"Avusturya'nın hiçbir masraftan kaçınmadığı kongre, Viyana'da ayrı bir kültür yarattı. Öyle ki Beethoven bile istihdam edilenler arasındaydı. "7. Senfoni"sini ilk defa kongre üyeleri için icra ettirdi."
Viyana Kongresi çeşitli entrika ve çekişmelerle, dans ve aşk serüvenleri arasında devam ederken, Napoléon’un,
bir aslan gibi zincire vurulup konulduğu
Elbe Adası’ndaki kafesinden kaçtığı haberi, delegeler arasında bir bomba gibi patladı.
Arkasından gelen haberler birbirini izledi: Napoléon, Lyon’u ele geçirdi.
Napoléon, kralı kovdu.
Viyana Kongresi'nin bir ateşkes ya da barış kongresi değil de Avrupa devletlerinin barış sonrası çözüm bekleyen sorunlarının konuşulduğu bir zirve olması, benzerlerini bugün BM ve AB çatısı altında gördüğümüz yeni bir diplomasi anlayışını başlatmıştır. Çok sayıdaki katılımcının çok sayıda dengeyi gözeterek ahenkle yürütmeye çalıştığı uzun görüşmeler Viyana'da gerçekleştiği için, vals benzetmesi yapılarak "kongrenin ilerlemediği, dans ettiği" konuşulmuştur. 1 Kasım 1814'ten 8 Haziran 1815'e kadar geçen yedi ay içerisinde Viyana'nın 200 bin civarındaki nüfusu üçte bir oranında artmış, gerçek anlamda sayısız dans, av ve akşam yemeği partisi düzenlenmiştir.
Charles Maurice De Talleyrand-Perigord (1754-1838)
Fransa'nın Viyana Kongresi'nden dışlanmasını önlemek için geliştirdiği taktikler arasında ünlü Fransız şef Antoine Carem'i Viyana'ya getirtmek de vardır. Diplomatik çevrelerde kendisine hiç güvenilmediğinin bir göstergesi olarak, Talleyrand'ın ölüm haberini alan Metternich'in "böyle yaparak ne demek istedi acaba" dediği rivayet edilir.
Alemdar’ın yok edilmesi üzerine zorbalar, azgınlıklarını son haddine getirdiler. “Ruscuk Yâranı”ndan Defterdâr (maliye bakanı) Tahsin Efendi ile Umûr-i Cihâdîye Nâzırı (savunma bakanı) Behic Efendi, İstanbul’dan kaçtılar; sadâret kethüdâsı (iç işleri bakanı) Mustafa Refik Efendi, parçalandı. İrtica, kesin şekilde zafer kazandı. Devletin hayatının bahis konusu olduğu ıslahat, bu defa 18 yıl gecikti. Napoléon devrinin ve Fransız İhtilâli savaşlarının son bulduğu, Viyana Kongresi ile yeni bir düzenin kurulduğu bu yıllarda Avrupa, buharın sanayie tatbikıyle, Türkiye ile arasındaki mesâfeyi bir daha kapatılmasına imkân olmıyacak derecede açtı.
Viyana Kongresi modem diplomasinin ve uluslararası ilişkilerde güç dengeleri prensibinin temellerini atmıştır. Viyana Kongresi sonrası ortaya çıkan istikrarlı, barış ve refah dolu döneme “Avrupa Uyumu” denir.