hiç yanılmamışız her an düşüp düşüp kristal bir bardak gibi
tuz parça kırılsak da hala içimizde o yanardağ ağzı
hala kıpkızıl gülümseyen sanki ateşten bir tebessüm zehir zemberek aşkımız
intihar etmekse, kendi yaşamını alaya alınacak gülünç bir şey gibi tanrı’nın ayaklarının dibine atmaktır. intihar etmek, yaratıcının yüzüne tükürmektir.
insanlara mutluluğun zorla kabul ettirilmesinden yana değilim. herkesin kötü şarabına, budalalığına ve tırnaklarının altındaki pisliğe sahip çıkma hakkı var.
bu ülkede, insanlar sabahlara saygı göstermiyorlar. uykularını bir bakta vuruşuyla kesen bir çalar saatle kendilerini kabaca uyandırtıyorlar ve hemen uğursuz bir aceleciliğe bırakıyorlar kendilerini. böylesi şiddet hareketiyle başlayan bir günün devamının nasıl olabileceğini bana söyleyebilir misiniz? çalar saatlerinin her gün küçük bir elektrik şoku geçirttiği bu insanların başına ne gelebilir? her gün şiddete alışıyorlar ve her gün zevki unutuyorlar. bir insanın yaratılışını oluşturan, inanın bana, bu sabahlardır.
kamila’nın yanında uzanmıştı, onu sınırsız sevdiğini biliyordu, ama düşüncesiyle yanında değildi. yüzünü okşuyordu, yüzlerce kilometre öteden okşuyormuş gibi.