V.

V.
@westsides
Yazılımcı
8 reader point
Joined on June 2022
"Karşı koy bana!" Öfkeyle alev alev yanan gözlerinin içine baktım. İşte onun oynadığı oyun buydu. Fethetme ve itaat etme oyunu. Benden teslim olmamı değil, karşı koymamı istiyordu. Fethedilmemi istiyordu. Altında kıvrandım, sağa sola hareket ettim. Çabam daha da tahrik olmasına ve içime, daha da derinlere girmesine neden oldu. "Istediğin şey bu, değil mi?" "Evet" diye inledim. "Teslim alınmak. Hükmedilmek." "Evet" "Suçsuz olmak." Ona daha fazla karşı koyamadım, oyunun, ona tamamen teslim olma fantezisinin içinde kayboldum. Başım geriye savrulurken dudaklarını boynuma bastırdı, sakalı boğazıma sürtündü. Zevk, içimde dalgalar halinde yayılırken çığlık ile hıçkırık arası bir ses çıkardım. Bir zafer çığlığı atarak üstüme yığıldı, o kadar ağırdı ki değil kıpırdamak, nefes bile alamıyordum neredeyse. Sonunda kıpırdandı ve başını kaldırdı. Henüz bir iki dakika önce beni hem korkutan hem de tahrik eden, şehvetle yanıp tutuşan gözlerinin içine baktım. Şimdi bambaşka bir adam görüyordum. El ve ayak bileklerimin etrafındaki kelepçeleri sessizce çözen bir adam... Morarmış cildimi ovalarken, karşımdakinin biraz önce bana saldıran hayvan olduğuna inanamıyordum. Bambaşka bir adam oluvermişti şimdi. Sakin, durgun, hata müşfik bir adam... Elimi tutup ayağa kaldırdı beni. Çırılçıplak, birbirimize baktık. Bakışları tamamen ifadesizdi. Duvardaki portresine bakıyordum sanki. "Artık sırrımı biliyorsun" dedi. "Tıpkı benim de seninkini bildiğim gibi." "Sırrın mı?"
Sayfa 122
Reklam
Eli çizmesine gitti ve bir bıçak çıkardı. Bıçağı mum ışığına tutmasını ve gözünü, metale yansıyan parıltıya dikmesini korkuyla izledim. Ben ne olduğunu anla- yamadan elbisemin yakasını kavradı ve bıçakla etek kısmına kadar yırttı. Ani bir hareketle mahvolmuş elbiseyi açtı ve çıplak bedenimi gözler önüne sererken bıçağı bir kenara fırlattı. Beni
Sayfa 122
Meme uçlarım, bütün sinir uçlarımı bedenimin tamamının tatlı bir ıstırapla şakımasına neden olacak şekilde uyaran ustalıklı parmaklarının ve dudaklarının enfes yükünü taşıyordu. Durmak bilmiyordu. “Ah... lütfen, ” diye yalvardım ve başımı arkaya attım. İnlerken ağzım aralanmış, bacaklarım kaskatı kesilmişti. Tanrı aşkına, bana neler oluyordu böyle? “Kendini bırak, bebeğim, ” diye mırıldandı.
Sayfa 72

Reader Follow Recommendations

See All
“Hareketsiz durman konusunda biraz çalışmamız gerekecek, bebeğim.” Öpücükleri karnıma tırmandı ve dili göbek deliğime daldı. Kuzeye doğru yol almaya devam ediyor, bedenimi öpücüklere boğuyordu. Tenim yanıyordu. Kıpkırmızı olmuştum, çok sıcak ve çok soğuktu. Tırnaklarımı altımdaki çarşafa geçirmiştim. Yanıma uzandı ve eli kalçama, belime ve göğsüme doğru çıktı. Bana tepeden bakarken yüzünde anlaşılmaz bir ifade vardı. Yavaşça memelerimi kavradı. “Avuçlarıma tam uyuyorsun, Anastasia, ” diye mırıldandı ve işaret parmağını sutyenimin kupuna takıp yavaşça aşağı çekerek mememi özgür bıraktı. Ama sutyenin baleni ve kup kısmının kumaşı mememi yukarı doğru itiyordu. Parmağı diğer mememe kaydı ve aynı işlemi tekrarladı. Sabit bakışları altında memelerim şişmiş, meme uçlarım sertleşmişti. Kendi sutyenimle bağlanmıştım. Hayranlık dolu bir sesle, “Çok hoş, ” diye fısıldayınca, meme uçlarım daha da sertleşti. Mememe yavaşça üflerken, elini diğer meme kaydırdı. Başparmağıyla meme ucumu kıvırıp uzattı. Kasıklarıma kadar hissettiğim tatlı bir duyguyla inledim. Fena ıslanmıştım. Parmaklarım çarşafı daha sıkı kavrarken, içimden, Ah lütfen, diye yalvardım. Dudakları diğer mememin üstüne kıvrıldı ve ucunu çekince, neredeyse sarsıldım. “Bakalım seni bu şekilde boşaltabilecek miyiz?” diye fısıldayarak ağır şehvet saldırısını sürdürdü.
Sayfa 72
“Kendini nasıl tatmin ediyorsun? Görmek istiyorum.” Başımı salladım. ‘Tatmin etmiyorum, ” diye mırıldandım. Kısa bir an için şaşırarak kaşlarını kaldırdı. Gözleri koyulaştı ve inanmayarak kafasını salladı. “Pekâlâ, bu konuda ne yapabileceğimize bir bakalım.” Sesi yumuşak ve meydan okuyucu, enfes bir şehvet tehdidiydi. Kot pantolonunun düğmelerini hiç telaşsız çözüp pantolonunu yavaşça indirirken gözleri üzerimden bir an olsun ayrılmadı. Üzerime eğildi ve iki ayak bileğimi tutarak bacaklarımı hızla araladı ve bacaklarımın arasına doğru emekledi. Üzerime eğildi. İhtiyaçla kıvranıyordum. “Kıpırdama, ” diye mırıldandıktan sonra, eğilip bacaklarımın içlerini öptü. Öpücükleri daha yukarı, külotumun ince, dantel kumaşına kadar aralıksız devam etti. Ah... Kıpırdamadan duramıyordum. Nasıl kıpırdamazdım ki? Altında kıvranıyordum.
Sayfa 72
Reklam
Gözlerini benimkilerden ayırmadan, bu kez önce dilini sonra dişlerini ayak tabanımın çukurunda gezdirdi. Lanet olsun. İnledim. Bunu nasıl orada hissedebiliyordum? İnleyerek yeniden yatağa düştüm. Yumuşak kıkırtısını duydum. “Ah, Ana, sana neler yapabilirim, ” diye fısıldadı. Diğer ayakkabımı ve çorabımı da çıkardıktan sonra ayağa kalktı ve kot pantolonumu tamamen çekip çıkardı. Yatağında, üzerimde sadece sutyenim ve külotumla yatıyordum ve Grey tepeden bana bakıyordu. “Çok güzelsin, Anastasia Steele. İçinde olmak için can atıyorum.” Lanet olsun. Sözleri. O kadar baştan çıkarıcıydı ki. Nefesimi kesiyordu. “Bana kendine nasıl zevk verdiğini göster.” Ne? Kaşlarım çatıldı. “Utanma, Ana. Göster bana, ” diye fısıldadı. Kafamı salladım. “Ne demek istediğim bilmiyorum.” Sesim boğuktu. Arzuya bulanmış halini tanımakta ben bile güçlük çekiyordum.
Sayfa 72
“O kadar güzel kokuyorsun ki, ” diye mırıldanarak gözlerini yumarken yüzünde saf bir zevk vardı. Neredeyse kıvranıyordum. Yukarı uzandı, karyolanın üzerindeki örtüyü çekti ve sonra beni yavaşça yatağa bıraktı. Dizlerinin üstünden kalkmadan ayağımı tuttu, Converse’imi çözüp çorabımla birlikte ayağımdan çıkardı. Ne yaptığım görebilmek için dirseklerimin üstünde doğrulmuştum. Nefes nefese ve istekle doluydum. Ayağımı topuğumdan kaldırdı ve başparmağının tırnağını tabanımın çukurunda dolaştırdı. Neredeyse acı vericiydi, ama hareketin kasıklarımda yankılandığını hissetmiştim. İç geçirdim.
Sayfa 70
Beni serbest bırakıp birden dizlerinin üstüne çöktü. Kalçalarımı iki eliyle birden kavradı ve dilini göbeğimde dolaştırdıktan sonra, nazik bir dokunuşla kalça kemiğime, sonra göbeğimin üstünden diğer kalça kemiğime kaydı. “Ah, ” diye inledim. Onu önümde, dizlerinin üstünde görmek, ağzını üzerimde hissetmek çok beklenmedik ve seksiydi. Ellerim saçlarının arasındaydı ve sesi fazla yükselen nefesimi sakinleştirmeye çalışırken, saçlarını usulca çekiştiriyordum. İnanılmaz uzunluktaki kirpiklerinin arasından bana bakarken, gözleri yakıcı bir duman grisine çalmıştı. Elleri yukarı uzandı, kot pantolonumun düğmelerini çözdü, sonra hiç telaşsız, fermuarımı indirdi. Gözlerini benimkilerden ayırmadan, ellerini pantolonun bel kısmının altına kaydırdı, tenimin üstünden geçirip arka tarafıma uzandı. Elleri belimden kalçalarıma inerken, kot pantolonumu da indirdiler. Bakışlarımı kaçıramıyordum. Durdu, dudaklarını yalarken, göz temasını bir an bile kesmemişti. Öne eğildi ve burnunu bacaklarımın arasındaki uç noktaya sürttü. Onu hissediyordum. Orada.
Sayfa 70
“Esmerleri severim, ” diye mırıldandı. Her iki eh de saçlarımdaydı ve başımın iki yanını sıkıca kavramıştı. Öpüşü talepkârdı; dili ve dudakları benimkileri kandırıyordu sanki. İnledim ve dilim, bütün çekingenliğiyle, onunkiyle buluştu. Kollarım bana doladı ve bedenine bastırıp iyice sıktı. Bir eli saçlarımda kalmış, diğeri omurgamdan belime, oradan popoma kaymıştı. Eli, arkamda gevşedi ve usulca sıktı. Beni kalçalarına iyice yaslamıştı. Zorlamadan bana bastırdığı ereksiyonunu hissediyordum. Bir kez daha ağzının içine doğru inledim. Bütün vücudumu yakıp yıkan asi duyguları yoksa hormonlar mıydı? güçlükle bastırabiliyordum. Onu öylesine istiyordum ki! Kollarının üst tarafını kavrayınca, kaslarını hissettim. Şaşırtıcı derecede güçlüydü... ve kaslı. Çekinerek ellerimi yüzüne, saçlarının arasına kaydırdım. Son derece yumuşak ve asilerdi. Saçlarım yavaşça çektim. İnledi. Beni karyolaya doğru itti. Ta ki yatağı dizlerimin arkasında hissedene kadar. Bir an yatağın üzerine itecek sandım, ama bunu yapmadı.
Sayfa 70
“Seni ne kadar çok istediğim konusunda bir fikrin var mı, Ana Steele?” diye fısıldadı. Nefesim kesilmişti. Gözlerimi ondan ayıramıyordum. Elini uzattı ve parmaklarını yanağımdan çeneme doğru usulca kaydırdı. Çenemi okşarken, “Sana neler yapacağım konusunda bir fikrin var mı?” diye ekledi. Vücudumun en derin, en karanlık yerindeki kaslar, en enfes şekilde kasılmıştı. Acı o kadar tatlı ve keskindi ki gözlerimi yummak istedim, ama tutkuyla bana bakan gözleriyle hipnotize olmuştum. Eğilip beni öptü. Dudakları, benimkilerle bütünleşirken talepkâr, sert ve telaşsızdı. Çeneme, çenemin altına ve ağzımın köşelerine kuş tüyü ağırlığında öpücükler kondururken, gömleğimin düğmelerini çözmeye koyuldu ve usulca üzerimden sıyrılıp yere düşmesine izin verdi. Geri çekilip bana baktı. Üzerime tam oturan, açık mavi, dantel sutyenin içindeydim. Tanrı’ya şükür. “Ah, Ana, ” diye soludu. “O kadar güzel bir tenin var ki, açık renk ve pürüzsüz. Her santimini öpmek istiyorum.” Kızardım... Ah, Tanrım. Neden sevişemeyeceğini söylemişti? İstediği her şeyi yapardım. Saçımdaki tokayı kavrayıp çekti ve saçlarım omuzlarımdan aşağı dökülürken iç geçirdi.
Sayfa 70
Reklam
İradesinin kuvveti ve talepkârlığı neredeyse elle tutulur bir güç alanı yaratıyordu. Yeterince yaklaştığında beni sarıp içine alıyordu bu alan. O balonun dışındaki her şey yok oluyor, içindeyse tüm bedenim onunkine ulaşmak için kıvranıyordu. Bir yandan bu kadar sinirime dokunurken, bir yandan üzerimde bu kadar büyük ve derin bir etki yaratması
Sayfa 54
Sevişmediğimiz zamanlarda Frank benimle hava atmaya bayılıyordu. Sanki kasaba fuarında büyük ödülü kazanmış biri gibi davranıyordu. Yolda yürürken beni öpüyor, mağazalarda göğsümü okşuyor, restoranlarda masanın altından çok daha fazlasını yapıyordu. Sıcak bir öğleden sonra Frank’le Greenwich Village’da dolaşıyorduk. Üzerimde beyaz bir Fruit of the Loom erkek yeleği ve baldır hizasında kesmiş olduğum kot pantolonum vardı. Evlerden birinin önündeki merdivenlere oturup öpüşmeye başladık. Frank’in elleri yeleğimin altına kayarak sütyenimi çözmeye başladı. Tişörtümün altından sütyenimi çıkarmadan önce sertleşmiş göğüs uçlarımı okşadı. “Hadi otele dönelim,” dedim. Teşhirci, mazoşist, tam bir zırdeliydi. Ama yatakta muhteşemdi. “Tişörtünün içi görünüyor,” dedi. Yoldan geçenlerin sertleşmiş göğüs uçlarımı görebilecek olması onu tahrik etmişti. Okyanusun diğer tarafında evimden çok uzakta olduğum fikri beni rahatlatıyordu ama Frank’in nasıl olup da bu kadar rahat davranabildiğine, tanıdık birileriyle karşılaşmaktan korkmamasına şaşırıyordum.
Sayfa 39
David'in gözlerinin içine baktım ve "beni öpmek istemiyor musun? dedim. Ardından cevap vermesine fırsat vermeden onu öpmeye başladım. Unutulmaz bir öpücük olmalıydı, öyle sıradan yanağa kondurulan bir öpücük değildi.
Sayfa 27