Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Create Post
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.36.26
Verilmek istenen mesajlar çok netti...
Okuduğum en müthiş mesajlar barındıran lakin bittiğinde hala tatmin olamadığım bir eser oldu. Kanzaki Nao başlangıçta salak gibi görünse de aslında bu kalbinin saf ve tertemiz olduğundan dolayıdır. Çabuk kandırılıyor ve her denilen yalana inanıyor. Bu seri biz insanların ne kadar acımasız ve yalancı olduğuna ve bu yalanlar sonucunda gittiğimiz yolun yol olmadığına bir işaret. 3 cisim problemi aklıma geldi. "Siz insanlar yalancısınız ve biz yalancılara asla güvenmeyiz", repliği aklıma geldi. Tam olarak öyle miydi hatırlamıyorum fakat verilen mesaj o yöndeydi. Lakin manga serisi bana hemen çabuk bitirildi gibime geldi. Son iyi bir son değildi yani olaylar hemen kapatıldı her şey son bölümde açıklandı. Hikaye ironik bir şekilde bitiyor. Oyunun amacı 'güven'di ve 'güven' sayesinde otoriteyi yıktılar. YANİ YALANI ANCAK GÜVEN İLE YOK EDEBİLİRSİN.
Korkmayın spoiler falan vermedim. Hikayede Nao'nun karakter gelişimi ve insanlara bakış açısı çok önemliydi. "Herkesin kazanacağı oyun, kimsenin kaybetmeyeceği bir gelecek." Cidden olay örgüsünü iyi anlatmasa da bence verilmek istenen mesaj çok netti. Son bölümde farklıklar var acaba dergi ve cilt basımından dolayı mı bilmiyorum ama sanırım cilt basımında olaylar daha detaylı bitiyor.
SPOİLER
"Güvenden birlik doğar."
Açıkçası kitaba serinin diğer kitapları sağolsun aşırı düşük beklentiyle başlamıştım. Yazarın aşk kavramı biraz farklı. Serinin diğer kitapları zaten komple 10 yaşındaki bir kız tarafından yazılmış gibiydi. Yine bu kitap da şaşırtmadı. Eğer ilişkilerde saygı ve sevgiyi öncelik yapıyorsanız bu kitabı da beğenmezsiniz. Fakat serinin diğer kitaplarına göre erkek karakter duygularını daha fazla hissettirebilmişti. Yani tabi ki duygusal bir aşk kitabı değil. Yine masum kız, tehlikeli erkek, gereksiz ayrılıklar ve inkardan oluşan bir kitaptı. Ama yazar böyle yazıyor genel olarak. Kendisine başarılı bir yazarlık hayatı diliyorum. (Kitap yazmayı bırakabilir bence.)
Sonuç olarak işte serinin diğer kitaplarına göre yine idare ediyordu. Hatta bir sürü beğendiğim sahne de oldu. Okunur mu? Okunur. Ama bence bu kitap yerine çok daha iyi kitaplar okuyabilirsinizz. Sevgi, saygı ve sevdiği kızı bütün dünyası yapan erkek karakterlerle kalınnn. (Bu seriden uzak durun.)
336 syf.
8/10 puan verdi
Layana zengin ve her şeyi en ince ayrıntısına kadar planlayan bir ailede doğmuştur. Bu durumdan gittikçe bunalır ve yaşadığı hayattan çıkıp yeniliklere gitmek ister. Bunu da bir şekilde başarır tabi, ve bu yeni ilk hayatında tek değildir yanında Brant'de vardır. Gittikleri tatilde her şey mükemmelken olaylar olur. Bakalım nasıl sonuçlanacak.
Su damlasından okyanus olan kardeşimiz.
Türkiye'de en çok önerilen kitaplardan biri.
Makamına hak ettiğini düşünüyorum.
İlk başta "Abartmayın, ne yükselttiniz kitabı?" demiştim. En sonunda "Tamam, kesinlikle okuyorum artık." dedirttiler.
Evet, minik Martin'imiz.
Bir bilgi birikimi olmayan Martin'imiz.
Ama sorun bakalım, Martin o zaman mutlu muydu?
Erkek karakterin kabızlığı hakkında khk
Herkesin seri de en sevdiği kitap, benim en sevmediğim kitap oldu. Gerçekten zorlanarak bitirdim. Özellikle Christian’ın kabız haraketleriyle mücadele etmek aşırı zordu. Sonlara doğru katlanamayacak noktaya geldim. Stella’yı kafaya takmış, bunu kabullenemiyor (ve bence kafaya takma olayı fazla korkunç) işte “o bir bulmaca çözersem bu iş bitecek” gibi deli saçması şeyler söyleyerek kendini avutuyor. (Açıkçası biri beni bu şekilde kafaya taksa ülke değiştirirdim.) KOSKOCA ADAM aşık olduğunu iş işten geçince anlıyor.
Twisted serisi başlı başına kocaman bir balon. Şöyleki; ilk başlarda Ana ablamız güzel başlıyor ama sonlara doğru sanki yazma istediğini kaybetmişte hadi kitap bitsin der gibi takılmış gibi. Bütün kitapları öyle ve AŞIRI UZUN. Şimdi günahına girmemeyeyim bazı kitaplarını okurken eğlendim yalan yok lakin işte uzunluğundan dolayı insan artık bitse de gitsek modunda oluyor. Böyle Romcom bir kitabın 500 küsür sayfa gibi bir şey olmasına gerek yok. (Bence)
Moliere&Cimri
Bu inceleme de spoiler verir miyim bilmiyorum yüksek olasılıkla gelir. Olay örgüsünde karakterlerin isimlerini unuttuğum için isim veremeyeceğim. Bir insan maksimum ne kadar cimri olabilir sorusunun cevabı. 1 günde okuyup bitirdiğim aşırı sürükleyici bir tiyatro eseri. Ama şunu söyleyebilirim hayatınızdaki tüm cimrileri unutun. Yeni bir cimri babamız var bu eserde. Babamız ve oğlu aynı kişiye aşık oluyorlar gözümde az bişey aşk-ı memnu canlandı olay örgüsünde ama öyle bişey olmadı. Cimri babanın kızı da aşık olunan kızın abisine aşık olmuş karşılıklı tabii. Konuya gelelim; babamız ve oğlu aynı kişiye aşık oluyorlar ve aşık olduğu kız oğlanı seviyor. Cimri babamız da bir çöpçatan tutuyor kızla aranı yapsın diye çöpçatan da babadan ne koparırsam kârıma diyerek türlü türlü bahaneler ve yalanlar uyduruyor karşılığında da her seferinde cimri babadan bir şeyler istiyor ama baba bunu geçiştirip gönderiyor. Sonucuna gelirsek eğer daha çok spoiler vermeden oğlanla kız, kızın abisiyle oğlanın kız kardeşi evleniyor. Ama cimri baba kızına hiçbir şekilde çeyiz vermiyor hatta üstüme kendisine mal mülk alıyor. Eğlenceli, yeri gelince cimriliği yüzünden sinirleneceğiniz, akıcı muhteşem bir eser okuyun okutturun 🩷
Hamlet'ten sonra okuduğum ikinci kitabı oldu reisin. Kuru Gürültü bir güldürü. İçinde çokça entrika, söz oyunu, zeka parıltıları ve laf sokmalar barındıran bir komedi oyunu.
Karakterine büyük sözler verdirip daha sonra sözlerini yedirmesi, bir maskeli balo dahilinde okurun gördüğü lakin karakterlerin göremediği yalanlar söyletmesi, karakterlerin birbirlerine komplolar kurması ve olay örgüsünü romantizm ve komedi ile bağlamasıyla çok şey öğrendim reisten. Selam ola.
·
Not rated
Sevgili Peşkov Horoşeye'nin yalanlarını yakalamasından hoşlanması beni şaşırttı ve dilimde söylenmeyi bekleyen sayısız yalan cümlenin vakti gelince anlaşılacağını bilmek hüzün verdi içime. Muhakkak ki Peşkov gibi çocuk olsaydım yalan söylemek de yakalanmak da hoşuma giderdi çünkü söylenip söylenmemesi hiçbir şeyi değiştirmeyecek yalanların
Serideki en sevdiğim kitap buydu. Her şeyi ile mükemmeldi. Yazarın kalemi seri ilerledikçe daha iyi olmuş ve son kitap ile zirveye taşındı resmen. Bu kitabı ilk andan beri çok merak ediyordum çünkü Stella çok sessiz sakin bir yapı da ama Christian tam tersi daha aktif bir yapıda. Bu ikilinin kimyasının nasıl olacağı tam bir muammaydı ama yazar o kadar güzel yazmış ki kitap favorilerimin arasına girdi. Karakterlerin gelişimi, olayların ilerleyişi, yakınlıkları, gizemlerin çözülmesi her şey olması gerektiği gibi ilerledi ve okurken bütün duyguları yaşadım resmen. İçinde sırların ve gizemlerinde olduğu güzel bir aşk ormanıydı. Sıkılmadan akıcı bir şekilde okuyabildim. Kesinlikle okunması gereken bir kitap. Serinin diğer kitaplarından da bildiğimiz gibi Christian’ın bir güvenlik şirketi var. Stella ise hem sosyal medya fenomeni hem de bir moda şirketinde çalışıyor. Stella ve arkadaşı ev ararken Christian’ın sahip olduğu sitedeki bir daireyi çok beğeniyorlar ama kirasına maaşlarının yetmeyeceğini düşünüyorlar. Christian bu gezi sırasında Stella’yı görüyor ve gözlerini alamıyor kirayı da daha uygun fiyat olarak belirliyor. Küçük bir spoi Christian aslında Stella’yı daha önce bir yerde görüyor ve aslında o zaman aşık olmaya ve sürekli Stella’yı düşünmeye başlıyor.
Kadın Ve Düşünceler
Kadın hareketinin belki de en net bir şekilde dile getirildiği ve bu alanda önemli kitaplardan biri olma özelliği taşıyan Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf’un kaleme aldığı, feminist yaklaşımın her ne kadar derinlerde irdelense de okumanın belki de en kolay olduğu kitapların başında yer almaktadır. Bu denli kolay okunup anlaşılmasının elbette
Sonunda o meşhur seri bitti..
Gerçekten sonunda diyerek bitirdim kitabı sanırım yazar da benim gibi bu seriden yılmış olacak ki son kitapta artık o kadar alelacele yazmış ki bitse de kurtulsam modundaymış gibi geldi.
Stella seri boyunca aslında merak ettiğim bir karakterdi çünkü diğer kızlar hakkında az buçuk bilgi sahibi olsak da Stella’ya dair hiçbir şey bilmiyorduk. Bu kitabı bir yandan da onu merak ettiğim için heyecanla okumaya başlamıştım ta ki yazar yine diğer kitaplarında olduğu gibi burda da karakteri inanılmaz sığ yazmıştı. Aslında bir noktada Stella’yı kendimle bağdaştırdım. Anksiyete ve aile bağları kendimle özdeşleştirdiğim şeyler oldu ama keşke kendi ayakları üzerinde durma serüvenini Christan’ın himayesi altına alındığında başlamasaydı. Ayrıca kitap çok fazla sayfa olmasına rağmen sonlarını yazar artık hadi hemen olsun da seriyi bitirelim şeklinde yazdığı için bir noktada koptuğumu hissettim. Sonda diğer karakterlerin de hayatlarında neler olduğunu hepimiz tahmin etsek de onlara da yer vermesi güzel olmuştu.
Herr neyse diyerek bu seriye sonunda veda ettiğim için mutluyum. Yabancı ve türk bookstagram hesaplarında inanılmaz övgüyle bahsedilmiş olmasına rağmen bana çok yüzeysel ve kadını çok fazla aşağılayan bir seri olarak geldi. Yine de reading slump’tan çıkmaya birebir seri o konuda hakkını yiyemeyiz.
Çoğu kişi sevmemiş ama ben sevdim.tatli sakin Bi hikayeydi beni rs çıkardı da hemen okununan kolay Bi kitaptı. Tavsiye ediyorum ben böyle tatlı hikayeleri hep sevmişimdir ve kesinlikle sizde seviyorsanız bu tam aradığınız kitap
Seriye başlamadan önce bu kitap o kadar çok övüldü o kadar çok ayılan bayılan oldu ki serinin en merak ettiğim kitabı bu olmuştu ancak ne varki kitabı her ne kadar çok sevsem, bayıla bayıla okusam da üçüncü kitap benim favorim olmaya devam edecek gibi görünüyor bilmiyorum belki de slow burn olduğundan böyle hissetmiş olabilirim.
Stella bir
(arkakapakyazısı)
“Onlar bir seri katili hapishaneye gönderdiklerinde on bir yaşındalardı. Kahramandılar... Ama yalancıydılar.
Chester kasabasında üç yakın arkadaş; Naomi, Olivia ve Cassidy yaz boyunca ormanda dolaşıp Tanrıça Oyunu adını verdikleri ritüellerin peşinden gider. Ama yaz, içlerinden biri saldırıya uğrayıp on yedi yerinden
·
Not rated
Bir aile apartmanı hayal edin. Baba, anne, gelinler ve oğullar. Bir çok farklı konuda her birinin ayrı ayrı düşüncelerini dinliyorsunuz. Bir karakterin konuşmasını okuduktan sonra " nasıl böyle düşünemedim? " diyorsunuz kendi kendinize. Baş karakterinizin adı Ethem. Eşi ve ailesi dolayısıyla mutsuz bir hayatı ve evliliği var. Ailede olan durumlar en çok onu etkilemiş seneler boyunca. Örneğin " sevgisizlik"... İnsan sevilmekten çok anlaşılmak ister fikrimce ki kitap da bunu doğruluyor zaten. Gün gelip ailedeki bütün yalanlar ortaya çıkınca tüm taşlar yerine oturuyor. Yalan hayatlar ve peşi sıra bilinmeyen bir çok şey gün yüzüne çıkıyor ailede. İşte tam da bu noktada baş karakterinizin hayatı güzelleşmeye başlıyor. Yazar bunu " Bizim evin içinde ne çok ses varmış meğerse, benim duymadığım. " cümlesi ile özetliyor kısaca kitabın son bölümlerinde. Karakterlerin tüm düşüncelerini gerekçeleriyle beraber çok net görüyorsunuz kitapta ve bu da size insanların düşünce ve davranışlarına farklı bir yönden yaklaşabilmeyi öğretiyor kısacası. Ek olarak söylemeden geçmek istemiyorum, kitabın en güzel sayfası 168. sayfa. Nedenini kitabı okuduğunuz zaman sizde göreceksiniz bence. Son olarak bugüne kadar okuduğum en iyi ruh tahlillerine sahip olduğunu söylemek istediğim bu kitabı herkese tavsiye ederim. Keyifli okumalar.
