“Henüz varoluşun trajedisinin ne olduğunu anlamış, bu konuda kesin bir yargıya varmış değilim.”
–Cesare Pavese
İtalyan edebiyatının önemli isimlerinden
Cesare Pavese, 1908 yılında Torino'da doğuyor. Küçük yaşlardan itibaren edebiyata ilgili olan Pavese, Torino Üniversitesi'nde edebiyat bölümünden mezun oluyor. Amerikan ve İngiliz edebiyatıyla
Oktay Akbal , gazeteci ve yazar. Servet-i Fünun gazetesinde sekreterlik yaparak başladı bu iki mesleğe de. Hikaye, roman, anı, günlük, gezi, inceleme, deneme ve köşe yazısı olmak üzere birçok anlatım türünde eser verdi. Elliden fazla eser kaleme aldı ve bu eserler birçok ödüle layık görüldü. Ama en çok öykücülüğü ile tanındı.
Beyoğlu Festival
》Dostoyevski'nin 1864 yılında Petersburg'da basılmış bir eseri. Ayrıca Sibirya sürgününden sonra yazdığı üçüncü eseri.
》Varoluşçuluğun ilk romanı olarak edebiyat dünyasında yerini almış ve bir çok ismi de etkilemiş.
》Kitap iki bölümden oluşuyor:
》1.bölümde; karakterimiz "Ben hasta bir insanım." cümlesiyle başlayarak bize
Şiir, her zaman için barışın bir parçası olmuştur. Şair, barıştan doğar.
Tıpkı ekmeğin undan doğması gibi. Katiller, onu yakmak, öldürmek ve parçalamak için şairi arar.
Hüzünlü bir parkın ağaçları arasında, katilin biri,
Aleksandr Puşkin ’i yaralayarak ölümüne sebep olmuştu.
Çılgın atlılar,
''İnsan zihni için, üst üste yaşanan olayların duyguları ayağa kaldırmasının ardından gelerek, ruhu hem ümitten, hem de korkudan azade kılan eylemsizlik ve kesinliğin mutlak sükûnetinden daha acı verici şey yoktur.''*
William Godwin ve Mary Wollstonecraft'ın kızı ‘’Mary Wollstonecraft Godwin’’, 30 Ağustos 1792’de
Efendim hikayemiz bir matruşka gibi içten içe çıkıyor ama en nihayetinde bir ümitsizlik romanıyla karşımıza gelecek ki o romanın aslında o hikayenin ana karakteri Raif Efendi.
Raif Efendi’nin başından geçen garip ve ümitsizlik aşısıyla dolu olan hikayesi başta birkaç argümanla merak uyandırılmaya gayret ediyor. Ama o gayretlerin hiçbiri sonuç
Edebiyat'ın Tanrısı'nı diliyle perişan etmiş Cemil Meriç. Okurken Balzac mı okudum, Şemsettin Sami bana bir Balzac romanı mı anlattı anlayamadım. Çok heveslenmiştim bu kitabı okumak için. Bence İletişim yayınlarının yerli ve eski kitaplara hainliği bu kitaplar, Cemil Meriç kitapları dahil. Cemil Meriç'in Balzac hayranlığından Fransızca öğrendiğini
Felsefe okumayı seviyorsanız, düşünceler denizinde zaman zaman “bulantı” seviyesinde tiksinti yaşamaktan korkmuyorsanız siz de bu kitabı beğenerek okuyacaksınız.
Kitapta bir olay örgüsünden ziyade düşünceler, fikirler var. Tabi ki başka karakterlerden, birtakım olaylardan bahsediliyor ama kitabın özü fikirler, düşünceler üzerine.
Varoluşsal
Hepimizin okuma serüveninde bazı kitaplar zirvededir. Bu tanımlama farklı sınıflamalarla çeşitli şekiller alabilir ama Tatar Çölü, altı yıldır benim zirvemde tekti, ona en yakın İklimler vardı. Fakat artık Tatar Çölü zirvede yalnız diyemem; yanında Zamanımızın Bir Kahramanı var!
Rus Edebiyatı
Rus edebiyatı okumalarıma devamlılığı fazla bozmadan
Varoluşçuluk, Romantizm, Rasyonel Egoizm, Özgür İrade, …
Bölüm 1: Yeraltı
Bölüm 1'in başlığına bir dipnot, romanda adı hiç geçmeyen ama edebiyat geleneğinde bu tabirle tanınan Yeraltı Adamını tanıtılıyor. Yazar, bu adamın kurgusal olduğunu, ancak Rus toplumunda toplumun oluşma veya örgütlenme biçimi nedeniyle var olması gerektiğini
Koleksiyoncu bir kelebek koleksiyoncusu ile kaçırdığı bir resim öğrencisi arasındaki ilişkiyi her açıdan anlatan bir kitap.Yazar,kitabı yazarken Bartok’un Mavi Sakal’ın Sarayı operasından ve Londralı genç bir adamın bir genç kızı savaştan kalma bir sığınağa hapsettiği gerçek bir öyküden esinlenerek yazılmış.Sınıf ayrılıklarını gerçekten harika bir şekilde anlatmıştı. Ferdinand isimli sosyopat karakterimiz, Miranda isimli sanat öğrencisi görür, beğenir.Onu kafasında ilahlaştırmıştır.Sonra üstüne bir de zengin olunca tamam artık bu kız benim olacak, istediği her şeyi verebilirim diye düşünür.Ve kızı tutsak olarak evine alır ve ondan sonra hikayemiz başlar.
Dört bölümden oluşan kitabın ilk bölümü favorimdi çünkü Ferdinand’ın bakış açısından anlatılıyordu.Nedendir bilmem, psikopat sayılan insanların beynine girebilmeyi merak etmişidir hep:D Sonrasında ise Miranda’nın günlüğü şeklinde, onun bakış açısından ikinci bölüm anlatılıyor.Bu da ilk bölüm olduğu kadar ilgi çekiciydi.G.P. diye kendinden çok büyük bir adamdan etkilenmiş, onun kurallarını kendi kuralları gibi benimsemiş, ona olan düşkünlüğünü anlatıyor.Son bölümümüzde finaldi.Ah beni şok etti ama oacağı buydu dedim
Yalnız sizi uyarmam lazım; mutlu sonla biten bir kitap değil bu. Sonunda bayağı sarsılıyor ve yıkılıyorsunuz hatta. Bunu bilerek okumanız iyi olur diye düşünüyorum
Beni tedirgin eden bir kitaptı. Gerildim ve her an bir şey yapacak diye bekledim.
Yaşça büyük bir adam kendinden 20 yaş küçük bir kıza aşık oluyor kendince. Taciz tecavüz yok ama bilmiyorum çok tedirgin etti beni. Kitap bu adamın günlüğü gibi. Ama yazarın diğer kitapları daha can alıcı bence.
Deliye en iyi yanıt sessizliktir. Yanıt olan her söz deliden sana sıçrar. Hakarete hakaretle karşılık vermek, aleve kütük atmak gibidir, ama onu suçlayanı sükûnetle karşılayan insan bu yaptığıyla çoktan yenmiş olur onu.
Bir keresinde, Hazreti Muhammed ile Hazreti Ali, Ali'nin ona hakaret ettiğini söyleyip kabalık yapan bir adamla karşılaşmıştı. Ali buna uzun süre sabırla ve sessizce katlandı ama sonra kendini tutamayıp hakarete hakaretle yanıt verdi. O zaman Muhammed yürüyüp gitti, bu ikisini tartışmalarıyla baş başa bıraktı. Koşup da Muhammed'in yanına yetişen Ali, gücenmiş bir halde sordu ona: Neden beni bu küstah adamın hakaretleri karşısında yalnız bıraktın? Muhammed yanıt verdi: Bu adam sana hakaret ettiği zaman sen sustun, ben de senin etrafında on melek gördüm, hepsi de ona yanıt veriyordu. Ne zaman ki sen adama hakaretle yanıt vermeye başladın, melekler bıraktı seni, ben de yoluma devam ettim.
Müslüman Meseli