Batı Avrupa ve Osmanlı Devleti
Müslüman Osmanlı yazı hayatında 280 yıldan fazla süre bu yeni sanatın hiçbir etkisi olmamıştır. Peçevî'nin zamanında matbaacılığın Avrupa'ya yayılmış olmakla kalmayıp Amerika'ya ve Rusya'ya geçmiş bulunduğunu şu tarihlerden izleyebiliriz: matbaacılık 1464'te İtalya'ya, 1465'te İsviçre'ye, 1467'de İngiltere'ye, 1470'te Fransa ve Hollanda'ya, 1473'te İspanya ve Macaristan'a, 1481'de (?) İstanbul Yahudileri arasına, 1483'te İsveç'e, 1528'de (kesin olarak) İstanbul Yahudilerine, 1539'da Meksika'ya ve 1563'te Rusya'ya yayılmıştır. 17. yüzyılın başında Batı Avrupa'daki gelişmeler, siyasal alanda olmaktan çok ekonomik alanda Osmanlı İmparatorluğu'na (para ve fiyat devrimi biçiminde) çarptığı halde, bunun yarattığı bunalımın bu çarpmanın sonucu olduğu 18. yüzyılın başına dek kimsenin aklına gelmemiştir. Batı, hattâ Avrupa diye tanınan bir dünya birimi Avrupa'nın kendisinde bile yoktu. Osmanlıların, “kefere” sözcüğü altında topladığı Avrupa halklarına ve devletlerine karşı (eskiden Bizanslılarda olduğu gibi) üstünlük duyguları o denli aşırı idi ki, bunların ticaret temsilcilerine kendi ekonomilerinin ve siyasal örgütlerinin temellerini etkileyecek ticarî imtiyazlar vermekte sakınca görmedikleri gibi tımar sisteminin, kapıkulu örgütünün, bürokrasi ve maliyenin altüst olmasının 18. yüzyıl Avrupası'nın ekonomik etkilerinin sonucu olduğu, sonraki etkilerini önceden görecek bir biçimde anlaşılmamış, bu yüzden bu sezişe karşın, eylem yönünden başarılı bir girişim olmamıştır.
Gerçekte daha sonra da göreceğimiz gibi Rothschildler bulundukları ülkelerdeki yetkili bakanlığın genellikle dışişleri bakanlığının açık onayını almadan önemli miktarlarda borç kesinlikle vermezler. Sadece kendi hükümetlerine sadık kalırlar ve Yahudilerin başarısının ve ahlakının anahtarının 2000 yıldan beri aynı olduğunu asla unutmazlar.
Sayfa 297Kitabı okudu
Reklam
"Musa'nın haklı yenilemesi elindeki halkı hafızası temiz Mısır'ı tanımamış bir nesille değiştirmesi gerekmektedir. Gereği görülür Mısir'ı tanımış herkes çölde ölmelidir. Eski kölelerden hiçbiri özgür topraklara adım atamayacaktır.
Musa tanrı tarafından vaat edilen yasaları almak için Sina dağı'na doğru yola çıktığı an İbraniler'den bazıları ellerindeki ganimetle put yapmaya girişir. Bu hem gülünç hem de isyankar bir projedir. Ömürlerini tuğla yaparak geçirdikleri cehennemde (Mısır) onları kurtaran tek tanrıyı unutarak eski efendilerinin tanrılarına özenirler kendilerine kötü muamele edenlerler eşit olduklarını göstermeye çalışırlar.
Gettonun Duvarları
"(...)Fahişeler yeni ve korkunç bir hastalığı, İtalya'da 1494'te görülen frengiyi yaydılar. Frengi neredeyse ortaya çıktığı andan itibaren erkek ve kadın çok sayıda insanı yok etti. Belli bir adı, teşhisi ya da tedavisi yoktu - frenginin cinsel yollardan bulaştığı anlaşılmıştı ama aktarımın fızyolojisi gizemini koruyordu. Tarihçi Anna Foa'nın işaret ettiği gibi, 1530'lara gelindiğinde Avrupalılar Eski Dünya'da frenginin ortaya çıkmasının Yeni Dünya'nın fethiyle bir alakası olduğuna karar vermişlerdi ve Kolomb'un yolculuklarını tarihsel bir mihenktaşı olarak kullanarak hastalığın kökenini Amerikalı yerlilere yıkıyorlardı. Ama bir kuşak önce daha yaygın olan açıklama frengiyi Avrupa'ya can alıcı önem taşıyan 1494 yılında İspanya'dan atılan Yahudiler'in yaydığı şeklindeydi(...)"
Sayfa 200 - MetisKitabı okudu
Para utanılacak bir şey değildir; bir izin belgesi, kaçış imkânı, özgürlük teminatıdır. Para, arazi kapatmak için bir araç değildir. Bilgelere göre bu, gülünç bir hırs, bir prangadır. Para, selamete giden yol da değildir. Para bir kalkandır. XIII. yüzyılın ikinci yarısında Jacob ben Elie adında Provence’lı bir haham, Tanrı’ya “zenginliklerimizi katladığı için” teşekkür eder, “zira böylece, canımızı ve çocuklarımızın canını korumak ve bize zulmedenlerin planlarını başarısızlığa uğratmak imkânımız oluyor.”
Reklam
333 öğeden 321 ile 330 arasındakiler gösteriliyor.