Bugün bana iyi misin sorusundan sonra "cidden iyi misin?" Şeklinde bi soru daha aldım. Afalladım. Birkaç saniye telefonun bağlanmasını beklermiş gibi içimdeki bana ulaşmaya çalıştım. Cidden iyi olup olamayacağımı bilemeyecek kadar sağır mıydım kendime diye durup bir düşündüm. Sonra gerçek dünyaya dönerek, iyiyimdir ben ya niye iyi olmayayım ki dedim. Çünkü biz her zaman iyiyizdir. Bize her zaman iyi olmak öğretilmiştir. Peki nerden geliyor bu iyi hal? İyi olmamamıza sebep olan şeyler; uçup gidebilir mi ki sizce? Yoksa çok başarılı bir baskı makinesiyle anlık dümdüz edilmiş ve zamanla ortaya çıkıp, iyi hali bozmayı mı bekliyor birşeyler?
Bir yaranın acısı dinse de hatırası kalıyor bence. Bir kalp yarası kapansa da sızısı geçmiyor. Bu yüzdendir galiba dayanıp dayanıp en ufak şeylere ağlayışımız. Yaralar kapanıyor, acılar geçiyor yeni bir gün doğuyor ve biz unutuyoruz. Kesinlikle bazı şeyleri unuttuğumuzu zannediyoruz. Gözlerimizin dalmasına, yutkunmamıza sebep olan şeyleri bastıramazken bile unuttuğumuzu zannetmek istiyoruz. Ve içimizde tüm bunlar olurken tabiki hayat devam ediyor. Ev, okul, İş, aile, arkadaşlar, akrabalar... Bunları da geçiyoruz ertesi gün etmeyi başarıyoruz da kendimizden geçemiyoruz. İnsan en zor sınavı kendisi ile veriyor galiba; yanlız kaldığı her anda, başını yastığa koyduğu her karanlıkta.