Değişim, değişim, değişim… Ama önce kendimizden başlayan bir değişim! -Bize yalan söylenilmesini istemiyorsak, önce biz dürüst olmalıyız. -Dinlenmek istiyorsak, dinlemeyi başarmalıyız. -Saygı görmek istiyorsak, saygılı olmalıyız. -Sevilmek istiyorsak, önce biz sevebilmeliyiz. Bir şeyler için, bir günah keçisi bulmak çok kolay. Ama önemli olan, sorumluluk alıp, yapılması gereken neyse onu yapabilmektir. Etrafınızı saran karanlık sizin gölgenizdir, bir başkasının ya da bir başka şeyin değil. Değişime açık olmamak, kendimizi karanlık bir odaya kilitleyip, sonra da ışığın varlığını inkâr etmek gibidir. Ancak, ışık her yerdedir ve karanlık sadece kendimizi hapsettiğimiz o odadadır. Bu durumda yapabileceğimiz en güzel şey, duaların gücüne inanmak ve “Allah’ım, bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabul edebilmem için huzur, değiştirebileceğim şeyleri değiştirmem için cesaret ve aralarındaki farkı anlayabilmem için akıl ver” diyebilmektir.
Türk ulusu insanlık yarası almıştır. Türk ulusu, hele bunca hastalıklardan aldığı bu insanlık yarasını tedavi etmezse ölür. Ya da sakat kalır. Ya da onurlu bir millet olarak dünyadaki yerini uzun bir süre koruyamaz. Biz, şu anda Avrupanın, hatta dünyanın hasta adamı olaraktan yaşamımızı sürdürmek istemiyorsak, insanlık lekesinin en hafifinden alnımızda balkımasını istemiyorsak, işkencenin üstüne yürümeliyiz.
Reklam
Edebiyat, hayallerine sadakatini yitirmemiş ve inanmış insanların uğraşıdır. Hayallerimizi yitirmek istemiyorsak, safları sıklaştırmak zorundayız. Okur ve yazar, yani o "üç-beş kişi" birbirinin soluğunu hissedebilmeli. "Ben yaşıyorum. Ya sen?" diyebilmeliyiz birbirimize...
Son iki yıldır gördüklerimden sonra, hiçbir doğruluğun, doğrudan doğruya ya da dolayısıyla, bir adamı öldürtmeye hakkı olacağını kabul edemeyeceğimi söylediğim bir gün, düşüncelerine zaman zaman saygı duyduğum bazı kimseler, benim bir ütopyada yaşadığımı söylediler. Dediler ki, her siyasal doğruluk er geç öldürmek zorunda kalır. İnsan ya bu
Edebiyat, hayallerine sadakatini yitirmemiş ve inanmış insanların uğraşıdır. Hayallerimizi yitirmek istemiyorsak, safları sıklaştırmak zorundayız. Okur ve yazar, yani o ‘üç-beş kişi’ birbirinin soluğunu hissedebilmeli. ‘Ben yaşıyorum. Ya sen?’ diyebilmeliyiz birbirimize.
Sayfa 122 - Timaş Yayınları - 5. BaskıKitabı okudu
Eğer başımıza hiçbir musibet gelmesini istemiyorsak, hiç var olmak istemiyoruz demektir.
Reklam
165 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.