“Sonra acı ve boğulma geldi. Bu acı, ölüm değil düşünceydi. Sersemlenen bilincinde dalgalanan düşünceydi. Ölüm acıtmazdı. O, yaşamdı. Yaşamım acıları, bu korkunç boğan duygusu… Bu, yaşamın ona vurabileceği son darbeydi
Direngen el ve ayakları, birdenbire ve güçsüzce çırpınıp suya vurmaya başladı. Ama onları, çırpındırıp dövündüren isteği, aldatmıştı. Fazla derindeydi. Onlar, hiçbir zaman onu yüzeye getiremezlerdi. Karanlığın içine düştüğünü anlamıştı.”
SON
“Derin derin uyuyor. En hafif ayak sesleri bile duyulmasın diye melekler elleriyle yerleri kalın kar tabakasıyla kapladılar. Kuşlar bile, onu uyandırmamak için, öldüler.”