“Ey kör! Aç gözünü de düşlerden uyan. Simurg’u göremesen de bari küçük bir serçeyi gör. Kaf Dağına varamasan bile hiç olmazsa evinden çıkıp kırlara açıl; böcekleri, kuşları, çiçekleri ve tepeleri seyret. Bırak dünyanın haritasını yapmayı! Daha hayattayken bir taşı bir taşın üstüne koy. Gülleri ve bülbülleri göremeyip gün boyu evinde oturan adam Dünyanın kendisini hiç görebilir mi?” ... Uzun İhsan Efendi düşünde dayısının kendisine bir şeyler söylediğini işitti. Ona cevap vermek, kör olduğu için düşten başka bir şey göremediğini anlatmak istedi. Ama bir güç, konuşmasına engel oluyor, dili ağzında dönmüyordu. Fakat zihninden geçenler belliydi.
420 syf.
2/10 puan verdi
Şimdi efendim neresinde baslayayım bılemedım... Polısıye roman severlerı tatmın etmesı mumkunken cevırmen yuzunden dıbe batırılmıs bır kıtap... Kıtapta heyecanın doruga cıkması gereken yerlerde uzun cümlelerle basit bir anlatım yapmış, daha ılk satırlarda bos bır cumle ıle karsı karsıya kaldıgınızı fark edıyorsunuz ve bu da tum heyecanın
Halüsinasyon
HalüsinasyonAlein Kentigerna · Panama Yayıncılık · 20212,885 okunma
Reklam
Öğrencisi olduğum Küçükçekmece İlkokulu'nun bahçesinden atlayarak; haftada mütemadiyen bir kere anlatılan ''Küçükçekmece Tufanı ve Kaybolan Şehir'' efsanesine konu olan göle doğru yürüdük. Mete yine anlatmaya başlamıştı hurafeyi: Yıllar yıllar önce yaşlıca bir dede gölün altındaki şehre gelmiş, kapı kapı gezip bir tas su istemiş, kimse de
Bazen susmak mı gerek konuşmak mı yoksa ağlamak mı daha basit gelir bilmiyorum,susarsan üstüne gelen olur,konuştukça cevap vermek yorucudur,ağlamak seni yıpratır hayat böyle bir karmaşadır.. İrem NEBİL
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.