Tepedeki ormanı kesen şirket altın çıkaracakmış, hem
de siyanür denen zehirle. Bu meret soyumuza karışıp hepimizi
kanser edecekmiş.”
Sonra hep bir ağızdan konuşuyorlardı:
“Buraların kendisi altın zaten, havası suyu altın.”
“Dağları delmeye ne lüzum var?”
“Geçen kış dağdan inen sel var ya, hiç görülmüş müydü
böyle bir şey?”
“Görülmemişti, hiç sel inmezdi buraya.”
“Ağaçları kesti vicdansızlar, su gürrr diye akıveriyor aşağıya-”