Takip ettiğim bir blog yazarının önerisiyle satın aldım bu tatlı kitabı, hiç de pişman değilim. Son zamanlarda çok kitap alıyorum ama hali hazırda okuduğum kitaplar olduğu için hiçbirine başlayamıyordum, bu kitapla bunu yıkmış oldum. Bir kitabı aldığım an okuma zevkini özlemişim.
İncelememe bunun bir çocuk kitabı olduğunu söyleyerek başlamak istiyorum. İnce, kolay okunabilir bir kitap o yüzden. Sürekli ağır ve tuğla gibi kitaplar okuyoruz zaten, arada bir böyle kitaplara da ihtiyacımız var.
Mevsim normallerinin dışında bir şubat ayı geçiriyoruz ve ben de bunu kendi lehime çevirmek istedim, balkonuma çıktım. Martı sesleri eşliğinde okudum bu güzel kitabı, arada bir onların güzelliklerine dalıp gitsem de devam ettim.
Kitapta Larus adında küçük bir martımız var ve kendisi çok meraklı. Tüm kitapta onun cevapsız kalan sorularını ve dünyayı keşfedişini okuyoruz. Gerçekten de küçük çocuklar dünyaya çok farklı bakıyorlar, Larus'un sorduğu soruları gördükten sonra çok daha iyi anladım. Bize garip ve anlamsız geliyor ama onlar için öyle değil.
Güzel mesajları vardı, çocukluğuma götürdü beni. Her gün kütüphaneye gidip orada okuyup bitirdiğim kitapları hatırlattı bana. Martılara olan hayranlığım bir yana bende nostaljik bir hava yarattı, çok sevdim. Eğer çocukların karmaşık zihinlerine farklı bir bakış açısıyla yaklaşmak isterseniz, buyurun derim.
