Psyche ile birlikte yabancı şairlerin dilimize çevrilen şiirleri ile ilgili bir liste oluşturmaktan bahsetmiştim. Tavsiyeleriyle bize yön veren herkese çok teşekkür ederiz.
Biraz uğraştıktan sonra tatmin olduğumuz bir liste oluşturduk. Daha önce böyle bir liste
"Sembolizm, Baudelaire ile çıkar; modern şiirin babasıdır. Wagner, Proust'a kadar olan sembolistlerde, Beethoven de Baudelaire'in üzerinde çok tesirlidir. Wagner, romantik mûsikîyi yapıyordu; büyük bir şair ve filozoftu. Nietzsche, onun talebesiydi. Wagner, muazzam bir sahne adamıydı. Alman efsanelerini alıp yeni bir mûsikîyi tesis etti. Bu telkine dayanan ve fikri yakından takip eden bir mûsikîydi. Vigny de tanıştı: 'Mösyö, biliniz ki ilâhlar konuşmaz, üstüste yıldırım yağdırırlar!'demiştir."
... İntihar etmedikleri ya da çıldırmadıkları zaman, züppeler, ün yapar, gelecek kuşaklar için poz verirler. Vigny gibi, susacaklarını haykırdıkları zaman bile, gümbürtülü bir susmaları vardır.
.
Eğer bu iki yavru olmasaydı o güzel ve kederli dul, erkeğini bu büyük imtihan karşısında yalnız bırakmazdı! Lâkin bir vazifesi vardı. O iki yavruyu dağlara kaçırmak, onlara orada açlığa tahammül etmeği ve şehirlerde bir lokma ekmeğe ve bir yatacak yere mukaabil insanın önünde av avlayan zelil hayvanların insanla akdettiği ittifaknâmeye hiç bir zaman dâhil olmamayı öğretmekti.
...
Şâir, kurdun o son bakışında ne demek istediğini anlıyor. Asil hayvan, o son bakışıyle demek istiyor ki: “İnlemek, ağlamak, yalvarmak hepsi zillettir. Kaderinin seni sevkettiği yolda uzun ve ağır vazifeni dişini sıkarak ifâ et! Sonra da benim gibi hiç ses çıkarmaksızın ıztırap çek ve öl!”
Bu kurt hikâyesi kaç defâ beni derin derin düşündürdü. Zannettim ki şâir Vigny bizim mâcerâmızı anlatmış! O erkek kurt, ölen ordudur; o dişi kurt, anne Anadolu'dur, o kurdun yavruları İnönü ve Dumlupınar çocuklarıdır ki dul annelerinden aldıkları dersi tekrâr ediyorlar:
“Hakkıdır hakka tapan milletimin istiklâl!”
.