Tavan arasındaki Hitler
Atsız’ın İkinci Dünya Savaşı’nda Hitler’i tutduğunu çok kimse bilir de savaşdan sonra ona uzun süre yataklık ettiğini ve “Führer”in bu sayede güvenlik kuvvetlerinin, en önemlisi “Galip Müttefikler”in eline geçmekten kurtulduğunu bilen pek yoktur. Artık Mumaileyh hayatta olmadığı ve cürüm unsuru da zaten zaman aşımına uğradığına nazaran bu
"...her insanın hüviyetinde iki benlik vardır. Her insan iki yüzlüdür. Hodbin, hasbîdir; ister ve verir; doğru ve yalan söyler; aldanır ve aldatır; zulüm yapar ve merhamet eder; kendini ve etrafını düşünür; infiradî ve içtimaîdir; her insan iyi ve fenadır. Her insan tabiata benzer: güneş ve bulut, yağmur ve hararet, gül ve diken, bülbül ve baykuş, fırtına ve sükûn, gülistan ve bataklık, iniş ve yokuş, tepe ve yayla, kuzu ve kurt, boğa ve karınca, nâmütenahî tezadlar ondadır."
Sayfa 261 - ÖtükenKitabı okudu
Reklam
Kimsesiz Bir Deli
Hiç kimsenin sevemediği kimsesiz bir deliyim ben Her gece hiç bıkmadan yıldızları izleyen Güneş doğana kadar da onların gölgesi altında oturan Evsiz bir deliyim işte. Sarhoşların mesken tuttuğu yıkık dökük izbe binalarda Kendini keşif ederken kaybeden bir deli Ayrılıkların sustuğu noktada Aşıkların konuştuğu bir notada İşte ikisinin arasında bir yerde oturmuş Hep kimsesiz bir deliyi göreceksiniz baktığınızda.
Sayfa 11 - Gece Kitaplığı YayıneviKitabı okudu
Annemin sessiz geceleri için! Kaşan şehrindenim Fena sayılmaz halim, Bir lokma ekmeğim var, biraz aklım, İğne ucu kadar da zevkim. Annem var, ağaç yaprağından daha güzel, Dostlar, akan sudan daha iyi
suyun ayak sesi
* Annemin sessiz geceleri için! * Kaşan şehrindenim Fena sayılmaz halim, Bir lokma ekmeğim var, biraz aklım, İğne ucu kadar da zevkim. Annem var, ağaç yaprağından daha güzel, Dostlar, akan sudan daha iyi
Sayfa 5 - (Türkçesi : Işık Tabar Gençer – Şirin Mehran)
1
1903 senesi sonbaharında ve yağmurlu bir gecede Aydın'ın Nazilli kazasına yakın Kuyucak köyünü eşkıyalar bastılar ve bir karı kocayı öldürdüler. Kaza kaymakamı Salâhattin bey, Müddeiumumi ile Doktor'u yanına alarak ertesi günü tahkikata bizzat gitti. Candarma kumandanı izinli olduğu için yanlarında bir başçavuş ve üç candarma neferi vardı. Siyah kuzu derisi kalpaklarından (ve Doktor'un fesinden) renkli yağmur suları süzülüyor, şakaklarında garip şekiller çizdikten sonra çenelerinin altında birleşerek göğüslerine damlıyordu. Yolun iki tarafındaki ıslak söğüt ve hayıt ağaçlarına düşen yağmur damlaları hafif, melankolik bir tıpırtı çıkarıyor, atların kumlu yolda intizamsız izler bırakan ayakları gıcırtılı ve ezik sesler veriyordu.
Sayfa 7 - birinci kısımKitabı okudu
Reklam
159 öğeden 141 ile 150 arasındakiler gösteriliyor.