Deklarasyonun imzalanacak barış anlaşmasına dahil edilmesini sağlamaya kararlı Weizmann, savaştan sonra düzenlenen Paris Barış Konferansı'ndaki Siyonist delegasyonun başkanıydı. Yahudilerin milli yurduyla neyin kastedildiği sorusuna, "İngiltere ne kadar İngilizse, o kadar Yahudi olacak bir Filistin" yanıtını veriyordu. Ne var ki Yahudilerden oluşan bir azınlığı, Arap çoğunluğun efendisi haline getirmek gibi suçlamalarla muhatap olmamak için, Yahudi "devleti" diye bir ifadeyi açıkça ağzına almaktan kaçınıyordu. İngilizlere yaptırabileceklerinin bir sınırı olduğunu iyi biliyordu. DST'nin başkanı olarak, Yahudi milli yurdu tasarısının hayatta kalabilmesi için İngilizlerin sürekli desteğine ihtiyacı olduğunun farkındaydı. Balfour'un ise ikna edilmeye o kadar da ihtiyacı yoktu, zira kendisi Filistin'deki "Yahudi olmayan toplulukların" çıkarlarına ilişkin her türlü meseleyi açıkça reddediyordu. 1919 yılı yazında şunları dile getiriyordu: "Bizler mevcut bir topluluğun istekleriyle alakadar değiliz; bilakis bizler bilinçli olarak yeni bir topluluk oluşturmaya gayret ediyor ve bu topluluğun [Yahudilerin] ileride sayısal olarak çoğunluğu teşkil etmesi için uğraşıyoruz." Kendinden sonra gelen dışişleri bakanı Lord Curzon'a yazdığı bir notta ise şöyle diyordu: "[Siyonizm] şu anda okadim topraklarda yaşayan 700 bin Arabın istek ve ön yargılarından çok daha derin bir öneme sahip"tir ve Arapların Filistin üzerindeki hak iddiaları "Yahudilerinkinden çok daha zayıftır."
Sayfa 32 - Say YayınlarıKitabı okudu
Prof. Fritz Neumark'a göre Hitler Almanya'da Ari ırktan olmamak
"Hristiyanlığa geçmiş olmak da iktidarın yeni sahiplerinin aldıkları işten çıkarma kararlarında herhangi bir anlam taşımıyordu. Bunun ötesinde birçok Yahudi olmayan profesör ve sanatçı 'ari ırkına mensup olmayan' eşlerinden ayrılmak istemediklerinden, ya işten çıkarılmışlardır ya da çıkarılmakla tehdit edilmişlerdir. Almanya'daki yerlerini korumak veya tekrar elde etmek vaadi ile 'ari' olmayan karı veya kocalarından boşanmaları için az gayret sarf edilmedi. Fakat bu gayretler çoğunlukla başarısız kalmıştır. Burada, derin bir memnuniyet ve şükranla, 'ari olan eşimin hiçbir zaman venden ayrılmayı düşünmediğini, hiç tereddüt etmeden geleceğe yönelik endişeleri benimle paylaşarak iki çocuğumuzla birlikte 'göç denilen sonu belirsiz yol'a benimle beraber çıktığını vurgulamak isterim."
Sayfa 231 - E YayınlarıKitabı okudu
Reklam
_Derin acılar, insanı seçkinleştirip diğer insanlardan farklı kılar. _Wagner, çok derin acılar çeken biri – diğer müzisyenlerden üstün yanı da bu. Her alanda Wagner'e ve bestelediği müziğe hayranım. _Derin acılar çekmiş her insanın ruhsal iğrençliği ve gururu, bir kişinin ne kadar acı çektiği, neredeyse onun değer dizgesi içerisindeki yerini
"Filistinliler bir Yahudi devletinin parçası olmamak için birleşmişti."
_İslam = Arapçılıktır. Asimilasyonla inananı araplaştırır. Her müslüman halk, araplaşmaya mahkumdur. Kuran’ın kendisi, Araplar için Arapça olduğunu söyler.(Şura 7) İnsanın tüm yaşantısı, giyimi, yemesi, içmesi, gezmesi, eğlenmesi, sevmesi, düşünmesi ve inanması “çöl bedevîlerinin kabile kanunu” ölçütlerine göre ayarlanmaktadır. İslamlaşarak milli
Düşler - Histeri Üzerine
_Düşler, bilinçaltına giden kraliyet yoludur. Freud _Düşlerde akıl hastalarının yaşadıklarını yaşarız. Wundt _Deli, uyanık bir düş görendir. Düşler bize, gizli doğamızı göstermek ve ne olduğumuzu değil, eğer başka bicimde yetiştirilseydik ne olabileceğimizi ortaya koymak için vardır. Kant _Düşte insanın gerçek karakteri ortaya çıkar. Düşler, kısa
Reklam
32 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.