Gizliajans üzerine bir kaç cümle kurmak istiyorum. Bilindiği gibi Alper Canıgüz kendi alanında kurgu ve anlatımı olan yeni dönem yazarlarındandır. Karakter analizi yapıldığında benzer karakterler farklı kitaplarında aynı yapıyla ortaya çokar. Hele bazı isimler bile kitaplarında aynıdır. Yazar bunları değiştirme tenezzülünde bulunmaz. (Bknz Kız Tevfik, amca bey vb.)
Kitapta edebi bir stile pek rastlanmasada konular arası geçişler akıcı, anlatım ise konuşma şeklinde aktarıldığından sıkıcı olmamaktadır. Ayrıca yer yer eğlenceli olaylar ve ters köşe yapan küçük gerilimler de söz konusudur.
Ama kitabın sonuna doğru fark ettim ki uzay ve uzaylı kavramı konuları fazla yüzeysel kalmış, başka bir deyişle sırıtmıştır. Yazar böyle bir kurguya neden gerek duymuştur o da ayrı bir araştırma gerektirir ancak dediğim gibi ben sondan hele hele tüm komplonun sadece karısını etkilemeye çalışan bir adam tarafından yapıldığı bilgisi verilmesinden sonra kitap bana inanılmaz derecede vasat geldi. Okumayı bırakmamak için kendimi güç tuttum. Hele hele Sanem karakterinin hikayeye girişi ve girme nedeni öğrenilince ov vov vovvv. Tam bir gereksizlik, tam bir saçmalık...
Bu tarz fazla kitap okumamış ve ilk defa bu kitabı okumuş bir kişide etki elbette daha olumlu yönde seyredecektir lakin ben işin açığı oldukça hollywoodvari buldum.
Yinede komşu kadının betimlendiği yerlerle Şaban karakterinin geçtiği bölümlerin hakkını vermeliyim.
Genel olarak konuşmak gerekirse şu en can alıcı cümle olacaktır. Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı...
Vesselam.
İstanbul Üniversitesi halkla ilişkiler bölümünde çalışan Maya'nın Alman profesör Wagner'i karşılamasıyla başlıyor kitap.
Wagner geçmişle şimdiki zaman arasında kurulan bir köprü gibiydi. Mavi Alay, Struma gemisinin batması, Yahudilerin çektiği zulümlerle ilgili bilgi vardı. Ama bu bilgi derinlemesine değildi özet niteliğindeydi çünkü Serenad Zülfü Livaneli'nin "aşk" kelimesi kirletildiği için romanına aşk romanı demeyi reddetse de ben kitabın aşk romanı olduğunu düşünüyorum.
Alman Wagner ve Yahudi Nadia'nın zorlu aşkını anlatıyor, farklı dinden veya farklı milletten olmanın aşka mâni olmadığını gösteriyor. İnsanları kader ayırmaz insanlar ayırır sözüne hak verdim.
Kitap güzeldi ama kitabı okumadan önce Serenad'ın Livane'linin en iyi romanı olduğunu duymuştum belki bu yüzden beklentim çok yüksekti belki de bu yüzden daha az etkilendim. Algılarımın oyunu mu bu?
Grubumuzla her ay Livaneli'nin bir kitabını okuyacağız, belki diğer kitaplarını okuyunca vovv Serenad en iyi kitabı falan derim, bilinmez.
Zülfü Livane'liyi kitabını okuyunca tanıdım sayılır, sadece müzisyen degil aynı zamanda politikacı senarist, yönetmen. Önemli bir kişilik yani.
İyi bayramlar Bir kitabın daha sonunu gördüm. Ve ilk defa önceden izlemiş olarak okudum. Filmi çok beğenmiş ve araştırınca kitap olduğunu öğrenmiştim. Temelinde güzel ve akıcı bir kitap ama betimlemelerde, olay aralarında boşluklar olduğunu düşünüyorum. Bunlar okumayı olumsuz etkiliyor ama sanırım önceden filmi izlemiş olduğum için çok daha kolay oldu benim için. En azından olaylara hakimdim 🤭 çok farklı bir kurgu olduğunu da düşünmüyorum. Alışıldık şeyler var : üstün özellikli insanlar, iyiler, kötüler, kamplar, kovalamaca vb. Kötü değildi ama vovv muhteşem kurgu diyemem. Neyse ikinci kitabı da kısa zamanda okuyacağım ama ne zaman olur bilmiyorum. Bu defa yazarı ve dilini daha iyi analiz etmek adına filmden önce olacağı kesin
.
Huzur🧘️ ️
.
#kitap #book #okudumbitti #kitapyorumu #booksofbetinönerileri #booksofbetblog #booksofbetinkitapları
368 syf.
7/10 puan verdi
Genel anlamda güzel bir kitap. Devam kitapları seviyeyi sürdürebilir veya ilerletebilirse başarılı olabilir. Ancak bir anda çok fazla karakter girdiği için biraz kafa karışabiliyor, ana karakterlere odaklanmaya başladığı anda işlerin karışması vov faktörü katmış olsada karakter gelişimini daha sağlam kurgulanması adına iç dünyalara daha fazla odaklanılmış olmasını isterdim.. Konusu farklı olarak başlasa da düşman aşıklar, intikam kitaplarından biri olmaktan kurtulamamış maalesef.
Ev Sahibesi
Ey gidi Dostoyevski hey..
Şimdi diyiceksiniz ki vay cahil yıl 2019 Aralık bizim üstatla yeni tanışıyorsun..
Ben de derim ki; bazı eserlerin bazı yazarların sırası var ..ben de bir şeyi bekledim.. kitap 1 yıldır kütüphanemde duruyordu.. Ama 30 larından sonra ki Başak’ın geçirdiği ruhsal dönüşüm işte tam da bu an!!!
Yazarın külliyatlarının
Güzel bir kitap.
Orhan Pamuk yazım şekli çok enteresan bir yazar kitaplarında ne merak uyandıracak bir aksiyon var , çok akıcı değil , yavaş ilerliyor ama garip bir şekilde okuyucuyu kendine bağlıyor , Masumiyet Müzesi de böyle bir kitap yavaş ilerleyen , gelişen olaylarda vovv demediğiniz başladığı gibi biten ama kitabın sonunda da garip bir keyif aldığınız okunması gereken bir kitap , kitap bitince gerçekte var olan bildiğim kadarıyla Dünyada bir kitapla direk bağlantılı olarak kurulan ilk Müze olan Masumiyet Müzesinin adresini bulmak oldu ilk işim :)
