Beynine ağrılar girene kadar düşünmesine rağmen bir türlü anlayamadığı asıl şeyse, iletişim teknolojilerinin resmen katlanarak gelişmesine, ilerlemeden ilerlemeye koşmasına rağmen, diğer bir iletişimin, yani gerçek, seninle benim aramdaki, sizinle
bizim aramızdaki gibi bir iletişimin böylesine karmaşık bir çıkmaz sokaklar ve sahte caddeler ağına mahkum olması, olayları ifade etme konusunda da, gizleme konusunda da böylesine sinsi olmasıydı. Tertuliano Maximo Afonso ağaç olup olmamayı pek umursamıyordu, zaten istese de ağaç olamayacaktı, yaşamı boyunca, yaşamış ve yaşayacak olan tüm insanlar gibi, bitkisel canlıların üstün deneyimlerini asla tadamayacaktı. Üstün, veya en azından biz öyle sanıyoruz, çünkü şimdiye dek kimse bir meşe ağacının otobiyografisini veya anılarını okumuş değil. Öyleyse bırakalım Tertuliano Maximo Afonso ait olduğu dünyanın, doğal ve yapay her türlü şekilde bağnnıp kurumlanan adam ve kadınlarla dolu bu dünyanın dertleriyle uğraşsın, ve
ağaçlar alemini rahat bıraksın, onların başı zaten fitopatolojik hastalıklarla, elektrikli testerelerle ve orman yangınlarıyla fazlasıyla dertte.
Beyazların hiçbir tapınma evinde bu kadar dini
duygulanım ve adap görmedim. " Ve bu adanmış nazik peyotistlerin
ne yaşadıklarını sorabiliriz? Ortalama bir pazar
günü kilisecisini doksan dakikalık sıkıntıya rağmen elinde
tutan ılımlı erdem değil. Yaratıcı ve Kurtarıcı, Hakim ve
Rahatlatıcı gibi düşüncelerin esinlediği, dindarı canlandıran
yüksek duygular da değil. Bu Yerli Amerikalılar için
dini deneyim daha çok doğrudan ve aydınlatıcı, daha anlık
ve daha az yapay, bilinçli aklın ev yapımı bir ürünü değil.
Bazen (Dr. Slotkin'in topladığı raporlara göre) hayal görürler.
lsa olabilir. Bazen Büyük Ruhun sesini duyarlar. Bazen
Tanrının varlığının farkına varırlar ve Tanrının dediğini
yapacaklarsa düzeltmeleri gereken kişisel eksikliklerini görürler.
Öte Dünyadan giden kapıların bu kimyasal açılımların
pratik sonuçları tamamen iyi görünmektedir. Dr.
Slotkin'in raporlarına göre alışmış Peyotistler genelde daha
üretken, daha ılımlı (çoğu alkolden tamamen uzak durur)
ve Peyotist olmayanlardan daha barışçıdırlar. Bu kadar tatmin
meyveleri olan bir ağaç mundar diye elinin tersiyle itilemez.
Lamarck kuramı nedir?
Lamarck'ın evrim kuramını ana çizgileriyle şöyle belirtebiliriz:
(1) Uzun çağlar alan evrim sürecinde karmaşık organizmalar basit canlılardan türemiştir.
(2) Evrim sürecinde canlılar yaşam çevreleriyle uyum kurmuş, değişen çevre koşullarına göre yeni biçimler almışlardır. Aynı türden değişik formların ortaya çıkmasına
Japon toplumunun kadınlara yaklaşımının bonsai (minyatür ağaç) yetiştirmeye benzediğini düşünüyorsunuz; kadınların yeteneklerini, kişiliklerini, duygu ve beklentilerini yavaş yavaş budayarak onları yapay ama sevimli bir şekle sokuyorlar.