Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
SAİD NURSİ'NİN MEHDİLİK İDDİASI
Nur Risaleleri'nde Hristiyan ve Müslümanların ittifakına (!) Said Nursî tarafından Mehdî (a.s.) de iştirak ettirilmiş ve bu ittifakın programı olan Risale-i Nur'u Mehdî'nin neşir ve tatbik edeceği de iddia edilmiştir: "...sonra gelecek o mübarek zat (Mehdi), Risale-i Nur'u bir programı olarak neşr ve tatbik
Sayfa 442Kitabı okudu
Yahudi çocukları içinde birisi...
Bir zaman, Resûl-i Ekrem (Aleyhissalâtü Vesselâm) Hazret-i Ömer Radıyallahu Anh'a yahudi çocukları içinde birisini gösterdi. "İşte sureti!" dedi. Hazret-i Ömer (Radıyallahu Anh), "Öyle ise ben bunu öldüreceğim." dedi. Ferman etti: "Eğer bu Süfyan ve İslâm Deccalı olsa, sen öldüremezsin; eğer o olmazsa, onun suretiyle
Sayfa 395 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Reklam
NUR RİSALELERİNDE HZ. ALİ İLE İLGİLİ RİVAYETLER
"BEN İLMİN ŞEHRİYİM, ALİ DE ONUN KAPISIDIR."(1) Nur Risaleleri'nde "Keramet-i Aleviye" diye sunulan bu büyük iddiaların temel dayanağı, işte bu hadistir. Bu hadisin Nur Risaleleri'ninde zikredilmesinin sebebi, müellifinin gizli ilimlerin Hz. Ali'ye verildiğine inanması ve bundan kendisi ve risaleleri lehine
Sayfa 223 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
440 syf.
·
Puan vermedi
·
19 saatte okudu
Uydurma Hadis: Peygamberimize ait olmadığı halde onunmuş gibi gösterilen ve bu kasıtla aktarılan hadislere denir. Peygamberimize bir nevi iftira atmak anlamına da gelen bu hadisler alimlerimiz tarafından titizlikle ve büyük bir ciddiyetle ortaya çıkarılmıştır. Peygamberimiz “Benim adıma yalan uydurmak, her hangi bir kimse aleyhine yalan uydurmak gibi değildir. Kim benim adıma yalan uydurursa cehennemdeki yerine hazırlansın” buyurarak kendisinden sonra böyle bir meselenin zuhur edeceğine işaret etmiştir. Kitapta uydurma hadisler, kim tarafından uyduruldukları veya kimlerin sözleri oldukları açıkça ortaya serilmiştir. Konuyla alakadar olan arkadaşların istifade edeceğini düşünüyorum. İyi okumalar. :)
Uydurma Olduğunda İttifak Edilen Hadisler
Uydurma Olduğunda İttifak Edilen HadislerAbdulfettah Ebu Gudde · İnkılab Yayınları · 201159 okunma
Farz,Vacib,Sünnet
İslâm hukukunda deliller, sübût ve delâletinin kat'î ve zannî oluşuna göre dörde ayrılır: 1-Sübūtu ve delâleti kat'î olanlar. Açık anlaşılan âyetler ve tevâtürle, yani her nesilde yalan üzerinde birleşmeleri mümkün olmayan bir topluluğun söz birliğiyle bildirdiği, açıkça anlaşılan hadîsler böyledir. 2- Sübūtu kat'î olup, delâleti zannî olanlar. Açıkça anlaşılamayan âyetler böyledir. 3- Sübūtu zannı, delâleti kat'î olanlar. Bir sahâbînin bildirdiği açık hadîsler böyledir. 4- Sübūtu da, delâleti de zannî olanlar. Bir sahâbînin bildirdiği ve açık olmayan hadîsler böyledir. Bunlardan birincisi farz ile haramları; ikinci ve üçüncüsü vacib ile tahrîmî mekruhu; dördüncüsü ise sünnet, müstehab ve tenzîhî mekruhu bildirir.
DİNİ SEVDİRMEK İÇİN hadis uyduranlar
Bu kişilerdeki esas kaygı dini sevdirmek, ibadetleri sevimli göstermektir. Bu popülist kaygı Allah’ın indirilmiş dininin, uydurulmuş hadislerle ve izahlarla karışmasına yol açmıştır. Bunlar arasında Ebu İsmet Nuh gibi Kuran’ın her suresinin faziletleri hakkında hadis uyduranlar vardır. Peygamberimiz’i yüceltmek için Peygamberimiz’in üstünlüklerine dair hadisler üretenlerde mevcuttur. Bu uydurucuların kendilerini savunmak için şöyle söyledikleri aktarılır: “Biz Hz. Peygamber adına yalan uydurmadık, bilakis bunu Peygamber’in getirdiği dini güçlendirmek için yaptık.” [İbni Hacer, Fethul Bari]. Bu alıntıda gördüğümüz gibi bunlar, bu tarzda hadis uydurmayı yalan olarak bile görmemişler, hatta bu korkunç fiillerinde belki de sevap ummuşlardır: “Biz Peygamber lehinde yalan söylüyor ve şeriatını takviye ediyoruz” (İbnul Cevzi, K. Mevzuat). Görüldüğü gibi bu uydurucular Allah’ın Kuran’ını eksik görmekle, bir de üstüne hadis uydurmakla kalmamış, üstüne üstlük dindarlıkta şampiyonluğu da kimseye bırakmamışlardır.
Reklam
"İyice bildikleriniz dışında benden söz nakletme konusunda Allah'tan korkun. Kim bilerek benim adıma yalan söylerse cehennemdeki yerine hazırlansın."
✿ KADER VE DUA İLİŞKİSİ ✿
🌼 İman esasları arasında yer alan kader inancı, birçok ayet ve hadislerde vurgulanmış ve Cenab-ı Hakk'ın kayıtsız ve sınırsız ilim, irade ve kudret sıfatlarına iman etmenin kaçınılmaz bir gereği olarak İslam dininin önemli bir rüknü haline gelmiştir. İslam'da her şeyin kaderde yazılı olması, yapılan duaların kişinin kaderine bir
Hadis inkarcılarina cevaplar
Öncelikle Ebu Hanife ehli sünnettir. Bunu kimse inkar edemez ama Mehmet Okuyan  vb  kimseler ehli sünnet olamadığıni bir mezhebe tâbi olmadığını ifade ediyorlar bunu belirtmek gerekir. Birilerinin yanlış ithamlar ile sorunlu rivayetlerle ile Alimleri birbirine kırdırtan birbirini düşürün suizana sebeb veren rivayetlerde bulunduğu için kalkıp da
Rivayetlerin toplamından mucizelerin mütevatir seviyesine çıkması
Son olarak şunu vurgulamalıyız ki, Hâtib el-Bağdâdî, el-Fâkih ve’l-mütefakkih adlı eserinde Hz. Peygamber’in mucize göster­mesinin manevî mütevâtir derecesine ulaştığını belirtmiştir. Ona göre, çeşitli mucizelerle alakalı olarak gelen rivâyetler haber-i vâhid olabilir, ama onların toplamı, mucizenin manevî mütevâtir derecesine ulaştığını gösterir. Mesela, mi’râcı -öyle olmamak­la birlikte- haber-i vâhid bir mucize kabul edelim. Hz. Peygam­ber’in parmaklarından su akması da ayrı bir mucize olsun. Ağaç­ların Hz. Peygamber’e selâm vermesi, başka bir mucize olsun; Ay’ın yarılması da öyle. Bütün bunların, ayrı ayrı düşünüldüğün­de, haber-i vâhid olduklarını kabul edelim. Ancak bütün bunlar­da ortak bir nokta vardır. O da Hz. Peygamber’in mucize gös­termesidir. İşte, mütevâtir olan nokta burasıdır. Zira bu kadar farklı olayı farklı zaman ve mekânlarda anlatan râvîlerin yalan­ da birleşmeleri düşünülemez.
Reklam
Öyle bir hadis var ki, sanki günümüzü resmediyor. Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır: “Allah, ilmi insanlardan bir anda söküp almaz. Fakat âlimlerin ruhunu alarak ilmi alır. Nihayet geride tek bir âlim kalmadığında, insanlar cahil önderler edinirler. Onlara sorular sorulur ve bilgisizce fetva verirler. Böylece hem saparlar hem saptırırlar!”
Hz.Peygamber (s.a.v.) çeşitli vesilelerle sahabilerin sözlerinin orada bulunmayanlara aktarılmasını öğütlemişti. Zeyd b. Sabit (v.45/665) ve diğer bazı sahabilerden nakledildiğine göre Allah Resülü, "Hadislerimi işitip duyduğu gibi aktaran şahısların Allah yüzünü ağartsın" buyurmuştur. Ayrıca o, Veda hutbesinde de sözlerinin diğer insanlara ulaştırılmasını özellikle istemişti." Öte yandan, ilmin gizlenmesini şiddetle kınayan âyet ve hadisler, öğrenilen hadislerin edasını gerekli kılıyordu. Buna karşılık Hz. peygamber (s.a.v.), kendi adına yalan söylenmesini şiddetli ifadelerle yasaklayarak, Müslümanları bu konuda uyarmıştı. Resûl-i Ekrem'in (s.a.v.) bu uyarısı, hadis nakleden sahabilerin ne kadar ağır bir sorumluluk altında olduklarını net bir şekilde ortaya koyuyordu.
120 syf.
·
Puan vermedi
·
9 saatte okudu
Bir kitabı okurken altını çizdiğiniz yerleri tekrar okumak için sürekli geri döner misiniz? İşte bu kitap okunduktan sonra insanı bu hale getiriyor... Kitabın tamamını alıntılamak istedim çünkü her satırıyla, her bir detayıyla insana ayrı bir ders veriyor aynı zamanda ayrı bir sorgulayışa sokuyor. Bu kitabı okuduktan sonra birçok hareketim gözümün önünden geçti desem yalan olmaz. Verilen tavsiyeler, olaylar, hadisler, sözler ve ayetler ile insanı etkisi altına alan ve etkisini kitap bittikten sonra dahi sürdüren yararlı ve güzel bir kitap.
Kalbin Sırları
Kalbin Sırlarıİmam Gazali · Nesil Yayınları · 2022582 okunma
Benim adıma yalan söylemeyin! Kim benim adıma yalan söylerse ateşi boylar.
Sayfa 16 - Buhari, Sahih, 106; İbni Mace, Sünen, 31. Tirmizi, Sünen, 2660.Kitabı okuyor
321 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.