Benim sorunum eşimle. Kendisi tanınmış bir üniversitede in
şaat mühendisliği okumuş. Amerika'da master eğitimini ta
mamlamış ve on bir yıldır bir Amerikan şirketinde çalışmakta.
Evet, eğitimli bir eş söz konusu. Peki, bu eğitimli erkek,
birlikte bir Ömür geçireceği, yuva kurup çocuk yetiştirece
ği hayat arkadaşını nasıl seçti, seçerken nelere dikkat etti?
Okumaya devam edelim:
Biz görücü usulü evlendik. Tanımaya fırsatım bile olmadı.
Henüz 21 yaşındaydım... Eşim Amerika'dan 2 haftalık izne
geldiğinde sanki yangından mal kaçırırcasına tanışma, nişan
ve resmi nikâhımız oldu. Kayınpederim vize işlemlerinin zor
luğunu bahane ederek nikâhı aceleye getirdi. Nikâhtan bir
gün sonra eşim Amerika'ya geri döndü. Altı ay internet üze
rinden görüştük. Saat farkından dolayı kısıtlı görüşüyorduk.
Altı ay sonra Türkiye'de düğünümüz oldu. Düğünden üç
gün sonra eşimle Amerika'ya gittim. Üç ay sonra ilk kavga
mızı ettik. Ben o gün evlendiğime çok pişman olmuştum. Geri
de dönemezdim. Kimsem de yoktu dertleşeceğim. Günlerce
ağladım. Eşim hiç oralı bile olmadı.
Biz birbirimize tutunmuştuk ve 17 yaşımda bize tutunmak isteyen yavrumla huzur dolu evimiz cennet bahçesine döndü adeta. Tek sıkıntımız maddiyattı. Her ne kadar dert etmesem de eşim zorlanıyordu. Bir şeyler yapmalıydım, ama nasıl? Kızım daha 1 yaşındaydı, ben ise henüz 18. Sonunda kızımla çalışabileceğim bir iş buldum: Kreşte aşçılık. Hem yemek
Dad ended up with brain damage—loss of memory and use of some body parts. So she got away without losing her Vize status, since our dad has no recollection of why the fight broke out.
He interrupted my meal—maybe now he’ll know better than to take away my food, the fucking asshole.
He should’ve died. I wanted him to die. I still do. He takes up so much of Olivia’s attention—she’s always wheeling him around in his chair, opening his food for him, feeding him. She kisses his cheek every time she leaves the manor. I know this because I have cameras set up there too. I have cameras everywhere she goes.
My girl never needs to worry about anyone hurting her, because her wonderful, ex-con, apparently psychotic brother is free and keeping her out of harm’s way.
"Onlar şiir yazar, şarkı söylerlerse bütün insanlık adına konuşurlar. Onlar insandır, biz ise Müslümanız yalnızca. Biz yazsak etnik şiir olur."
"Benim mesajım şudur. Yazın," dedi kara ceketli adam. "Eğer Avrupalılar haklıysa ve bizim onlara benzemekten başka bir geleceğimiz ve kurtuluşumuz yoksa, bizi bize daha da çok benzeten saçmalıklarla oyalanmamız ahmakça bir vakit kaybından başka bir şey değildir."
"Bizi de Avrupalılara en aptal gösterecek laf budur."
"Aptal gözükecek milletin hangisi olduğunu artık mertçe söyleyin lütfen."
"Sanki Batılılardan çok akıllı, çok değerliymişiz gibi davranıyoruz beyler, ama bugün Almanlar Kars'ta bir konsolosluk açıp herkese bedava vize verseler yemin ediyorum bütün Kars bir haftada boşalır."
Konsoloslukların önünde uzayıp giden umutsuz insan kuyrukları (...) çalışmanın sınırlarını zorlayan birkaç görevli, durmadan başını sallayan ufak tefek bir sekreterin kendince kurduğu askeri mahkeme.. "Hayır, vize yok, hayır, imkânsız!".
Bir finansal aracın ya da bir finansal işlemin İslâmi finans içinde yer alıp almayacağı, İslâm hukukunun konusudur. Bu finansal aracın veya işlemin İslâm hukuku yönünden vize alması durumunda ise işlemin gerçekleştirilmesi, muhasebesi, fiyatlaması gibi hususlar finans alanına girmektedir.