Lev Tolstoy
İnsanları belirleyen şey nedir? Hayattaki amaçlar ve diğer önemli unsurlar nasıl şekillenir? Güzel bir yaşam veya mütevazı bir yaşam mı, zenginlik veya fakirlik ile mi tanımlanır? Tolstoy, bu kitabında, insanın varoluşunun niteliğini, sahip olduklarının ne kadar süreyle devam edeceğini ve yaşama amacının ne olduğunu ele alarak
Sahte anılar, beynin çoğu zaman yaşadığı olaylara anlam yükleme veya olayın nedenini kavrama arayışı sonucu oluşturduğu hikâyelerden, kurgulardan oluşmaktadır. Beyin bulduğu boşlukları oluşturduğu hikâyelerle tamamlamaktadır. Sahte anılar üzerine ilk kapsamlı araştırmayı yapan Elizabeth Loftus’u bu çalışmayı yapmaya iten olay ise oldukça
BİR ZAMAN YOLCUSU: SELİM PUSAT (RUH ADAM ROMANI)
Ruh Adam, Atsız'ın tarihî romanlarına göre hayli değişiktir; bir tür post modern romandır. Bu sebeple romanı incelerken biz de farklı bir yol izlemeyi tercih ettik.
Selim Pusat'ın ve Romanın Hikâyesi: Selim Pusat adını ilk defa 08 Haziran 1951 tarihinde, Orkun dergisinin 36. sayısında
Nurullah Genç
Kırmızıyı sevdiğini bilseydim
hayallerim kıpkırmızı olurdu
İstanbul hala güneşin ardında
ufuklarında birkaç kara leke
birkaç kan pıhtısı dudaklarında
"Bilinmez bir kuşatmanın ablukasında gönlüm... Kendime yabancı duygular içindeyim. Efkar tüten yüreğimde sebebini anlayamadım muhal bir sızı var... İçinde yaşadığım bu masallar şehri mi hüzne tutsak bu akşam? Yoksa iradesinin yavaş yavaş elimden kaydığını hissetmeye başladığım gönül dünyammı?
Ruhumu cenderede hoyratça sıkıştıran arzularıma düşüncelerimi esir etmeye çalışan kalbim; titizlikle döşediğim raylarından kayması için el değmedik duygularımı isyana çağırdığını biliyorum...
Medet sığınılacak tek liman! Nefsimin ve gönül dünyamın yanılgılarından beni esirge ya uzak tut. Ben ben de değilim bu akşam..."
Bu kitap girilebilecek en büyük kapıdır; bütün kapılar kapansa bu kapı asla kapanmaz.
O, düşünceleri sağa sola meylettirmeyen dosdoğru yoldur, arzuları saptırmayan Zikr-i Hakîmdir; âlimlerin kendisine bir türlü doyamadığı semâvi bir kitaptır. Onun mucizeleri asla son bulmaz. Bu kitabın bulutları gitmez, ayetleri bitmez, bilgileri gelişmez. Onun
"Tanıdıklarımız, sevdiklerimiz vardır ki ayrı bulunduğumuz zamanlarda sık sık düşünürüz; iftirâkın sevgimizi büyüttüğünü duyarız. İlk görüşeceğimiz gün içinde nadide tahassüsler hayal ederiz. Fakat vaktâ ki kavuşma zamanı gelir. Onlar yabancı bir tavır ile, lakayt bir bakışla bizi karşılarlar. Anlarsınız ki sizi onlara yakınlaştıran firkat onları sizden uzaklaştırmıştır. Şimdi ayrı bulunduğunuz zamanlardan çok daha birbirinize uzaksınız."
Homeros'un iki dev eserinden biri. Elbette pek çoğumuzun okuma listelerinde ve kitaplıklarımızdaki yerleri doldurulmayı bekliyor, belki mevcut ve hacimli sayfalara dalmak için biz uygun bir zaman bekliyoruz. Böyle büyük eserler hakkında inceleme yazabilmek dahi büyük maharet ister ve benim kesinlikle böyle bir niyetim/iddiam yok. Sadece okuma
Risk almak...Yaşamak da bir nebze risk almak değil mi? Aslında hepimiz sistemin bir parçası olmaya devam ediyoruz ,düşünmeden sorgulamadan yaşayıp gidiyoruz. Arsız arsız her sabah aynı güneşe uyanmak. Kahvaltı yapmak, aynı yollardan geçmek. Tekrar tekrar aynı rutini gerçekleştirmek. Ama bizi diğerlerinden ayıran risk almak. İnsanlara güvenmek de