Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ve uyumuyorsa eğer vicdan azabı çekiyor demekti.
Sayfa 9
Reklam
"İyi dostlar, iyi kitaplar ve bir de huzurlu bir vicdan, işte ideal hayat."
“ Nereden nereye? Demek ki, bir kere daha bu yanlışı işlemeyemeyeceğim diye kesin karar verdiğinde, o yanlıştan dolayı utanç ve pişmanlık duyduğunda, o yanlışı işlememiş sayılıyorum. Kimilerine göre böyle bir karar küçük adam işi oluyor, büyük adam ya da üstün insan yanlışlarınlarından pişmanlık duymayanlardır, yanlışlarının üstüne basıp geçebilendir. Ama bu durum böbürlenmeyi aşırı hale getirmekle bir değil mi? Çünkü işlenmiş olan bir yanlış, bir topluluk içinde işleniyor ve o yanlıştan doğan, doğacak olan sonuçlar herkesi bir ölçüde ilgilendiriyor ve zarara sokuyor, böyle bir durumda insanın bir başınaymış gibi davranması, başka herkesi çiğnemiş olmayı tazammun etmiyor mu? Öyleyse nasıl olur da, ben yaptığım yanlışın üzerine basıp geçebilirim denebilir ve böyle bir şeyi vicdan nasıl kabullenebilir?
Sayfa 91 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Bende bu vicdan varken ; Suçluya bile borçlu Çıkarım.”
Reklam
İyilik, ilk öğretilendi. Ancak gerçek değildi. Yaratılması olanaksız eserler gibi, iyilik de bilinen boyutlar dahilinde var olamayacak kadar hayaliydi. Ancak bir yerlerde iyiliğin olduğuna inanan ve defalarca hayal kırıklığına uğramaktan mahvolmuş olan insanların yersiz çabaları, kendilerini tanımalarını engelliyordu. Savaşlar, ihanetler ve yalanlar insana aitti. Ve pişmanlık ya da komşunun hayatını eleştirmek, iyi olmaya yetmiyordu. Hiçbir şey, iyi olmak için yeterli değildi. Çünkü dünya ve insan eti, iyilikten yoksundu. İnsanlık, çizginin diğer tarafındaydı. Ancak iyilik ve kötülüğü ayıran sınıra o kadar yakındı ki, iyiliğin ne olduğunu biliyor, ancak hayata geçiremiyordu. Vicdan kelimesi ve duygusu, sınıra yakın olmaktan kaynaklanan bir sahtelikti. İnsan, iyiliğe yakın olan bir kötüydü. Bu gerçeğin insan tarafından öğrenilmesinin zamanı gelmişti. Erişemeyeceği bir huzuru sürekli arzulamaktan vazgeçmeli ve kendisiyle çelişmekten delirmeye son vermeliydi. Gelişimini engelleyen yüksek amaçlara sahip olmayı bırakmalı ve iyiliğe ulaşmak yerine, içindeki kötülüğü dizginlemeyi öğrenmeliydi. Çünkü her ne kadar yakın olsa da, iyilikle arasında asla aşamayacağı bir duvar vardı ve o duvara çarpıp parçalanmaktan vazgeçemiyordu. Her çarpışmada sınırdan daha da uzaklaşıyor ve kötülük topraklarının merkezine yaklaşıyordu. Ne yarattığı dinler ne ahlak ne de yasalar. Hiçbiri işe yaramıyordu.
Ve bu dünya artık hassas kalpler için fazlasıyla cehennem, Öyle ki vicdan sahibinin gülerken utanacagi bir dem ... Nehirde koyun boğulsa vebali banadir diyen Hz .Ömer gözümüzün önünde öldürülen kardeşlerimize sessiz kaldığımizi görse ne derdi acaba , Ya da bayramlık yerine kefen giyen çocuklar için çok fazla değil mi bu işkence bu cefa ... Alay edercesine katlettiler onca anne bebeği , Bebekleri küçük kursunlarla öldürür değil mi diyen onca meleği.... Ebabil kuslarini gönder Allah'ım zira kinamaktan öte geçemeyen bu ümmetin kırık kolu kanadı Yıllardır aynı katliam kalmadı onca şehidin adı ... Şimdi Selahaddin Eyyubi kalksa gelse ne biz onu tanırız ne o bizi tanır Ama ümmet bu haldeyse dünyada müslüman yok deyip herkesle tekrar savaşır...
Vicdan hepimizin içindedir ve sessizce uyur. Ta ki biz yanlış bir şey yapana kadar.
Reklam
Vicdan
Sen içindeki tanrıya güven; dışardaki tanrıların hepsi yalan söylüyor.
200 syf.
9/10 puan verdi
"Eğer direnişe silahla destek olamazsam; kalemim ve mürekkebim direniş ve mukavemet yolunda silahımdır." Uzun zamandır tek kişilik karanlık bir hücrede yaşıyorum. O kadar uzun zaman ki artık senelerini saymakta acizim... Tek kişilik karanlık hücreye konulmadan tam altı ay boyunca soruşturma merkezlerinde dolaştırıldım. Bu merkezlerde ölümü gördüm... Ölümle konuştum... O da benimle konuştu... Çok defa ölüme dokundum... Fakat el-Kahhår olan Allah'ın yardımıyla ölüme galip geldim... Siyonistler tarafından tutuklanmadan önce hayatımın en güzel yıllarını geçirdim. Başım dik ve yükseklerdeydi. Mescid-i Aksa'nın kandillerinin yakılacağı yağın Filistin'e, özgür savaşçıların toprağına, gelmesi çok yakındır... Aydınlık yarınlar yakındır. Siyonistlerin, Allah'ın mübarek kıldığı Mescid-i Aksa'dan gitmeleri yakındır. Filistin'in emperyalizmden, İşgalden ve zulümden özgürlüğüne kavuşacağı günler çok daha yakındır. Abdullah el-Bergûsi Filistin de çocukların, kadınların, vahşice katledildiği bugünlerde bir direniş mücadelesini okumak. Neler yaşadıklarını, nasıl yollardan geçtiklerini okumak. Sanırım Filistin davası herkesin(vicdan sahibi olan) susup bir iç çektiği, derin üzüntülere boğulduğumuz bir dava. Ve umuyorum ki zafer Müslümanların olur.
Yoldaki Mühendis
Yoldaki MühendisAbdullah Galib Bergusi · Ekin Yayınları · 20244,461 okunma
50 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 saatte okudu
stefan zweig bu öyküde özgürlüğü ve vicdanı karısı paula ile yaşadığı diyaloglarla anlatıyor. vicdan yeri geldiğinde sevgiden ağırdır, sevgi özgürlüğe giden bir adımken vicdan kolunuzda bağlı olan zincirdir.
Mecburiyet
MecburiyetStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202161,7bin okunma
ZAMİR HANCIOĞLU "İnsan vicdanı ile yaşar. Çünkü vicdan, sevgi ya da nefreti dinlemez. Kendi pusulasına göre hareket eder. Ellerini kulaklarına bastırsan ya da son ses müzik açsan da fark etmez. Vicdanının sesi hep içinde yankılanır. Hiçbir kuvvet hatta ölüm bile o sesi bastıramaz. Ruhuna dikilir insanın vicdanı ve öldüğünde de seninle beraber göğe çıkar. Asla peşini bırakmaz. Belki de ruhumuzun gölgesi vicdanımızdır."
Dünyada ən adi, ən miskin, hətta ən axmaq adamın da insanı min bir heyrətə salan çox qorxulu və ziddiyyətlərlə dolu ruhu olur... Bəs biz nə üçün insan dedikləri məxluqu dərk etməyi, onun haqqında bir nəticəyə gəlməyi çox asan iş hesab edirik?! Nə üçün təzəcə gördüyümüz pendir parçasının keyfiyyəti haqqında müəyyən söz deməkdən çəkinir, lakin ilk dəfə rast gəldiyimiz adam haqqında heç də vicdan əzabı çəkmədən son, qəti bir qərar çıxarırıq?!
Sayfa 47
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.