Yaşam dedikleri buydu demek.
Nefes. Derin, kocaman bir nefes. Ciğerleri "Ohh" dedirtecek biricik nefes. Sonsuz sayıda alınıp, sonuncusu dışında adı anılmayan nefes. Bir soluk. His. Birincisinden, altıncısına kadar his.
Fakat hiçbir metin, muayyen bir usule ve düşünceye göre okunmadıkça, kendiliğinden bize derin bir fikir vermez. Yazılı metin de tabiat gibidir. Sırlarını ancak kendisine hususi sualler sorana açar.
Aşağıda Yetim, yukarıda dünya. Gündüzle geceyi ayırt edebileceği kadar ışık. Bir döşek, Bir masa. Masanın ayağı kırık. Varsın olsun. Nefes alacak kadar geniş, kaybolmayacak kadar küçük bir oda.
Sonrası koca bir hiç, zifiri karanlık. Gerçekleşmemiş hayaller, eksik kalanlar, geride bırakılan ve kavuşulan soluk sarı insanlar. Hayat desen hayat değil, Ölüm desen ölüm değil. Bir acı, bir yokluk.