ı.nisan.xxıv
iç geçirerek anlatacağım bunu ben, nice yaşlar nice çağlar sonra bir yerde: bir ormanda yol ikiye ayrıldı, ve ben - ben gittim daha az geçilmişinden, ve bütün farkı yaratan bu oldu işte.
Robert Frost
Robert Frost
Reklam
xxiv
Demek efendinin zararını telafi edip ailesine tazminat vermiyorsunuz! Burada da bir insanın elinden sahip olduklarını almıyor musunuz? Efendisinin kölesi olmak dışında babasının mirasçısı, karısının, çocuklarının geçimlerinin sağlayıcısı olmak gibi kutsal bir konumu yok mudur?
- XXIV - [DÖRTLÜK] Kaybederken kazanmayı şiirden gördüm Öyle bir harp meydanına döndü ki ömrüm Mağlup bir şah iken gâlip bir nefer-i merkum Yürüyorum sılaya, uyağımda ölüm. Güle Güle Seslerin Sessizliği
Kasideler - XXIV
2. Yârin vuslatına can ile müşteri olmamın nedeni şudur. Onun bir anı bin akçe olsa yine ucuza gelir.
Sayfa 65 - İş Bankası YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
·
Puan vermedi
Atatürk'ün entelektüel portresi
Prof. M. Şükrü Hanioğlu’nun Bağlam Yayınlarından Eylül 2023’te yayımlanan 1000 sayfalık(XXİV+20[giriş]+854[asıl metin]+125[kaynakça+dizin]) “ATATÜRK Entelektüel Biyografi” adlı eserini okudum. Not alarak okuduğum için 15 günde bitirebildim. Dipnotlardaki işaretlenen eser ve makaleleri de mümkün olduğunca kütüphanemden tekrar gözden
Atatürk
AtatürkŞükrü Hanioğlu · Bağlam yayınları · 202310 okunma
BİRİNCİ BASIMIN ÖNSÖZÜ:
''..çok iyi bilinen birtakım kaynakları ileri sürerek, onları bizim bilmediğimiz kanısını uyandırmak düşüncesiyle boy göstermeye kalkacaklara da sözümüz var: O kaynakların, daha kesin, daha doğru, daha güvenilir olduğunu hangi bilimsel yetkenize dayanarak söylüyorsunuz.? Dahası var; Türk ulusunun en az beş bin yıllık bir geçmişi olduğunu söyleyenlerin, böyle eski bir topluluğu altıyüz yıllık Arap-Acem kırması Osmanlıcayla konuşturmadaki amaçları nedir.?'' (Sayfa: XXIV-XXV)
BİRİNCİ BASIMIN ÖNSÖZÜ:
''..Osmanlı aydını Türkçe sözcüğü atıp yerine Arap-Acem kökenli bir sözcük alırken onun da yapısını değiştirmekte sakınca görmemiştir. Sözgelişi ''etrâk'' sözcüğü ''Türk''ün arapçalaştırılmış biçimiyle ''Türkler'' demektir. Osmanlı Türkler demeye yanaşmıyor, arapçalaşan etrak'ı kullanıyor, sonra dönüyor yine sözcükle ''etrâk-ı bî idrâk'' (anlayışsız Türkler) demekte sakınca görmüyor. Bu tür olaylar, dilde karşıt doğrultuda bir gelişmeye yol açıyor. Bu yol bırakılmıyor, Tanzimat aydını, Osmanlı aydınının izlediği dil yolunda yine Türkçeye aykırı bir yürüyüşe geçiyor. Fransızcadan sayısız sözcük aktarıyor, bu sözcüklerle ''gazel'' yazanlar bile çıkıyor.'' (Sayfa: XXIV)
XXIV
“İnsanın kim olduğunu keşfetmek için yapamayacağı şey yoktur, biliyor muydun? Fuhuş, hırsızlık, katil, suikast, terör… Kim olduğunu merak eden bir insan, canlı bomba olmak hariç her eylem için hazırdır.”
Sayfa 308Kitabı okudu
Reklam
XXIV
☙ Gözlerim ressam oldu senin güzelliğine, Kalbimin levhasına nakşetti görüntünü Bedenim de çerçeve oldu senin resmine, Derinlikle güçlendi sanatın en üstünü.
Sayfa 24 - Türkiye İş BankasıKitabı okudu
*İlyada : Homeros’un İlias, ya da İlyada adlı büyük destanı adını taşıdığı halde, Troya savaşı efsanesinin ancak kısa bir bölümünü yansıtır... Bölüm I. (A) Sesleniş - Akhilleus’un Öfkesi. Ozan Musa’lara seslenip konusunu belirtir: Akhilleus’un öfkesi, bu yüzden Akha’lar arasında beliren veba salgını. Bölüm II. (B) Agamemnon’un Düşü. Toplantı.
Sayfa 154 - Remzi Kitabevi - İlyadaKitabı okudu
XXIV
Kuruluştan kuşkuya düşmem mümkün değil. Kökler için yakılan ateş imgemi şimdi daha iyi anlıyorum. Eğer kör ateşe doğru gidiyorsa içinde ateş ihtiyacı uyanmış demektir. Ateş ona zaten hükmediyordur. Kör eğer ateşi arıyorsa onu zaten bulmuş demektir. Aynı şekilde eğer heykeltıraş kilini işlemekteyse eserini şimdiden elinde tutuyor demektir. Aynı şey bizim için de geçerli. Aramızdaki bağların sıcaklığını hissedebiliyoru: Demek ki galibiyet şimdiden bizim.
Sayfa 148 - Venedik YayınlarıKitabı okudu
Şair­ler aşk duygusunu inceliyor, ruhbilimsel çözümlemeler yapıyor, bir tür aşk kuramı geliştiriyorlardı. Bu şairlere göre, aşk kişinin yönelmesi gereken tek amaçtı, kişiyi soylu kılan, zenginleştiren bir tür tanrıydı; kadın, erdemin, temizliğin simgesi bir tür melek olarak değerlendiriliyordu. Dante şöyle der: Dedim ki: Ben o kişiyim ki, sevda esin verince kaleme sarılırım, onun yüreğime yazdıklarını aktarırım. Araf XXIV( 52)
Sayfa 14 - Oğlak Yayıncılık / Birinci baskı: Ekim 1998Kitabı okudu
XXIV. Üstat dedi ki:
Kendisine ait olmayan bir ölüye sunu sunmak dalkavukluktur . Doğru olan şeyi görüp de, bunu uygulamamak korkaklıktır .
Sayfa 23
398 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.