Sevgili Leyla, Nettin anam? İşin gücün nicedir? Gene astın beni bu sıralar. Ben de sıkmağa başladım ya. Elimde değil. Sensiz tadı yok evrenimin. Bütün günlerimi hemen hemen seninle konuşarak geçiriyorum. Bir yargıya mı varıcam, sana danışıyorum. Çok güzel bir şey bu. Yaşamamı anlamlı kılan bu. Herhal o azizler, evliyalar, İsalar da Tanrılarıyla böyle konuşurdu. Bir tertemiz sükun, riyadan,zulümden, içsel murdarlıktan bir uzaklık...Bu yüzden mi ne? Çok tehlikeli konularda bile bazılarının zorunlu saydığı tedbirli dövüşü hor görüyorum. Beni o orta çağ yiğitlerine götürüyorsun. Forumu okudun mu bilmem. Tabii senin düşünlerin kesin bir önemde benim için. Sana güvenmediğim hiçbir konu yok! O hayın zekana anlatamayacağım bir hayranlık duyuyorum. Ben megaloman sanılacak kadar kendimi bir şeyler sanırdım oysa. Biraz da şımartılmadığım değil! Oysa senin o çırılçıplak meseleleri ortaya koyuşunla benim terletici uğraşım nispetlenemez bile. Seninki bir deli uçan su, hatta bir Niagara. Benimkiyse şu bizim Allahlık terkos musluklarından herhangi biri! Müthiş özledim seni. Apışıp kaldığım da bu. Yahu ben ömrümde hiçbir kavram üzerinde yarım saatten fazla uğraşmadım. Ya hep kolay işler çattı bana, ya da her nasılsa söktürdüm işte. Ama şimdi. Dünyanın en tükenmez mutluluğundayım. Ne yana dönsem sen. Elimi neye uzatsam yalnız değilim. Yazıver canım, yazıver bana.
İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Unutulmuş gibiyim ben. Ve insan bir bakıma unutulmuş gibidir Bilmem ki, nasıl anlatmalı yalnız bile değilim.
Sayfa 330Kitabı okudu
Reklam
Ancak yakınlık duygusuyla çarpar yüreğim,..
Hiçbir zaman, sandığım gibi değilim. Kendim sandığım varlık bile durmadan değişiyor . öyle ki, çoğu zaman, ben bir­leştirmesem, sabahki varlığım akşamki varlığımı tanımayacak. Hiçbir şey benim kadar farklı olamaz benden. Ancak bazı bazı, yalnızken görünür derinlik gözlerime, ancak o zaman köklü bir sürekliliğe ulaşırım; ama o zaman da yaşamım ağır­laşıyormuş, duruyormuş, varlığım sona erecekmiş gibime ge­lir . Ancak yakınlık duygusuyla çarpar yüreğim, ancak başka­sıyla yaşarım; . . Ah! Ne erdemlerle, ne kusursuzluklarla süslemişim onu ! Şu içtenlik sorunu ne sinirlendirici: İçtenlik! Bu konuya geldim mi yalnız onun içtenliğini düşünüyorum. Kendime yö­neldiğim zaman sözcüğün anlamını bile kavrayamaz oluyo­rum. Hiçbir zaman, sandığım gibi değilim. Kendim sandığım varlık bile durmadan değişiyor . öyle ki, çoğu zaman, ben bir­leştirmesem, sabahki varlığım akşamki varlığımı tanımayacak. Hiçbir şey benim kadar farklı olamaz benden. Ancak bazı bazı, yalnızken görünür derinlik gözlerime, ancak o zaman köklü bir sürekliliğe ulaşırım; ama o zaman da yaşamım ağır­laşıyormuş, duruyormuş, varlığım sona erecekmiş gibime ge­lir . Ancak yakınlık duygusuyla çarpar yüreğim, ancak başka­sıyla yaşarım; başkasının yerine geçmekle, birleşmeyle yaşa­rım hatta; hiçbir zaman da bir başkası olmak için kendimden sıyrıldığım zamanki kadar yoğun ve güçlü yaşadığımı duy­mam. Kökten kopmanın bu bencilliği aykırı gücü o kadar faz­ladır ki- iyelik, bunun sonucu olarak da sorumluluk duygumu eritir. Böyle bir yaratık, evlenilebilecek bir yaratık değildir. Bunu nasıl anlatmalı ... .
Bilmem ki, nasıl anlatmalı, yalnız bile değilim. Belki de yalnızlıktan Daha fazla bir şey bu. Unuttum ben kendimi de Stepan.
Sayfa 330 - Yapı Kredi Yayınları, 7. Baskı, Şubat 2011.Kitabı okudu
eiji'nin mektubu...
ash seni görmediğim ve nasıl olduğunu bilmediğim için endişeliyim. daha önce bana "farklı dünyalarda yaşıyoruz" demiştin. ama bu doğru mu emin değilim. farklı ülkelerdeniz, ten ve göz renklerimiz farklı. ne olmuş yani? biz dostuz yetmez mi? başka neye ihtiyacımız var ki? amerika'ya geldiğim için çok muyluyum. burada bir sürü arkadaş edindim. hepsinden de öte... seni tanıdım, ash. defalarca bana, senden korkuyor muyum diye sordun. ama asla senden korkmadım. tanıştığımızdan beri bir kere bile. aslında hep, benden çok daha üzgün olduğunu hissettim. ruhun acı çekiyor gibiydi. benden daha akıllı, daha olgun ve daha güçlü olduğunu biliyorum. ama yine de... hep seni korumak istedim. şaka gibi, değil mi? ama seni neyden koruyacaktım? seni geleceğinden korumak istedim. çünkü kadersizliğin seni perişan ediyordu. bir gün bana, hemingway'ın kitabındaki leopardan bahsetmiştin, hatırlıyor musun? hani şu dağın zirvesinde ölen... ama asla aşağıya inemeyeceğini bilen... ama senin bir leopar olmadığını ve geleceğini değiltirebileceğini söylemiştim. bu doğru ash, kaderini değiştirebilirsin. yalnız değilsin, ash. ben senin yanındayım. ruhum hep seninle. sayonara amerika... sayonara new york... ama sana "sayonara" demeyeceğim, ash. çünkü bu bir elveda değil. bir gün birbirimizi tekrar göreceğimizi biliyorum. sen benim en iyi arkadaşımsın, ash.
Hikmet, 'Şiirimle yalnız kendimle ya da başka ozanlarla değil, herkesle, istisnasız herkesle, yaşamlarının çeşitli devrelerini yaşayan bu çeşitli ruhsal durumlar içinde bulunan herkesle konuşmak amacını güdüyorum. Şiirlerimin, savaşan ihtilalcilere olduğu kadar sevgilisini düşünen sevdalılara, hayata küsenlere olduğu kadar hayata sımsıkı bağlı olanlara, okuyup yazma bilmeyen köylülere olduğu kadar kafaları bilgi dolu aydınlara da yararlı olmasını istiyorum. Herkese hitap edebilmeyi istiyorum. Çünkü benim şiirim insanlarla konuşmaktan ibarettir. Biçim bakımından da titiz değilim. Gençken Doğu şiirinin biçimine karşı savaşmıştım. Sonraları rübailerin bile bazen işe yarayabileceğini, halk türkülerinin nakaratları gibi, serbest vezin gibi klasiklerin uyumu gibi ya da yeni şiirlerin kesik ritmi gibi kullanılabileceğini anladım. Titizlendiğim husus, herkesin anlayabileceği bir dille, halk deyimleri ile konuşulan dille şiir yazabilmektir,' der.
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.