Che’nin uzun bisiklet yolculuğundan bir yazısı
Bu yeşil görkem içinde dolaşırken insan biraz sonra vahşi bir hayvanın kükremesini ya da bir yılanın sessiz hareketini bekler… ve aniden kükreme sesi duyulduğunda, hayal kırıklığı içinde bunun tıslaya tıslaya dağı tırmanan bir kamyonun sesi olduğu saptanır. Bu gürültü sanki düşlerimi yerle bir edip beni tekrar gerçekliğe döndürüyor. İçimde bir şeylerin olgunlaştığını hissediyordum; uygarlığa duyulan nefret… Bu gürültüye göre ayarlanmış, deli gibi oraya buraya koşan insanlar. Bu gürültü bana huzurun menfur antitezi gibi görünüyordu; yaprakların sakin sakin birbirine sürtünüşü melodik bir fon müziği oluşturmakta.
Vücud ve iç
Vücud ve iç Beden formuna ben dediği an. Kendini yaşamdan ayırdı insan. Vücudun yerine denilir mekan. Form yaranmasına söylenir zaman. Cisime göredir zaman ve mekan. O,yoksa ne yer var,ne de ki,zaman.
Reklam
KONSER ADABI
Bu metni konsere gidip enerjisiyle sizin de enerjinizi sömüren kitleye yönelik yazıyorum. Konserin tanımından başlayayım: Fransızca concert “1. birlikte müzik çalma veya şarkı söyleme anlamına gelir. Konser türleri vardır. Açık hava, festival, senfonik vb. Bir de konserlerin amacı vardır. Yardım kampanyasından tutun eğitim, şehrin tanıtımı vb. Bir
hiç söylenmemiş sözler söylemeliyim el değmemiş,duru sözler sevdiğim için sevdiğim! şehir giysilerini kıskanır ve bu yüzden bürünür geceyi güneş gözlerinden beslenir ve saçlarını kollar görmek için. sensizken şehrim, boş meydanlarında yürüdüm kalın puntolarla iri laflar ettim öfkemi saldım iri dişli postallar üzerine. sevdiğim! Vera.. hangi çocuğu
aysel git başımdan ben sana göre değilim ölümüm birden olacak seziyorum hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim aysel git başımdan istemiyorum benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün dağıtır gecelerim sarışınlığını uykularımı uyusan nasıl korkarsın hiçbir dakikamı yaşayamazsın aysel git başımdan ben sana göre değilim benim için kirletme
Çukur
Modern Kore edebiyatından Çukur! Biraz farklı kültürlerin edebiyatını tanımak hevesiyle önce Japon edebiyatına sardım. Haruki Murakami, Osamu Daza falan derken oradan Arap edebiyatına atladım. Necip Mahfuz, Nizâr Kabbani filan... Sıra geldi Kore edebiyatına. Aradığımı buldum mu, tartışılır. Adının hiç de önemli olmadığı bu çekik gözlü
Reklam
Bu aylar çabuk geçiyor. Ama insan hep bu aylarda kalmak istiyor. Bahar aylarında..umut aylarında, sevgi aylarında, aydınlık aylarında.. Ama bu yıl bir terslik var. Hiç aydınlık olmadı. Ne kar yüzünü gösterdi ne de sıcak güneş..Rüzgar da selamlamadı bizi, yağmur da serinletmedi. Mevsimler bana küstü galiba ya da içimin dışa yansıması.. ruhum gibi durgun,sakin ve kapalı.
suno.com/song/e665874d-9... Ruzgar savur saclarimi Isildayan gozlerime dogru es Ak kalbime
BİR ÇEŞİT GÖZLEM: BİR ŞEY YAPMAK HİÇBİR ŞEY YAPMAMAKTAN DAHA İYİDİR.
Evet beyler bayanlar bugünkü değineceğimiz konu bu. Yine bir soruyla başlayalım. Bu söz sizin için ne kadar doğru ya da benim için ne kadar yanlış? Tabi ki benim ne düşündüğümü tahmin etmenizi beklemiyorum. Kimse kâhin değil sonuçta :) Evet kendimize ilk bu soruyu soralım. Sorduğunuzu varsayarak devam ediyorum. Bazen beklemek gerekir. Hiçbir şey yapmayarak. Sadece izleyerek görmek gerekir bazı şeyleri. Bakalım her şey siz bir şey yaptığınız için mi güzel yoksa doğal haliyle mi güzelmiş. Yoksa siz uğraşmayı bıraktığınız anda her şey birer birer kayıp mı oluyormuş. Görmek gerekir. Neden sürekli akış halinde olmak zorundayız ki? Neyden kaçıyoruz? Yoksa kendimizden mi? Bazen buna da ayar oluyorum biliyor musunuz. Durun bir bekleyin sakin olun. Biraz hayatınız kendi kendine demlensin. Demini alsın. Sürekli çayın başına geçip demlen demlen diye tekrarladığınızı düşünün. O çayın demlenme hızı değişir mi? Ne kadar saçma geliyor değil mi böyle söyleyince. Kendinizi hemen atağa neden geçiriyorsunuz? Niye bu sorumluluğu direkt kendinize yükleyip kendinizi yıpratıyorsunuz? Niye kendi değerinizi kendi elinizle öldürüyorsunuz? Bırakın her şey olacağına varsın. Herkes kendi değerini kendi belirlesin. Her şeyin fazlası zarardır. Sevginin fazlası, değerin fazlası, öfke, neşe, güven, iyi niyet ve merhamet. Bu hayatta denge esastır. Eğer dengede kalamazsanız kendi dengenizi bozarsınız. Kendi dengenizi bozmayın. Bu hayatta herkes gider siz kalırsınız. Yine kendinize arkadaş olacak kişi sizsiniz. Bu yüzden kendine iyi bak kıymetli dostum. Sevgiyle.
Veda Hutbesi...
‎ 'Ey İnsanlar!' Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayız. 'İnsanlar!' Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise bu aylarınız nasıl mukaddes ay ise bu şehriniz (Mekke) nasıl bir mübarek şehir ise canlarınız, mallarınız, namuslarınızda mukaddestir, her türlü tecavüzden
Reklam
Böyle güzel bir yaIya denk geldim:)
Garsonun Ünlü Edebiyatçılarla imtihanı 😊😊 GARSON: Efendim, sizleri burada görmek büyük mutluluk! CEMAL SÜREYA: Kim istemez ki mutlu olmayı? Ama mutsuzluğa da var mısın? GARSON: Anlamadım efendim? CAN YÜCEL: Geldiğin kadar değil, göründüğün kadar mutlusun ve sakın unutma; gittiğin kadar değil, hak ettiğin kadar unutulursun. GARSON: Anlıyorum
Size yapamayacağınızı söyleyecekler, bilgisiz olduğunuzu ima edecekler, yetersiz hissetmeniz için ellerinden ne geliyorsa yapacaklar, size konuyu kapatmanız için iyi davranacaklar, sizi bir gün mutlaka sırtınızdan vuracaklar, kendi çıkarları uğruna iftira atıcaklar, kendi menfaatleri için yok sayılacaksınız ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin diyecekler sakın ama asla kendinizi sirkte çalışan ucubeler için değersiz hissetmeyin. O masadan kalkarken deveyide tahtından edin. Asla ama asla sizin küçük duruma düşmenizi olanak sağlayan salakları umursamak için fırsat kollayan bir takım şaklabanları hayatınızda bulundurmayın.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.