VUSLAT (kitap)
, "Ey Vahdet! Sonsuz deniz! Dalgalanan sensin. Dalgaların çokluğu içinde görünen yine sensin. Kendine bin, yüzbin çeşit isim vermişsen de, gökyüzü, felekler, bedendeki ruh yalnız sensin, sen! İnsanın gözü dikkat ve titizlikle âleme baksa; gökyüzüne, billur gibi kubbeye, nur saçan güneşe, yedi kat göğe, arşa, bir de bu dünyaya baksa; insanın yüzüne marifet dürbünüyle baksa varolan, yalnız sensin, sen! Sümbülde, reyhanda, diken ve gülde, aslanların yürek parçalayan kükreyişinde, bülbülün sesinde, neşe veren goncada, bir gülün ruhu okşayan kokusuda, ufacık bir cisimde ve küçücük bir canlıda varolan yalnız sensin, sen! Bütün duygulanmda, kalbimde, akıl ve vicdanımda, aşkın şevkiyle sarhoş olup kendimden geçtiğim zamanlarda, yârdan ayrı düşüp dertli olduğum sı- ralarda, hasret ve ayrılıkla yanıp kararsız hâle gelen canımda varolan yalnız sensin, sen! Vuslat kucağımda ay yüzlü güzel titrerken, ebedî bir hayatı bir âna sığdırırken, kendimden geçmiş bir hâlde kar gibi gerdanı seyrederken, ulvî âlemin etrafında hayran bir hâldeyken varolan yalnız sensin, sen!"
Reklam
Beklemek ve mahrum kalmak büyülüdür. Özlemle bekleneni saatler, ve zaman büyütür. Ancak vuslat onu eski olağan haline yani kendine döndürür. Kavuşmak perdeyi açar ve hayali öldürür.
VUSLAT
kavuşsa herkes sevdiğine, uzun uzun yolları aşıp, buluşsa bir uçurumun kenarında, gökyüzünden izlerken tüm ruhlar, eksik olsa hasret, keder, şahdamarında atsa mutluluk, bir ses gelse uzaklardan, sırtında taşısa huzur, artık yok olsa ayrılık, varlığıyla yokluğa hükmederken bir tutam mutluluk, bir nebze aydınlansa feza, sonsuza dek yok olsa karanlık, gülen yüzler görülse asık olanlar yerine, çiçek açsa aşık bedenler morarmak yerine Mehmet Gür
Bir yorgunluk çöktü üstüme gecenin en karanlık anında. Hem ay hem yıldızlar hemde yanan bu kalbim yalnızlığa vuslat... Nedir bu ayın bana olan sitemi , bu gece bana kendini göstermemesi. Peki ya yıldızlar her gece parıldayan yıldızlar oysa bugün en mutsuz anımda bile beni yanlız bıraktılar sönük bir kapkaranlık gökyüzüne karşı hemde.
Ulaşamamak, ulaşabilmenin kendisi aslında... Çünkü insan ulaşamadığını hem zihninde hem gönlünde daima canlı tutar. Ve bu yüzdendir ki ulaşamadığı yadından çıkmaz, yanından ayrılmaz... Ulaşabilmek ise ulaşamadığına karşı gösterdiğin sabrın nimetidir. Bu nimete 'vuslat' denir...
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.