Çok şeyimi çaldılar. Dedemden yadigar roskof saatimi, pasaportumu, yalnızlığımı, özgürlüğümü...
Hiç birini bulamadı Michael Jackson'ı se- ven, beni sevmeyen polis.
İnsanlar bundan sonra bana dönseler de, beni bulamayacaklardı. Onlarla ilişkilerim, bana aşıladıkları beğenmezlik yüzünden hem anlamsız, hem de benim için bir yük olacaktı; yalnızlığımda onlarla birlikte yaşamakta bulamayacağım bir mutluluk buluyorum; insanlar, toplum yaşamının bütün zevkini yüreğimden kopardılar. Artık bu yaşta o zevki duyamam; iş işten geçti. Bundan böyle iyilik de kötülük de etseler, onlardan gelen her şeye karşı ilgisizim; ne yaparlarsa yapsınlar, karşıtlarım benim için bir şey yapamazlar.
Hayır, hayır Artik o genç insanın korkutucu arayışı içinde değilim. Ne ya- şantıları, ne de insan sıcaklığını arıyorum. Bugün, hem insan sicaklığını, hem de sevgiyi yalnız kendi içimde taşıyorum. Ya- ni sevgisizim. Ve soğuk. Kent resimlerini kendimle taşıyorum. Bütün yolculuklarımın, yolculuklardan oluşan yaşamımın bütün tün insan resimlerini. Ya da sürekli kalışımın Ardımda, ne ya- insan sevgisine dönüştü. Ve ben orada duruyorum. Duyguların şayan, ne de ölen insan sevgisiyle Tüm yaşantılarım genel bir ları gibi bir sevgi. Birdenbire sağnakla da boşalabilir Hafif bir genelliğinde Başka hiçbir şey. Soyut, genel, duygusal, yaz bulut- esintiyle de yitebilir Sağnak da benim. Esintiler de. Ve ardından güneş çıkınca, gökyüzü bulutsuz olunca, o zaman kentlerle, tren raylarıyla, toprak yollarla, bozkırla, denizlerle, gecelerle, sabah- larla, insan gövdeleriyle, yalnızlığımla bağlantılı anıların ne acı verici, ne de mutlu kılıcı duygularını taşıyacağım Bomboş var olacağım. Kendi doluluğumun boşluğunda
Yalnızlıkla beslenen biriydim; yalnızlığımı alırsanız yemeğimi ve suyumu almış kadar olursunuz. Yalnız kalamadığım her gün gücümden bir şeyler alıp götürür. Bununla övünmüyorum ama önemliydi benim için. Odanın karanlığı güneşti bana.