Bir kez daha söylüyorum. Sorun dil değil. İbranice bilmiyorum, ama bu sabah sinagogda bütün ayin boyunca kutsal Tevrat'ın Ispanyolca tercümesini okudum. Mucizelerle dolu. Tanrı Kızıldeniz'i ayırıyor, Mısırlılara hastalıklarla saldırıyor, yanan çalı kılığında konuşuyor. Neden bütün bu mucizeler o zaman, Tevrat zamanında olmuş? İkiniz de söyleyin, mucize sezonu kapandı mı? Yüce, kadir-i mutlak Tanrı uyumaya mı gitti? Babam kazıkta yakılırken o Tanrı neredeydi? Ve babam neden yakıldı? Tam da o Tanrı'nın kutsal kitabını koruduğu için? Tanrı kendisine bu kadar saygı duyan babamı kurtaracak kadar güçlü değil mi? Eğer değilse, bu kadar zayıf bir Tanrı'ya kimin ihtiyacı var ki? Yoksa Tanrı babamın ona böyle saygı duyduğunu bilmiyor muydu? Öyleyse, bu kadar bilgisiz bir Tanrı'ya kimin ihtiyacı var? Babamı kurtaracak kadar güçlüydü, ama bunu yapmayı tercih etmedi mi? Öyleyse bu kadar sevgisiz bir Tanrı'ya kimin ihtiyacı var?
Sayfa 76 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Kral sordu: "Söyle bana büyükbaba, başka yerden satın aldığınız olur muydu, yoksa sırf kendiniz mi yetiştirirdiniz?" Yaşlı adam gülümsedi. "Benim zamanımda," dedi yaşlı adam, "ekmek satın almak ya da satmak gibi bir günah kimsenin aklından bile geçmezdi. Para diye bir şey de bilmezdik. Herkesin buğdayı kendisine yeterdi." "O halde söyle bana," dedi Kral, "tarlan neredeydi ve bu büyüklükteki buğdayları nerede yetiştiriyordun?" Büyükbaba cevap verdi: "Tarlam Tanrı'nın bütün topraklarıydı. Nereyi sürersem orası benim tarlamdı. Toprak bedavaydı. Hiç kimsenin sahiplenmediği bir şeydi. İnsanlar bir tek kendi emeklerini sahiplenirlerdi." "İki soruma daha cevap ver" dedi Kral. "İlki, toprak niçin o zamanlar böyle buğday veriyordu da artık vermiyor? İkincisi, nasıl oluyor da torunun iki koltuk değneğiyle, oğlun bir koltuk değneğiyle yürürken sen kendin hiç değneksiz yürüyebiliyorsun? Gözlerin parlak, dişlerin sağlam; söylediklerin anlasılıyor ve kulağa hoş geliyor. Nasıl oluyor bu böyle? Ve yaşlı adam cevap verdi: "Böyle oluyor, çünkü insanlar kendi çalıştıklarıyla yaşamayı bıraktılar ve başkalarının emeğine muhtaç duruma geldiler. Eskiden insanlar Tanrı'nın kanunlarına göre yaşıyorlardı. Kendilerinin olanla yetiniyor, başkalarının ürettiklerine göz dikmiyorlardı."
Reklam
Çok da haksız sorular değil
Ve Papa Auschwitz’de konuştu. Dünyanın en meşhur ölüm fabrikasından sordu: -Ya Tanrı, o neredeydi? Hiç kimse Tanrı’nın asla mekân değiştirmediğini ona söylemedi. Ve yine sordu: -Tanrı neden sessiz kaldı? Hiç kimse sessiz kalanın Kilise, Tanrı adına konuşanınsa onun Kilisesi olduğunu söylemedi.
Sayfa 163Kitabı okudu
Ya Tanrı, Hızır denen o her imdada yetişen Düzgün Baba neredeydi? Neden çıkıp gelmiyordu Sultan Baba dağındaki kurtarıcı?
Sayfa 58 - İletişim Yayınları
Kral sordu: Söyle bana büyükbaba, başka yerden satın aldığınız olur muydu, yoksa sırf kendiniz mi yetiştirirdiniz? Yaşlı adam gülümsedi. "benim zamanımda" dedi yaşlı adam "ekmek satın almak ya da satmak gibi bir günah kimsenin aklından bile geçmezdi. Para diye bir şey de bilmezdik. Herkesin buğdayı kendisine yeterdi." "O halde söyle bana" dedi kral "tarlan neredeydi bu büyüklükteki buğdayları nerede yetiştiriyordun?" "tarlam tanrının bütün Topraklarıydı. Nereyi sürersem süreyim orası benim tarlamdı. Toprak bedavaydı. Hiç kimsenin sahiplenmediği bir şeydi. İnsanlar bir tek kendi emeklerini sahiplenirdi."
“Burada kimler Tanrı'ya inanıyor?" diye sordu. Bir elips oluşturacak şekilde oturmuş yirmi beş kişiden on beşi el kaldırdı. "Söyleyin bana: O korkunç şeyler başınıza gelirken inandığınız Tanrı neredeydi?" Kimse yanıt vermedi. "Ve siz inanmayanlar. Tanrı'nın hepinizi tek tek tasarlamadığı düşüncesinde ısrarlı mısınız?
Reklam
46 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.