“Şu anda içinde olmak için ölüp bitiyorum,” diye fısıldadım kulağına. Nefesi kesildi ve dudaklarından derin bir inleme
sesi kaçıverdi. “İstediğin bu mu?”
“Evet,” diyerek inledi yalvarırcasına, kalçalarını yukarı kaldırıp sallayarak beni arıyordu. Sikimin ucu vajinasının girişine
sürttü ve dişlerimi sıktım, bunun sürmesini istiyordum. Topuklarıyla bacaklarıma tırmandı ve sonunda bacaklarını belime
doladı, iki elini birden aldım ve kafasının üzerine yerleştirerek parmaklarımızı birbirine kenetledim.
İçimi ateş bastı. Bunu söylediğinde sesi farklıydı. Keskin. Emreden. Öylesine seksi.
“Evet, uzak ara en iyisisin.”
“B öylesi daha iyi.”
“En azından şu ana kadar.”
Gelmek üzereydi, çığlık sesleri artıyor ve ismim dudaklarından tekrar tekrar dökülerek beni sona yaklaştırıyordu.
“Bırak gitsin Chloe, her tarafıma boşal.”
“Ah Tanrım, Bennett,” diyerek inledi. “Başka bir şey söyle.”
Onu yatağa sırt üstü yasladım ve önünde eğilmeye devam ederek bacaklarını iki yana ayırdım. Ellerimi bacaklarının
ipeksi teni üzerinde dolaştırarak baldırlarına ve bacaklarının arasına öpücükler kondurdum. Ağzımın etrafındaki tadı, kafamın
içindeki diğer her şeyi siliyordu. Lanet olsun, bu kadın bana ne yapmıştı böyle!
Onu çarşafların üzerine yatırdım ve sonunda ben de yanına geçerek dudaklarımı ve dilimi vücudunda gezdirdim.
Ellerini hâlâ saçlarımda dolaştırıyor, en çok istediği yere doğru beni yönlendiriyordu. Başparmağımı ağzının içine kaydırdım,
bir yerimi emmesine ihtiyacım vardı, kendi dudaklarımın onun göğüslerinde, kaburgalarında ve çenesinde olmasına ihtiyacım
vardı.
Dudaklarımı dudaklarından boynuna ve
göğüsleriyle birlikte vücuduna götürdüm. Karnına küçük ısırıklarla öpücükler kondurdum ve sonunda manzaranın geri kalanını
örten beyaz dantele geldim.