Mılay Xori, (Yaşlı Bilge) atının yularından tutmuş, yokuş aşağı dereye doğru iniyordu. Kafasında onlarca soru, binlerce yıllık yük vardı. Olayları yeni baştan yaşarken, ilk kehaneti düşündü. "Doğru nerede, neden doğruya ulaşamadım? Bu nasıl bir imtihandır ki hiç doğru cevabı yoktur? Eğer doğru cevabı yoksa, bu imtihan neden yapılmıştır?" Yaşadığı zaman dilimini düşündü. Bu halayı çok iyi biliyordu ve çok da ahenkli oynuyordu ama her seferinde yanlış ezgide oynamayı deniyordu. Bugün oynanacak olan barış halayında her notanın anlamını ve ayaklarının buna uyumunu düşündü! Hiç şüphesiz, binlerce yıllık birikim ve atalarının "yola" tuttuğu ışık ile yine oyunu doğru oynayacaktı ama ezgi ölüme ait olacaktı. Yaşlı Bilge'nin bedeni, kartalın pençesinde güneşe yükselen yılandan farklı değildi. Ruhunu yokladı bir kez daha, bu virane bedende mi, kartalda mı, yılanda mı tutukluydu? Evrenin varoluşundan önceydi belki de bu tutsaklık hikayesi. Bir maddeden diğerine sürgünü yaşarken, özgürlüğe yani hakikate kavuşacağı cevabı beklemek! Belki de yaşamın anlamı buydu… Kim bilir? (Tanıtım Bülteninden)
puslu yayınevi 5. baskıKitabı okudu
Yaşam
Yaşarken başımızdan hiçbir şey geçmez. Dekorlar değişir, kişiler girer çıkar yalnız. Başlangıçlar da yoktur; günler anlamsız bir biçimde birbirine eklenir durur; sonu gelmez, tekdüze bir ekleniştir bu.
Reklam
Wolfram Alpha
WolframAlpha Türkiye'de bilen kaç kişi vardır, emin değilim. Fakat çok fazla olmadığını söylemek de sanırım yanlış bir tahmin olmayacaktır. Hem interneti kullanma biçimimiz, hem İngilizce seviyemiz bu tarz şeylerden haberimiz olmasını engelliyor. Bugün neredeyse herkesin cebinde olan Siri'nin hayalinin bile olmadığı, hatta akıllı telefonların
KİRLİ SORU (Behçet Necatigil anısına) Benim oralarda hiçbir işim yoktu Şeytana uydum, Aç ahtapotlar kaynaşırken dipte Kaypak kalabalıkta sürükleniyordum. İnce yüzünüzde üzgünce bir bakış Birden sizi gördüm, Açtı arı doruklarda bir safran Durdum. İlk sevgili güldü yitik anılardan Mutsuz, yalnız Sessiz kınamanızı, utançlarda küçülmüş Aldım, geri döndüm. Gelsem, Siz yine orada mısınız? Behçet NECATİGİL
Bir gün bütün değer yargıları değişecek ve yargılananlar yargıç, eziyet edenler de suçlu sandalyesine oturacaklardır ve onlar o kadar utanacaklardır, o kadar utanacaklardır ki utançlarının ve suçlarının ağırlığı yüzünden ayağa kalkamayacaklardır. O zaman, akıllı ya da akılsız bütün ezilenler, yani bizim caddedeki insanların çoğu, yani öcü geliyor
Sayfa 222,223,224,225,226
İstanbul öyle bir yüce şehirdir ki, iki Kabe'yi birlemiştir. İstanbul'dan Kabe'ye doğru namaz kılmaya durduğunda Mescid-i Aksa'dan geçiyor yol ve bu ikisini aynı anda "ilki ve sonu" kıble edinebilmek yalnız İstanbul'un vazifesidir. Allah bunun idrakini de bize nasip etsin inşallah.
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.