruhunun derinliklerini inceleyen ruhbilimcinin işinin ne kadar karmaşık olduğu hakkında bir fikir vermek üzere C. G. Jung, okurlarından şu karşılaştırmayı dikkate almasını ister: "Önümüzde keşfedilmesi ve açıklanması gereken bir yapı var: Bu yapının en üst katı 19. yy'da inşa edilmiş, giriş katı 16. yy'dan kalma ve konstrüksiyonuyla ilgili titiz bir inceleme, bu yapının 2. yy'dan kalma bir kulenin üstüne inşa edildiğini ortaya kovuyor. Mahzende, Romalılardan kalma temellere rastlıyoruz; mahzenin altındaysa içi toprakla dolmuş bir mağara var; bu toprağı kazdığımızda, üst katmanda sileksten yapılma aletlere, daha derindeki katmanlarda da buzul çağına ait bitki örtüsünün kalıntılarına rastlıyoruz. Ruh yapımızın yaklaşık olarak işte bu özellikleri gösterdiği düşünülebilir ."
Böylece hafta boyunca vebanın tutsakları ellerinden geldiğince çırpınıp durdular. Hatta Rambert gibi, aralarından bazılarının da, görüldüğü gibi, hâlâ özgür insanlar gibi hareket ettiğini, hâlâ seçme özgürlükleri olduğunu düşledikleri bile oluyordu. Ama, işin doğrusu, o anda, ağustosun ortasında, veba her şeyin üstüne çökmüştü. Böylece bireysel yazgı diye bir şey artık yoktu; veba ve herkesin paylaştığı duygulardan oluşmuş toplumsal bir tarih vardı. En önemli duygu ayrılık ve sürgündü, bir de bu duyguların içerdiği korku ve başkaldırı. İşte bu nedenle anlatıcı, sıcağın ve hastalığın bu doruk noktasında genel durumu anlatmayı uygun buluyor, örnek vermek gerekirse, hayattaki yurttaşların şiddetini, ölülerin gömülmesini ve ayrı düşmüş sevgililerin acısını.
Sayfa 125Kitabı okudu
'' Bir gün olsun birdenbire kaldırım taşları üstüne oturup da, ağlamadı bunlardan biri be! İçlerinden bir kez bile, yolda gördükleri sevgi dolu bir çifte üçüncü kişi olarak sarılmak geçmedi. Elbiseleriyle kendini suya atan da olmadı hiç. Taksi şoförlerine hep istedikleri parayı verdiler. Ne daha azını vermek için kavga ettiler, ne çoğunu vermek akıllarından geçti. ''
Sayfa 44 - Everest Yayınları
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.