Sana büyük caddelerin birinde rastlasam
Elimi uzatsam tutsam götürsem
Gözlerine baksam gözlerine konuşmasak
Anlasan
Elimi uzatsam tutamasam
Olanca sevgimi yalnızlığımı
Düşünsem hayır düşünmesem
Senin hiç haberin olmasa
Senin hiç haberin olmaz ki
Başlar biter kendi kendine o türkü
Yağmur yağar akasyalar ıslanır
Bulutlar uçuşur geceleyin
Ben yağmura deli buluta deli
Bir büyük oyun yaşamak dediğin
Beni ya sevmeli ya öldürmeli
Yitirmeli büyük yolların birinde ne varsa
Böcekler gibi başlamalı yeniden
Bu Allahsız bu yağmur işlemez karanlıkta
Yan garipliğine yürek yan
Gitti giden...
Beni güzel hatırla
Bunlar son satırlar
Farz et ki bir rüyaydım esip geçtim hayatından
Ya da bir yağmur sel oldum sokağında
Sonra toprak çekti suyu kaybolup gittim
Belki de bir rüyaydım
Senin için..
Uyandın ve ben bittim
Haritanın en beyaz noktasına kan düştü
Kırıldı adaletin kılıcı; kalkan düştü
Mahkumlar yargılıyor; hakimler mahkum şimdi
Halkların temeline sanki bir volkan düştü
Ömer bin Abdülaziz, topluluğa istiskâ namazını kıldırdıktan sonra Allah'a dua etmeye, yakarmaya baĢladı. Tam bu sırada mucizeye benzer bir Ģey oldu. Kendisi henüz yerinden kımıldamamıştı ki, mevsimi ve zamanı olmadığı hâlde gökten yağmur boşalıverdi.İnsanlar , hiçbir bulutun olmadığı, pırıl pırıl masmavi gökyüzünün üstlerinde uzanıp durduğu bir vakitte bu yaşadıklarıyla şaşkınlık içinde kalakaldılar…!!
Mekke o sene, ender görülen bir bolluk ve berekete kavuştu…!!
Bize göre, bu olay, kesinlikle Ömer bin Abdülaziz'in vicdanının derinliklerinde yerleşip kök salmış olmalıdır.
Daha sonra gelecekte yaşayacağı manevî devrimde doğrudan etkisi olacak manevî bir deneyime dönüşmüştür.Bilinci ya da bilinçaltı veya her ikisi birlikte, bu apaçık
kerametin sonunda Allah'ın onun ruh ve gönlüne yerleştirdiği sır, evliyalığın farkına varmış olmalıdır…
Virginia Woolf (1882 - 1941)
» Öngörülü İngiliz Modernist
Suların, Porselenin ve Sözlüğün Muhafızı
"...Virginia bir sonraki caddeye geçmeden önce kendi havuzunu görüyor: Yağmur doluyor, yükseliyor; derin çalkantılı bir nehir haline geliyor. Bundan sağ çıkamayacak."
"Karanlıkta dönerlerken Bögü Alp, Kıraç Ata'nın kendisine söylediği sözleri hatırlıyordu: Dokuz yıla kalmaz, olan olur. Dokuz yıl daha geçer, katı kılıç kullanmak günü gelir. Kıtlık olunca ay parçalanacak. Bir ulu şehirde toplanmış kırk er görüyorum. Aralarında sen de varsın. Yağmur yağıyor. Irmağın kıyısında dövüşüyorsunuz. Budun kurtuluyor. Adınız unutulmayacak. 1300 yıllık ölümden sonra dirileceksiniz. Acunun batımına dek adınız gönüllerde kalacak..."
Benim dünyayı sevmem için
Dünya beni sevmeli.
Tertemiz giysilerim olmalı
Ütülü, ince, yakışan.
Bir kızı sevmeliyim dupduru
Yağmur mavisi, bulut buğusu
Gökyüzü gibi sakin
Gülmeli gözlerinin içi