Franz için müzik, esrime anlamındaki Dionizyak güzelliğe en çok yakışan sanattı. Kimse bir romanla ya da resimle sarhoş olmaz, oysa Beethoven’in Dokuzuncu Senfonisi’nden, Bartok’un İki Piyano ve Vurmalı Sazlar İçin Sonat’ından ya da Beatles’ın Beyaz Albüm’ünden sarhoş olmamak elde midir?
Reklam
"Ben yanıma yakışan değil, gönlüme yakışan birini istiyorum."
Kara'ydı o; kara bahtımın en güzel aydınlığıydı. Gecenin karasıydı. Okyanusun karasıydı. Gözlerinin karasıydı. Sevdanın karasıydı. Yeşile en çok yakışan, gözlerimi kapattığımda yüzünden başka bir şey görmediğim, kulaklarımda yumuşacık sesini duyduğum, kokusunu kilometrelerce öteden tanıyabileceğimi hissettiğim ve kendimi ondan başka hiçbir kimsenin yanında hayal edemeyeceğimdi.
Sayfa 69 - Artemis YayınlarıKitabı okuyor
Araplar sevdaya garam diyordu, aşk ise sarmaşıkların sarılması anlamındaydı ki belki de sevdaya daha çok yakışan bir şeydi. Ya da ben, bir hayale sevdalanmanın esrikliği içinde böyle düşünüyordum.
Sayfa 135Kitabı okudu
biz bu dünyada sade karnını doyurmaya gelmiş bir sürü yaratık olarak mı kalacağız? hayır, biz adam olmak isteriz. bizi çıkarlarına alet eden, bizim gözlerimizi kapayan insanlara anlatmalıyız ki, biz her şeyi görüyoruz, aptal değiliz, hayvan değiliz, bizim istediğimiz salt yemek değil, insanlara yakışan bir yaşayıştır. evet, o düşmanlara bildirmeliyiz ki, bugün bizden bu çektirdikleri zindan yaşayışı bizi zekaca kendileri ile yarışa girmekten, kafaca kendilerine üstün gelmekten alıkoyamaz.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.