“…bazılarının yalnızlığı bir şehir kadar kalabalıktı."
"Peki. Aslında Max'm ölümü 24 Şubat günü olacaktı. Black SeaMotel'de soğuktan ölecekti. Her şey buna göre ayarlanmıştı. Ben de bu yüzden oradaydım."Ne diyeceğimi bilemeden bakıyordum. O da bir süre gözlerime baktı, sonra devam etti. "Biliyorsun, Nadia da bir 24 Şubat günü öldü.Karısının yaşamadığı bu dünyadaki yalnızlığı artık Max'a dayanılmaz geliyordu.Benim işim çok kolay olacaktı." "Eee?" "Ama sen planı bozdun. Onu ısıtarak hayata geri döndürdün. Ölmekte olan gövdesi, yıllar sonra aşkı hatırladı. Aşkla ölüm birbirinin düşmanıdır." "Sen" dedim, "Semerkant'ta ölen vezirin hikâyesini mi anlatıyorsun bana? Hani Azrail'le randevusu olan?" "Hayır, ben hikâye anlatmam, hikâyeler senin kafanın içinde." "Dur bir dakika" dedim. "O zaman sen de hikâyenin bir parçasısın. Sen de kafamın içindesin." "işte şimdi anladın" dedi Azrail. "Kalbin tam olarak hikâye anlatmaya hazır!" "Elveda Max, elveda Nadia" dedim. Onların başına gelenleri anlatmaya karar verdim. Çünkü ancak hikâyesi anlatılan insanlar var oluyordu.
Reklam
bazılarının yalnızlığı bir şehir kadar kalabalıktı.
Bâzılarının yalnızlığı bir şehir kadar kalabalıktı
Bâzılarının yalnızlığı bir şehir kadar kalabalıktı.
bu yalnızlığı içinde de dünya nimetlerinden feregat eden birinin umursamazlığıyla, içine kapanık bir filozof yapmıştı.
Sayfa 15 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
28 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.