Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir ağaç olsaydın
Sen bir ağaç olsaydın meyvesi tükenmeyen bir ağaç olurdun. Kendinden sonra gelen tüm insanları bilgeliğin, paylaşımcılığın ve erdeminle doyururdun.
I Bu insanlar dev midir  Yatak görmemiş gövde midir bir yara açar boyunlarında  Kolkola durup bağırdıklarında
Reklam
"Sen bir ağaç olsaydın" diye başladı. "Meyvesi tükenmeyen bir ağaç olurdun. Kendinden sonra gelen tüm insanları bilgeliğin, paylaşımcılığın ve erdeminle doyururdu .
Mesela meyvesi bol olan ağaçların başı yere eğiktir. Ama bir ağacın üzerinde meyve az ise o ağaç daha dik durur. Tıpkı bunun gibi, maddi ya da manevi alanda dolu olan insanlar, birikimlerinin tezahürü olarak mütevazıdırlar. Ayrıca kendi iç dünyalarıyla ebedi bir sulh imzaladıklarından yapay bir büyüklenmeye tenezzül etmezler.
Çocuklarımız, "ağaç" kelimesini sadece kitaplarda görebilir hâle geldi. Belki de şehir merkezine birkaç yapay ağaç kondurabiliriz, en azından hatırlarız neye benzediğini.
Sayfa 33
Beni bu zamanlarda en çok korkutanın ne olduğunu bilmek ister misin? “Yayılmakta olan sınırsız, mutlak kudret duygusudur. İnsanoğlu her şeyi yapabileceğine inanmıştır çünkü yapay bir dünyada yaşamaktadır, kendi elleriyle oluşturduğu bu dünyaya bütünüyle egemen olabileceğini zanneder. Ama benim gibi ağaç yetiştiren, bitkilerle ilgilenen biri böyle olmadığını bilir."
Reklam
Güzel yapmak, güzel eylemek, güzel yürümek, güzel giyinmek, güzel yemek, güzel konuşmak en belirgin vasıflarıydı. Bu vasıflar, yapay, yakıştırılmış, eğreti durmuyordu onda. Bir zevkiselim hâlini, bir cemal duruşunu, bir tabiiliği ifade ediyordu. Güzellik duygusu onun her hâline yansıyordu. Arkadașlığı güzeldi. Yazdıkları güzeldi. Yüzü güzeldi. Hüznü ve yalnızliğı ve sükûtu bile çok yakışırdı ona. Bu güzellik hassasiyeti ve dikkati onu ihsanın özüne, merkezine yaklaştırıyordu. Yani Allah'ı görüyormuşçasına yaşama inceliğine. Çünkü biliyordu, Efendimiz buyurmuştu ki "Sen O'nu görmüyorsan da O seni görüyor." Dolayısıyla her an O'nunla birlikte olma şuuru onu, bütün yapıp ettiklerini en güzel șekilde yapma rikkatine götürüyordu. Hayatı seviyordu. Varlığa muhabbetle bağlıydı. "Ay dehşet, göğe bakın." diyordu. Bir çiçeği, bir böceği, bir ağaç, bir çocuğu (en çok da bir çocuğu), bir kediyi hayranlıkla izleyebiliyordu. Etrafını heyecanla, çoğu zaman dışarıya taşmayan bir iç coşkusuyla seyrederdi. Bundan dolayı aynı yolu sıkılmadan defalarca yürüyebilir, aynı sokaktan yüz defa geçebilirdi. Yaratılmış olana duyduğu bu yüksek muhabbeti de her diri tuttuğu hayreti sayesinde koruyabiliyordu.
gecenin,  rayların, gözlerin şerrinden ona sığındım. olmadık yerde insanın canı tutar uzakları çeker diye korktum uzaklardan ona sığındım. şehrin karanlık bir ağzı var, kaldırımlar boyunca evleri, otomobilleri, kafeleri, yapay çiçekleri çiğneyip tüküren ağzı beni de çiğner tükürür dedim ona sığındım. o kadar çok sığındım ki bir ağaç kavuğunu andıran dalgınlığından başını çıkarıp "yeter," dedi, "yeter tanrı'ya bu kadar sığınsaydın ererdin." tabi onun böyle ansızın çıkışları beni yıldırmaz. onun yeter deyişinde bir yetmez, git deyişinde bir gitme vardır. 
… iyi biliyordu tarihi (: “Ulusumuzun yapay konumu düzelir” derdi, “ çünkü, diplerden; çok, çok derinlerden; yeni, gürbüz filizleri çıkacak tarihimizin, toprak üstüne ” + “ ulu ağacı kesince bitti, tükendi sanırsınız ” derdi, “bizi öyle sanıyorlar” derdi, “artık kapandı bu defter sanıyorlar” derdi + ayağa kalkardı birden: “ olur mu?” derdi, “kapanır mı bu defter?” derdi, “bu ulu ağaç kurur mu?” derdi, “ defter kapanmaz ” derdi, “tarihin belleği bizimkinden güçlü derdi, “ bu ağaç filiz verecek ” derdi, “çok gür” derdi, “bir yerinden yeryüzünün”).
Sayfa 31 - Edebiyat Dergisi Yayınları - 9.Basım • Nisan 2020 / Fethi GemuhluoğluKitabı okudu
Telefon ve internet olsun her yerde yaşar insan..
Hiç ağaç yoktu etrafta, ekili arazi ya da şu kaynağı da yoktu, hiçbir insan böyle yapay bir yerde yaşayamazdı!
Sayfa 131 - Destek YayınlarıKitabı okudu
90 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.