"Plinius, Theophrastus’un ayrımı üzerinden, 'Ağaçlardan bazıları tamamen yabani, bazıları daha uygardır,' der. Theophrastus ise elma ağacını ikinci grup arasına dahil eder; gerçekten de bu açıdan elma, tüm ağaçların en uygarıdır. Bir güvercin kadar zararsız, bir gül kadar güzel, bir hayvan sürüsü kadar değerlidir."
#İsmetÖzel
Ölüm Cantabile Ben ne büyük bir dalgınlıkla bakmış olmalıyım ki hayata görmedim orda çinko damlar ve plastik sürahilerin tanrısını yerime yadırgadım yerim olmadı zaten kendi mezarımdan başka çılgının biri sanılmaktan sakınmaya vaktim olmadı durmadan beyaz bir aygırla taşardım derin göllerden bir gebe kısrakla kaçardım derin ormanlara güneşin
Reklam
Ogünbugün, şehri dünyanın üstüne kapatıp bıraktım kapattım gümüş maşrapayla yaralanmış ağzımı ham elmalar yemekten göveren dudaklarım mırıldanmasın şehrin mutantan ve kibirli ağrısını. Azıcık gece alayım yanıma yalnız serçelerin uykusuna yetecek kadar gece böcekler için rutubet örümcekler için kuytu biraz da sabah sisi yabani güvercin kanatları renginde biz artık bunlar olarak gidiyoruz eylesin neyleyecekse şehrin insanı şehrin insanı, şehrin insanı, şehrin bozuk paraların insanı, sivilcelerin
*hayal kırıklığı
Yaz ortasında bir Noel karı yağmış; haziranda beyaz bir aralık fırtınası esmiş; olgun elmalar buz tutmuş; tomurcuklanan güllere kırağı çalmış: saman ve mısır tarlalarının üzerine buzdan bir kefen örtülmüş; dün gece çiçeklerle kızaran kır yolları şimdi ayak değmemiş karın altında kaybolmuştu ve on iki saat önce, tropiklerdeki bahçeler kadar yeşil ve güzel kokulu olan korular yapraktan giysiler içindeyken şimdi Norveç kışını yaşayan çam ormanları gibi, ıssız, yabani ve beyazlardı. Bütün ümitlerim ölmüştü.
Sayfa 432Kitabı okudu
Üç Frenk Havası
1.CAPRİCCİO ÖLÜM Gülünç bir ölümle öldü deniyor Max Stirner için çünkü mahvına sebep nihayet bir sinektir ama Fanya Kaplan nasıl öldü diye sorarsak sanırım işimiz fazlasıyla ciddileşir. Bize ne başkasının ölümünden demeyiz
Jane Eyre, dün ateşli, beklentilerle dolu bir kadın hatta neredeyse bir gelinken, tekrar soğuk ve kimsesiz bir kız oluvermişti; hayatı solgun, ümitleri kimsesizdi. Yaz ortasında bir Noel karı yağmış; haziranda beyaz bir aralık fırtınası esmiş; olgun elmalar buz tutmuş; tomurcuklanan güllere kırağı çalmış; saman ve mısır tarlalarının üzerine buzdan bir kefen örtülmüş, dün gece çiçeklerle kızaran kır yolları şimdi ayak değmemiş karın altında kaybolmuştu ve on iki saat önce, tropiklerdeki bahçeler kadar yeşil ve güzel kokulu olan korular yapraktan giysiler içindeyken şimdi Norveç kışını yaşayan çam ormanları gibi, ıssız, yabani ve beyazlardı.
Sayfa 432
Reklam
72 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.