Eşitlik çağlarında yaşayan insanlar merkezi iktidardan doğal olarak hoşnuttur ve onun ayrıcalıklarını gönüllü olarak genişletirler, ancak olur da bu aynı iktidar onların çıkarlarını sadakatle temsil eder ve tamı tamına onların güdülerini yeniden üretirse, bu insanların söz konusu iktidara duydukları güvenin nerdeyse hiçbir sınırı kalmaz ve ona verdikleri her şeyi sanki kendi kendilerine bahşettikleri inancına kapılırlar.