hale

kışın daha da yalnız oluruz. yazın ben kendimi hiç yalnız hissetmem. onun sayesinde. o hep yanımdadır. kimseye görünmeden bana hep eşlik eder. yanımdan hiç ayrılmaz. yürürken yanımdadır, koşarken yanımdadır, ben durunca o da durur. bir kötü özelliği var ne yazık ki, gölgem konuşamıyor.
Sayfa 129Kitabı okudu
Reklam
kentin gözleri kapandığında, uykudan uyanır düşlerimiz, bir dünya ötekini kovar, bir dünya ötekinin mirasına konar kendi gürültülerini kendi ışıklarını getirir
hayatın tadı beklentilerimiz gerçekleşmezken beklemediğimiz şeylerin gerçekleşmesindedir. Ursula K. Le Guin

Reader Follow Recommendations

See All
“sinema neden aşk haline gelir biliyor musun?”dedi adam, “çünkü o da tıpkı aşk gibi, insan gözünün aldanışı üzerine kurulmuştur. hayal olduğunu bildiğin perdeye inanırsın bütün kalbinle… insan öncelikle bir aldanışa aşık olur, sonra o aldanıştan bir hakikat yaratmaya çalışır hayatına… bazı filmler çabuk biter.”
her insanın ömrü boyunca payına, ölürken ismini haykırabileceği sadece bir kişi düşer
Reklam
insan bazen zamanı uzatmak, olabildiğince geciktirmek gerektiğini çok sonraları anlayabiliyor.
yan yana yürümeyelim diye dar yapılmıştı kaldırımlar ve yan yana yürümeyelim diye dar kafalıydı insanlar ve bu yüzden düşünmeyi bırakıp sevmeyi denedik, sarılırsak yanarız deyip aşkı hep uzaktan sevdik…
insanlığımızı, ahlakimizi, dunyayi cok uzun zaman once yok ettik… hissediyorum. simdi sıra anılarımızda ve hayallerimizde.
ah, sadece binaların mı inşa edildiğini düşünüyorsunuz? ben de siz de bir sürü başka şey inşa ediyoruz, biçimlendiriyoruz. ve inşaatın çimentosu arzularınız olurken, inşaat sonuna kadar hislerinizi oluşturan malzemeler parça parça ufalanıyor ve dağılıyor. o halde hislerinize ve arzularınıza bu kadar sarsılmaz biçimde bağlılığınız ve onlara göre yol almanız neden? hadi bocalamayı bırakın, yeter. gerçekliğimizle vedalaşma zamanı geldi. kendi hayalimizden ve hayallerimizden başka bir şey olmadığını anlama zamanı geldi.
Reklam
gördüğüm şey gibi hissetmiyor ya da öyle olmak istemiyorsam, gördüğüm şey benim için bir yabancıdır.
başkalarının gözünde, olduğumu sandığım kişi değil idiysem, ya ben kimdim?
bir başkasının onu nasıl sevebildiğini, sevmeye nasıl hakkı olduğunu bazen anlamıyorum, çünkü onu yalnızca ben o kadar yürekten ve o kadar fazla seviyorum ki, ondan başka ne bir şey tanıyor, ne bir şey biliyorum; ondan başka da bir şeyim yok zaten!
sevgimizin hedefinin bu kadar koşullu olduğu bir dünyada nasıl sevebiliriz?
tek bir kişi. ve varlıgı beni öldürmek üzere.
dünya çeşit çeşit görkemli şeyle tıka basa dolu muazzam bir pazar yeriydi
Reklam
cocuklar nasıl bırakıp koşarlarsa ders kitaplarını, öyle koşarım sana. nasıl istemeye istemeye giderlerse de okula, ben de öyle ayrılırım senden.
dünyada beyinlerini tüketerek yaşamaya mahkum zavallı insanlar vardır, onlar hayattaki en cüzi gereksinimlerini bile omuriliklerinin ve beyinlerinin en kıymetli altınıyla öderler. bu insanlar için her gün acı yüklüdür ve sonra bir gün acı çekmekten usandıklarında…
artık ne mutlu ne de mutsuzum. her şey geçip gidiyor. bu zamana kadar yaşadığım, soğuk bir cehennemi andıran sözde insan dünyasında tek gerçek şey bu.
how sad and how beautiful! he wanted to cry quietly, but not for himself: for the words, so beautiful and sad, like music. the bell, the bell, farewell.
artık kendimi hissetmiyordum; bu nefeslerin benim kendi nefeslerim mi, yoksa geminin uzakta çabalayan kalbinin mi olduğunu bilmiyordum; bu gece yarısı dünyasında dinmek bilmeyen bir hışırtı içinde akıyor, akıntıda kaybolup gidiyordum.