305'te şüpheli bir cıgara ucunda tel tel dökülen bir çocuk ne yanına dönse simsiyah yağmurun kederli camları camları birini bekliyor ama kimi elleri ter içinde teri soğuk kapıyı dinler arasıra akşamları militan akşamları
Sayfa 22
Yağmur altında öpüşmek
Hava kararmıştı Yağmur yağıyordu Dudakları sımsıcaktı Elleri üşüyordu Bir öptüm Bir daha öptüm Bir daha öptüm Kimseler görmedi öpüştüğümüzü Yağmurdan başka İki gözüm çıksın Şimdi ne zaman yağmur yağsa Utanıyorum
Sayfa 256Kitabı okudu
Reklam
"Siyah beyazız ikimiz, sarılınca renkleneceğiz. Bu dünyanın neresindesin, hiç düşündün mü? Ne olarak var oluyorsun bu dünyada? Amacın ne, ne kadar yer kaplıyorsun, hayallerin ne, ne için buradasın sen? Aynanın karşısına geç ve sor kendine: Ne için buradayım ben? Herkes ama herkes bu dünyaya bir sebeple yollandı. Herkesin burada olmasının bir sebebi var. Sen de biliyorsun... İçinde büyük bir dünya var senin. Çiçeklerle kaplı, bulutlarla çevrili bir dünya. Biliyorum, bazen o bulutlar kararıyor yağmur yağıyor içine. Ama sen de biliyorsun ki her yağmur sonrası güneş açar. Ve yine bilmelisin ki, yağmur yağmadan çiçek açmaz... Bırak yağsın yağmurun. Bırak aksın gözyaşların. Yoruldun mu, bırak tutmasın bacakların. Çaresiz misin? Kal öyle. Bırak artık kendini, üzüntünü yaşa. Kendine engel olma, kendini tutma. Kendi felaketine kollarını aç. Ellerin mi titriyor, bırak titresinler. Titreye titreye durmayı öğrenecekler. Üzüntünü durdurmaya çalışma. Her şeyi yaşayacaksın bu hayatta, hüznü de mutluluğu da. Oysa sen şimdi hüznünü durdurmaya çalışıyorsun ya, sadece hüznün değil mutluluğun da duruverir böyle. Her şeyi dolu dolu yaşa ki evren de sana mutlu olma zamanın geldiğinde mutluluğunu da dolu dolu yaşatsın. Hayat bir nehir, akıp gidiyor. Suyun üstüne uzat bedenini, akıp git sen de. İnan bana, şelaleden aşağı düştüğünde güzel bir gölde uyanacaksın. Şimdi kapat gözlerini, aç kollarını, arkana doğru yaslan ve kendine şöyle mırıldan, 'Su akar, yolunu bulur.'
Ölüm ister istemez olağan nedenler yüzünden gelecektir. Bu kaçınılmaz sonu insanın tüm hayatı hazırlar ve yağmurun yağışı gibi doğal bir olaydır bu. İşte bu düşünceye bir türlü boyun eğemiyorum. İnsan neden dilediği gibi, kendi seçme hakkını kullanarak ona bir anlam vererek arayamaz ölümü? Bunu yapamaz da ölmeyi bekler elleri bağlı? Neden? Neden şu: İnsan bir gün daha, bir saat daha yaşarsa, ölmekle yitireceği seçme özgürlüğünü kullanma fırsatını elde edebilir düşüncesi ya da umuduyla hep geri bırakır bu kararı.
Hep tek bir kişiye gelip dayanan hüznün makamı...
Bir tragedyadır şiir, hep tek bir kişiye gelip dayanır. Ellerin karanlıkta üşüdü gir içeri Saçların yıkandı soğuk yağmurda Gel sobanın yanına sokul da Al eline sıcak kestaneleri Kuş masalları anlat Acıyı katık etme duruşuna...
I Evlerin saat beş olma hali Ben yorgunum anlamaktan Bir duvar, bir tebeşir gibi yazmaktan yazılmaktan. Ve akşam Alanların caddelerin bana biraz fazla geldiği
Reklam
582 öğeden 181 ile 190 arasındakiler gösteriliyor.