Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Oruç'un farz oluşu hakkında...
Peygamber Efendimiz'e (sallallahu aleyhi vesellem) farz kılınan oruç ile eski ümmetlere emredilen oruç arasında farz oluşu, vakti ve miktarı bakımından benzerlikler vardır. Yahudiler de hıristiyanlar da oruç tutmakla yükümlüydüler. Yahudiler, kendilerine farz kılınan orucu terkettiler. Yılda bir güne indirdiler. Hıristiyanlar ise farz olan orucun zamanı ve mahiyetini değiştirdiler. Oruç, sıcak günlere rastlayınca süresini değiştirdiler. Nihayet perhiz haline getirdiler. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) Medine'ye hicret ettiğinde henüz kendisine oruç tutmasını emreden âyetler indirilmemişti. Ramazan orucu Medine'ye hicretten bir buçuk yıl sonra farz kılındı. O günden sonra da her yıl müslümanların yerine getirdiği dinimizin beş temel esasından biri oldu.
Haftanın bir gününün genel tatil ilan edilmesi durumunda -ki bu, çağın getirdiği bir ihtiyaçtır - nasıl Yahudiler Cumartesiyi, Hıristiyanlar Pazarı seçmişlerse, Müslümanlar da Cuma gününü seçmelidirler. Nitekim Hıristiyanlar başka ülkelerde bile, Pazar gününün tatil olmasını sağlamışlardır. Yine Yahudilerin de, İsrail devletini kurar kurmaz ilk olarak yaptıkları iş Pazar gününü tatil olmaktan çıkarıp, yerine Cumartesiyi tatil günü ilan etmek olmuştur.
Sayfa 310Kitabı okudu
Reklam
Rumlar ve Yahudiler birbirleriyle evlenme geleneğine mi sahip değildi, neydi? Yoksa Ermenilerle Yahudiler mi evlenmezlerdi? Müslümanlar ne yapardı? Neydi sahi? Neydi aynı mahallenin çocuklarının arkadaşlığını serbest ama aşkını imkânsız kılan gelenekler böyle?
Sayfa 175 - Everest yayınları 68 basım Ağustos 2019
"Her toplumun, rakiplerini karikatürlere - en azından imgelemlere - indirgeme ve daha önce de olduğu gibi, açlıktan öldürme eğilimi vardır. Böyle bir karikatür örneğin bizim 'suçlumuz'dur. Aristokratik Romen değer düzeninde, Yahudiler bir karikatüre indirgenmişlerdi. Sanatçılar arasında 'beğeni yoksunları ve burjuvalar'; dindarlar arasında dinsizler; aristokratlar arasında halk adamları karikatür haline gelmişledir. Ahlaksızlar arasındaysa ahlakçılardır: Platon, örneğin benim ellerimde bir karikatür olmuştur."
Siz Yahudiler yalan uydurmak için yaratılmışsı­nız . Şeytanı bile aldatırsınız. Her oyunu bilirsiniz.
Eski Yahudiler her sene çöle günahlarını yükledikleri bir keçi salarlarmış. Biz de icabında öyle yapacağız. Her şeyi evvelden düşünmek lazım.Kurulmamızdan iki sene sonra israf lafı çıkar. Bu demektir ki, umumî efkâra iyi niyetimizi göstermek için rahatça feda edebileceğimiz bir iki kişi lazımdır.O zaman ne yapacağız? Kura mı çekeceğiz aramızda? Belki onu da yaparız ama...Biz yine de başından tedbirli olalım. Elimizde birkaç kişi bulunsun. Hemen her müessesenin hemen kolaylıkla vazgeçebileceği, hatta takibat yapacağı cinsten birkaç kişi..Tâ ki vicdan azabı çekmeyelim.
Reklam
Çukur batı
Batı, iddialarından vurulmuş olan bir uygarlıktır. İnsanlığa sunduğu iddia edilen “eşitlik, özgürlük, adalet ve hakların” sadece kendi halklarına layık görülen değerler olduğu tecrübe edilmiştir. Etnosantirik ve Eurosantirik Batılı tasavvurun, başka bir tecrübe üretmesi çok mümkün değildi. Yalnızca 2. Dünya Savaşı sonrası yaşanan hadiselere bakıldığında “ötekinin” yaşama hakkının bulunmadığı veya onu katletme duygusunun birçok örneği görülmüştür. Başta Fransa, ABD, İngiltere, Almanya gibi ülkelerin (Cezayir, Ruanda, Kuzey Kore, Guatemala, Küba, Vietnam, Afganistan, Irak, Namibya, Yahudiler, Bosna) yaptığı katliamlar hümanizm ve medeniyet adına bulundukları vaatlerinin bir karşılığı olmadığını göstermiştir. Ahmet Dağ
Dikkat edilirse Yahudiler ve "aşağı ırktan" olanlar, kim olurlarsa olsunlar, yok ediliyorlardı.
Sayfa 247 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 11. Basım, Eylül 2014, İstanbulKitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.