Bir söylentinin gerçeği…
“Âşık Veysel’in Esma ile Hüseyin’in önceden kaçacağını bilip, Esma’nın çarığının içine bir mektup ile biraz da para bıraktığı rivayet asılsız, bir senarist tarafından kurgulanmıştır. Veysel’in ailesi ve hakkında çalışma yapan uzmanlar bu rivayetin gerçek dışı olduğunu vurgulamaktadır. Bunu bizzat Veysel’in oğlu Ahmet Şatıroğlu şu sözlerle belirtmiştir; ‘Sizce doğru olabilir mi? Altı aylık bebeğini bırakıp kaçan bir kadına hangi insan böyle bir hediye verir? Bu bizim ailemizi inciten gerçek dışı bir dedikodudur. Zaten Veysel’in bırak ayakkabılara tomarca koyacak, fukaralık kuruşu bile yoktur doğru dürüst.’ Âşık Veysel’in torunu Gündüz Şatıroğlu da anlatıldığı gibi, dedesinin kendisini terk eden eşinin çorabının içine para koyduğu hikâyesinin gerçeği yansıtmadığını açıklamıştır. Gündüz Şatıroğlu konu hakkında şu sözleri söylemiştir: ‘Bu hikâye aslında Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun senaryosunu yazdığı, Metin Erksan’ın yönettiği 1952’de çekilmiş bir biyografik filmin senaryosu. Âşık Veysel’in felsefesiyle örtüşen bir şey fakat bu bir kurgudur. Ve kurgu olduğunu senaryoyu yazan da itiraf etmiştir.”
BU YAĞMUR
“Bu yağmur kanımı boğan bir iplik, Tenimde acısız yatan bir bıcak, Bu yağmur, yerde taş ve bende kemik, Dayandıkça çisil çisil yağacak. Bu yağmur, delilik vehminden üstün, Karanlık kovulmaz düşüncelerden. Cinlerin beynimde yaptığı düğün. Sulardan, seslerden ve gecelerden....”
Büyük Doğu YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Cehalet bu işte...
Cehaletin kol gezdiği kıyılarda köşelerde konuşulanlar zaten yaralı olan insanın kulağına gidince yara daha da derinleşiyordu.
Veysel’in dergâhta okuduğu ilk deyişi
“Veysel’im yoktan geldim, yok oldum gittim. Ben diyenler yalan, gerçeği seçtim. Bir buhar hâlinde göklere uçtum. Kayboldum o sırlı renge boyandım.” ~Âşık Veysel~
Sayfa 50 - *Âşık Veysel’in, Salman Baba’nın Niyaz Meclisinde sazı eşliğinde okuduğu ilk deyişKitabı okuyor
*Philip Agee 1935-2008 yılları arasında yaşadı. 1957'den 1968'e kadar CIA için çalıştı. Ekvador, Uruguay, Meksika gibi Latin Amerika ülkelerinde büyükelçi ve CIA ajanı olarak görev yaptıi. 1968 yılında istifa etti. 1975 yılında, iki ciltli Inside the Company: CIA Diary isimli kitabı yazdı. Bu kitabını başkaları da ízleyecekti. Agee'nin kitapları ABD'de şok etkisi yarattı. Çünkü eski CIA ajanı kısa süre önce ayrıldığı teşkilatın yaptıklarını son derece ağır biçimde eleştiriyordu. Philip Agee, en hafif tabiriyle, CIA'in işlediği suçları ifşa etmişti. Bununla da yetinmemiş, CovertAction Quarterly isimli CIA muhalifi bir derginin çıkmasını sağlamıştı. 1979 yılında ABD yurttaşlığından çıkartılan Agee bir süre Batı Almanyada yaşadı. Ölüm korkusu nedeniyle Kübanın başkenti Havana'ya yerleşti. Küba'nın Sadık Dostu ünvanını aldı. Gözlerini hayata, bu ülkede kapattı.
"Arifin vakti, bahar mevsimi gibidir.Gök gürler, yağmur yağar, şimşek çakar ve rüzgâr eser. Ama yine de çiçekler açar ve kuşlar öter. İşte arifin hali böyledir. Arif,içinde bahar taşıyandır. Gözü ile ağlar, dudakları ile tebessüm eder,gönlü ile yanar,başıyla oynayıp dostunun adını söyler ve O'nun kapısında dolaşıp durur."
Sayfa 397 - Aydın HızKitabı okuyor
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.