Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sen bayramlar kadar Canlı ve güzelsin Bazen yanık bir türkü Bazen gazelsin Can masmavi bir göldür Yürek bir kırmızı güldür seninle istesen de istemesen de Koparamazsın ki
Biten her kitabın ardından yetim kalır ruhum, Kitap bitti mi kahve de biter Eski radyonun içinde çalıp duran şarkılar da Kamala Siddartha'nın kucağına düşüp, ölür Gregor Samsa rutubetli bir duvar dibine Raif Efendi'nin gözleri boş sokaktadır. Yürek palazlanır buhurla beraber Aşk içimde seksek oynar dışımda saklambaç Etime kaynamış tutkudur, Sfenks...
Reklam
Sabrın çalkalanıp taştığı sulardadır Çığlıklarla parçalanmış uykularda Buruşturulup atılmış aşklarda Ve çalınmış mutluluklardadır Ses ile yürek Büyük rüzgârların o yanık şarkısı Hâlâ yükselir içimizden dağılır Coşkunun doruklarında sürer yankısıİlk kurban adanırken bir nehire Korkunun ilk nişanında başlamıştır Gözyaşının ilk damlasından kalma Yaslı baharlarla gelmiştir bugüne Kanla..
Bu kadar geniş alana yayılmış vaziyette parçalanmış insan eti ve kopmuş insan uzvuna (organ) bakıp, et ve yanık kokusuna karışan feryat ve inilti seslerini duyunca insan evvelâ sersemliyor. Kulakları uğulduyor, gözleri kararıyor. Donup kalıyor. Şuurunu (bilinç) kaybediyor. Kendine gelince de insanlığından utanıyor. Ve o aradaki zamanda ne olduğunu asla hatırlamıyor. Bunu takiben intikam hisleriyle yanıp kavruluyor. Bu yangın insanın aklını başından alacak kadar kuvvetli, bu yangın insanın vücudunu sarsacak kadar müşahhastır (somut). İntikam yangını çok acıtır valideciğim. İnsan o an cinnet geçirmenin hududunda için için ağlayarak bekler. O an, insanın tıpkı doğduğu ve öldüğü an kadar yalnız olduğu andır. Sonra ya cinnet geçirir, ya da kurtulur. Çünkü insanın insana ettiği zulmün en büyüğünü gören yürek o an iflas etmiştir. Ümidin bittiği andır o an. Ve insan bu manzarayı gördükten sonra bir daha aynı insan olamayacağını çok iyi anlamıştır.
Sayfa 121 - Everest Yayınları (1. Basım)Kitabı okudu
Ana-Beyit mezarlığının bir efsanesi, Juan-Juanlar’ın bozkırı işgal ettikleri çağlara dayanan bir hikâyesi vardı: Sarı-Özek’i işgal eden Juan-Juanlar tutsaklara korkunç işkenceler yaparlarmış. Bazen de onları komşu ülkelere köle olarak satarlarmış. Satılanlar şanslı sayılırmış, çünkü bunlar bazen bir fırsatını bulup kaçar, ülkelerine dönerek
Sayfa 142 - Ötüken
Sabrın çalkalanıp taştığı sulardadır Çığlıklarla parçalanmış uykularda Buruşturulup atılmış aşklarda Ve çalınmış mutluluklardadır Ses ile yürek Büyük rüzgarların o yanık şarkısı Hala yükselir içimizden dağılır Coşkunun doruklarında sürer yankısı
Reklam
Selam
İçim yine sevinçlerle dolup yanıyor, Ruhum sanki deniz olmuş dalgalanıyor, Uzak uzak ülkelerden döndüm seferden, Yaralarım ağır, fakat mestim zaferden. Zafer ümit kaynağının bir çeşmesidir. Zafer birçok gönüllerin birleşmesidir. Gönülleri birleşenler ölsede bir gün Gök kubbede kalacaktır seslerinden ün. Gönülleri birleşenler! Selam
Marienband Ağıtı
Artık ne bekleyebilirim, Yeniden buluşsam da o gonca çiçekten? Cennet ve cehennem seni bekliyor Duygular kararsızlık dalgalarında sarsılırken, Bitsin bu kuşkular artık! İşte gök kapında Kaldırıyor yerden seni kollarıyla İşte cennete kabul edildin, keşke Değer olsaydın sonsuz güzel hayata Artık ne istek, ne umut, ne tutku kaldı Burasıydı
293 öğeden 281 ile 290 arasındakiler gösteriliyor.