Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İnsan geleceğine geç kalmaz ama geçmişine yabancı kalabilir.
Tanımadığım insanlardan daha yabancı
Reklam
Kurtlar Vadisi kalitesinde dizi önerin, yerli yabancı fark etmez. Müstehcenlik olmasın. Lütfen yorum kısmına değil, linkteki sayfaya yazın zaqa.net/alielkasobavi
Yabancı bir bayanla konuşuyorum. Bayan konuşurken bağlaç ayırıyor, virgül kullanıyor. Kadındaki dil bilgisi ülkenin yarısından fazlasında yok :D
Üç Dil
En azından üç dil bileceksin En azından üç dilde Ana avrat dümdüz gideceksin En azından üç dil bileceksin En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin En azından üç dil Birisi ana dilin Elin ayağın kadar senin
Kadının kendisini sosyal medyada paylaşmasının hükmünün sorulmasından evvel, ona bunu ‘niçin’ yaptığı sorulur. Örtülü yahut peçeli yahut hiçbir yerin görünmüyor olsun; Bunu niçin yapıyorsun? Seni bunu yapmaya iten sebeb nedir? Bu sebeb şerî bir sebeb midir? Şerî ise hangi niyet bunu şerî kılabilir? “Müslüman kızlara örtüyü/peçeyi sevdirmek”?
Reklam
Sana uzaktan bakıyor artık gözlerim Gönlüm senden geçmez Bana döndü hep sözlerim Unutmak o kadar kolay mı sandın? Ayrılık bana aşktır artık Unutmak o kadar kolay mı sandın? Ayrılık bana aşktır artık Dağılmış saçlarım gönlünün yatağına Uyandırma Sabah olsun ben giderim Sen kal rüyamda Aramak o kadar kolay mı sandın? Yolların bana aşktır artık Ah gitmek o kadar kolay mı sandın? Yolların bana aşktır artık Sesim bende bir yabancı gibi Şaşarım Gönlümün takvimine şiir oldu yüzün Ararım..
Lakırdı
Tarih anlatısıyla yükselmek, bir diğer değişle terakki edebilmek mümkün müdür? Yanıtının peşine düşmeyeceğim. Mümkünatını kenara bırakayım, buna ikna olunduğunu, bunun afiyetle yutulduğunu belirteyim. "Yalan yazan tarih" hayreti muciptir mesela. İkna olunuşun bir başka neticesi de anma günlerinin tatile dönüşmesi. Sanırım tüm anma günleri, matem günleri, bayramlar, kutlamalar, kurtuluş günleri, tarihi bahis konusu yapmanın geleceğin anahtarı olduğuna, gelecekte var olabilmeye dair ön kabulle gündeme girdi. Milli (resmî) bayramları, bayramdan saymayanlarla, Ramazan ve Kurban'a yabancı kalmayı tercih edenlerin buluştuğu ortak payda tatil. Çalışma düşüncesine sanırım sadece tatili hayal ederek tahammül edebiliyor tüyük Bürk milleti. İmparatorluk bakiyesi dövletin, tabiatına (modern Türk Cumhuriyeti) muarız hökümetlerce yönetilmeye başlandığı çağlardan evvel (aşağı yukarı 12 Eylül öncesine işaret ediyorum), laikliğin üzerine titrediği çağlarda bile, dini bayramlardan tatil çıkarılabilmiş. Yani tatil için, dinsel olmayan devlet, lâ-dinîliğe ara vermiş, biraz dinsel olmuş. (Burada elbette Türk tipi laikliğin, yoğunluğu büyük oranda azaltılmış, kıvamı seyreltilmiş Fransız laikliği olduğunu hatırlamak gerekir çünkü giyotinlerin meşalelerle parlamadığı yerde anayasanın kıymeti, gazetelerin, biriktirilen kuponlar karşılığında dağıttığı yemek kitabından hallicedir.) Tatili bu kadar seviyor olmamızdan ötürü, 60'larda gastarbeiter olmuş olabiliriz. Neticede tatil özgürlükse, arbeit macht frei.
Kalpler birbirine yabancı.
Atatürk ile ilgili kitap önerisi isterim… Yerli, yabancı, biyografi ya da inceleme olabilir <3
Reklam
Ruhi bunalım içinde kendine yabancı.
Nerden Bilebilirdim İlk Buluştuğumuz Yerde Tekrar Karşılaşacağımızı İki Yabancı Gibi…
Bir kitapta okumuştum. Yazar şöyle diyordu: Gençliğimde kendimi dalından hiç kopmayacak, yere düşmeyecek zanneden toy bir elmaydım. Zaman erişti olgunluk çağına. Ve dalımdan beni düşürdü. Şimdi o günleri, bundan daha kötüsü olmaz dediğim günleri sızım sızım özlüyorum. Bu zaman ve yüzler ne kadar yabancı bana? Bütün bu yabancılığın arasında o günlerden kalma silik bir yüz görsem, elimdeki bastonu kenara atar, koşar, kırk yıllık ahbabımmış gibi sımsıkı sarılırım.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.